2024 yılı bitmesine bir ay kala bu yıl içinde basılan Yerli Bilimkurgu Yükseliyor Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2024'inde önceki seçkilerdeki Sezai Özden'in el emeği göz nuru çizimleri yerini artık hayatımızda yardımcı asistan görevi yapan yapay zeka tarafında tasarlanan ve öyküleri anlatan sinematik gerçekçi öykü resimleri yer aldı. Öykü seçkisinde öyküler, önceki seçkilerdeki öykü kalitesindeki düzeyinden gittikçe uzaklaşırken öyküleri tek tek nesnel anlatımlı olarak inceledim;
En Uzun Yol (Arda TİPİ); Akıcılık, sürükleyicilik ve merak uyandırıcılığın başrolde olduğu yerli bilimkurgu öyküsünde insanların nutuklarını keserken son paragrafın gereksiz olduğu da izlenimi veriyor. Rüya terapisiyle zaman yolculuğu yapıldığını görürken öykünün kırılma anı ise nutukları kesen o gizemli yaratığın varlığıdır. Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle olayın gerçekleştiği labortuvarda kendimizi bulmakta alıkoyamıyoruz.
Robokurt (Muhittin Yağmur POLAT); Öykünün adı yarı Slavca yarı Farsça olsa da içerik olarak yerli bilimkurgu olarak kabul edilmesi su götürmez bir gerçektir. Öncelikle Robokurt için Dargankaşkır adı öneriyorum çünkü hayvan robotlar için metal anlamına gelen "Dargan" ve hayvan adları bir araya getirerek kullanabiliriz. Öyküye dönersek üniversiteyi kısa sürede bitirmek için bitirme tezi olarak hayvan zekası destekli yapay zekalı kuladargan yapıp üniversiteye sunmalıdır. Öykü ilk etapta ruhsal ve fiziksel betimlemeler ile durum öyküsü olarak ilerken birden kontrolden çıkan Dargankaşkır, ormana kaçıp insan zekası öykünen yapay zekadan yapıldığı için neden kaşkırıya dönüştürüldüğünü sorgulamasıyla öyküde akıcılık, merak ve heyecan, sahneye çıkmasıyla öykünün sonuna nasıl geldiğini bilmiyorsun.
Girdaptaki Esaret (Çağla ZENGİN); Öykü seçkisindeki tam anlamıyla %100 yerli bilimkurgu kriterine uygun olmanın yanı sıra uzaylı tarafında kaçırılan meraklı insanların üzerinde deneyler yapıp onlardan belli örnekler aldıkları için kobayları hilkat garibelerine dönüştüklerini görüyoruz. Bu öyküde aslında hayvanları denek olarak kullanırken onların ruhlarında ne denli hasarlar bıraktığımızı görüyoruz. Öykünün sonunda kaçırılan son kobayın kendilerine dönüştürülmeleri kobayda psikolojik bir hasar bırakırken uzaylıların amacı o kobayı kendilerine eş olarak seçtiklerini tahmin ediyoruz. Konjonktörel olarak baktığımızda öykünün uzaylı bakışı olmaması iyidir.
Sessiz Tepe (Sibel BOZKURT); Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle örülü öykü, durağan yapısı durum öyküsü olarak devam ederken öyküdeki kırılma anı ise göktaşın içinde çıkan ışığın, kadının bedenine girdiği sahneyle yerli bilimkurgu öyküsü olduğunu gözler önüne sererken biçim değiştiren mekanik böceğimsi uzaylı ırkı neden gezegenimize geldiği merak konusu oldu. Konjonktörel olarak baktığımızda uzaylı ırkının türü ve adlarına yer verilmemesi iyidir.
tru a-L-ove (Edip SÖNMEZ); OpenAI'nin geliştirdiği yapay zeka kopya yazılımı sayesinde kendi klonunuzu yaratıp kendinizi teselli edebilme fırsatı vardır. Genç kalem, bu yazılımdan yola çıkarak gerçek aşk yazılımı sayesinde herkesin idealindeki aşkı bulması fırsatı sunarken aslında bizlere teknoloji kurbanı olmamız gerektiğini anlatmaya çalıştı. Öyküde gerçek aşk şirketi tarafında insanların kişisel verilerinden faydalanarak onlara özgü bir partner yazılımı yapıp oyunlara veya hobilerine gönderiyorlar yani en çok kullanıldığı sosyal medyaya.
Laplace'ın Şeytanı (12. YBKY 3.'sü) (Ali Burak ÖZKAYA); Pierre-Simon Laplace tarafından geliştirilen evrendeki her olgu ve olayı bilen ve bu sayede geçmişi ve geleceği tahmin edebilen bir sanal varlık fikrini ortaya çıkaran düşünsel bir deneyin adından yola çıkarak geliştirilen yapay zeka sayesinde geleceği öngören küresel çaplı bilimkurgu öyküde yapay zekanın geliştirdiği hologramik kadın, Saka'ya hazırladığı şaşırtıcı sonvariyle nutukları keserken merak uyandıran son uyandırmadı.
Üçlü Oyun (Kemal Burak CODUR); Yapay zekanın yaygınlaştığı dönemde Türkler'in MİT alanında geliştirdiği Sadakat Yongası adlı teknoloji sayesinde bütün dünyadaki yongaları devredışı bıraktığı gibi silahları devre dışı bırakıyor. Küresel çaplı yerli bilimkurgu öyküsünde Ceren, Sadakat Yongası üzerinde çalıştığı denklemleri bitirmek sohbet görücüden gereken bilgileri aldığı gibi sohbet görücünün köstebek olduğunu farkında değildi. Öykünün sonundaki kişi, ya Tom'un ayarladığı biri yada sohbet görücünün komutuyla hareket eden biridir.
Sonu Olmayan Yolculuk (12. YBKY 1.'si) (Anıl ŞAHAL); Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle düşsel kurgu ve bilimkurguyu uyum içerisinde dans ettiren öyküde didaktik anlatımı tadında kullanıldığı için akıcılık, merak ve heyecan uyandırıcılık sahnededir. Yerli bilimkurgu öyküsünde şaşırtıcı son olmasa da öykünün kırılma anı ise kızın pusulayı his ederek gördüğü görüydü. Geçit kapısı yerine Ye'cüc ve Me'cüc'ün hapsedildiği yere açılan kuyuyu bulmayı hedeflenseydi öykü hak ettiği değeri fazlasıyla görürdü.
Göz (11. YBKY 1.'si) (Bora AŞIK); Konjonktörel olarak baktığımızda AT-42 adlı gezegenin, oradaki tüm türlerin ve uzaylıların adlarına yer verilmemesi iyi olduğu yerli bilimkurgu öyküsünde didaktik anlatımın ön planda olduğundan durağan bir yapı içerisinde sürüklenip öykünün sonuna geldiğinizde şaşırtıcı son olmadığını görüyorsunuz.
Tepegöz (Sadık Ziya YEMNİ); NEOM şehriyle kurulmasıyla işgörücüleri, insanları kontrol altına aldığı gelecekte Tepegöz adlı işgörücü tarafında esir alınan insanların geçmişiyle yüzleşerek bu esaretten nasıl kurtulacağına dair bir kanıya varıyorlar. Yerli bilimkurgu öyküsünde; Dede Korkut'un Basat ve Tepegöz halk öyküsü masal olarak adlandırılması yanlış çünkü Dede Korkut Öyküleri, destansı halk öyküler olup da öyküleri Dede Korkut kaleme almamış. Dede Korkut, bir şaman veya evliya olmakla birlikte öyküde geçen Annunakiler, paralel evrendeki gelişmiş insanlar olmayıp onlar aslında uzaylı bir ırktır ve Nibiru gezegeninde yaşarlar. Öykü sonu akıcı, heyecanlı ve merak uyandırıcı bitseydi diye düşünürken aklımızda Başat ve Tepegöz arasında ne geçti diye bir soru işareti uyanmasının öne geçemeyiz.
Keşif (İsmail ŞAHİN); Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle örülü yerli bilimkurgu öyküsünde insanoğlu, teknolojide ileriye gidip Mars'a koloniler gönderdikten sonra orada kurulan dokuz şehirden birinde üç Türk genci, tarih anlamında merak ettikleri bilgileri araştırınca geçmişlerine dair izler bulmak istiyorlar. Öyküde anladığımız kadarıyla Mars Koloni Yönetimi, Mars'a yerleşenlerin Dünya ile bağlantısını sildiren bir olay geliştiğini görüyoruz. Bu noktaya değinen bir anı yazılsaydı belki de şaşırtıcı bir sonlu olurdu.
Zamanın Gizemli Dansı (Bünyamin TAN); Dünya'nın 2100 yılları görüp görmeyeceği soru işaretiyken öyküde ülkemizde inşa edilecek Uluğbey Gözlemevi kavramı bizim yüzümüzü gülümsetecektir. Bilim insanların aniden zamanın farklı bölgelerdeki yansımaları üzerine araştırmalar yaparken kendilerince mantık çerçevesinde bu zaman yansımalarının nedeni geçmişteki trajik olayları değiştirmekten geçtiğini düşünüyorlar. Öykünün sonunda bilim insanların yaptığı deney sonunda bambaşka bir maceranın kapısını aralattığını gördük. Bilimsel açıklamalar öyküye kısmen sıkıcı bir hava yaratsa da değişken yapısı öyküyü okumayı sağlar.
İnfaz (Aykut KOCA); Kıyamet alametlerinden biri olan kara dumanın gerçekleşmesi için iş görücülerin sayısı, insan sayısından fazla olacak NEOM şehriyle birlikte başlayan süreçte bir doktorun aşık olduğu kadın ve ondan alınan uzuvlarla yaratılan Biyobot daha doğrusu Mankurt arasındaki tartışmayı hatta devamında gelişen olayların anlatıldığı öyküde bilinç transferi fantastik bir durum olması su götürmez bir gerçektir çünkü insanın bedeni hareket ettiren ruh, o insanın bilincidir. Bilinç transferi yapılacaksa muhakkak ruhu kavrayan teknoloji icat edilmelidir. Öyküde ise o gencinin son sözünü gerçekleştiren hadise ise kara duman olacaktır.
Aynadaki (Emine VİLDAN); Yerli bilimkurgu kriterlerine uyan öyküde bir hilkat garibesinin kadını ziyarete geldiğini görüyoruz. Hilkat garibesinin cin yada uzaylı olarak düşünürken öykünün sonunda aslında ona hediye edilen aura aynası sayesinde egosunun nasıl göründüğünü öğreniyor ve bu görüntü karşısında hilkat garibesi, onun egosu olduğunu görüyor. Mantık çerçevesinde baktığımızda aura ayna keşfedilmesi imkansız olduğu su götürmez bir gerçektir çünkü ego ve aura gibi soyutsal kavramları kavrayabilen teknolojik hamlesi geliştirmedikçe bu durum imkansızdır. Eğer o hilkat garibesi uzaylı olarak kabul etseydi öykü etkileyici hale gelecekti.
Kurtarıcı (Fatih YAMAN); Kalgancı Çak'da uzaylıların yer yüzüne geldiğini anlatan yerli bilimkurgu öyküsünde iki karakter merkezinde materyalist ve inançlı tartışmasının alevini his edeceğiz. Tamamen uzaylı kavramına bakış açısı ön planda edebiyat-din ve edebiyat-psikoloji etkileşimleri görürken didaktik anlatımlarını yerini birazcık şeklebürünen adı verdikleri topluluk hakkında bilgiler olsaydı belki öykünün ayakları sağlam bir şekilde yere basar.
Öte Zamanlar (Aysun ERDOĞAN); Günümüzdeki diktatörlerin varlığı 2049 yılına devam ettiğini ve idam cezası geri getirilmiştir. Küresel çaplı bilimkurgu öyküsünde bir milyon öncesinde uzaylı-insan çatışmaları olması fantastiktir çünkü yeryüzüne inen uzay araçlarının kalıntıları olmalıdır. Eğer böyle bir durum varsa X Gezegeni'nin Güneş Sistemi'ne girip Dünya'ya yaklaştığı zaman gelmeli ki böyle bir durum var mı? Bu sorunun yanıtını bulmalıyız. Aslı, geçmişe değil geleceğe gönderilen kobaydır. Hankan öleceği için 2049 yılındaki durum değişeceğinden dolayı gelecekte değişecek.
Mason (Sezai ÖZDEN); Deizm ve Musevilik'teki kişileştirmiş Yahve inancını sentezi hissettirilen öyküde ezoterik varlıkların teknolojide ileri uygarlığa sahip olduğu ima ederken gezegendeki insanların barışçıl yaşaması için uzaylı formu kendini öldürüp halkın gözünde göksel varlık olma imajına hazırlandığını görüyoruz. Yerli bilimkurgu öyküsü, heyecanlı ve merak uyandıran bir son olmaya layıktır.
Klon (Halil Fatih AŞGÜN); Yapay zeka üstemcilliğin (diktatörlüğün) hüküm sürdüğü çağda Volkan Çekirdek tarafında bilimkurgu edebiyatımıza kazandırılan Biyobot kavramı, bu yerli bilimkurgu öyküsünde insansı varlıklar olarak üretildiği hatta klonlaştırıldığı görüyoruz. Öyküde kesik parmağın kime ait olduğu tartışılırken insan klonu uzun süreç olmadan yapılabileceğini tartışılırken doktor olan kalemim, Klon dizisinden habersiz olduğunu görüyoruz. Klon dizisinde doktor, arkadaşının ölen oğlunu klonmak isterken onun ani ölümünden dolayı onun ikizi olanın klonu yaratıyor. Adam 40 yaşına gelirken klonu 18 yaşına basıyor.
Katil Çocuklar (Sadık Efe SARITUNALI); Yakın gelecekte oburlar adını verdikleri uzaylıların gezegenimizde yaşarken ırkımıza zarar vermesinden dolayı çocuklarımız bizi koruyor. Öykü yerli bilimkurgu kriterine uysa da sanki bir eserden bir kesitmiş gibi algı yaratıyor. Öyküde oburlar dedikleri uzaylı ırkı hakkında bilgi ve onların neden bu gezegene geldikleri ile ilgili kurmaca olsaydı ayakları sağlam bir şekilde yere basardı.
Zamanı Geri Almanın Yegâne Yolu (Gökcan ŞAHİN); Hollywood'ın uzaylı istilalarını baz alarak simülasyonun artırılmış gerçeklik teknolojisiyle birleştirilerek üretilen sınırsız gerçeklik konsolu teknolojisini lensleri takarak oyunuluyor. Yerli bilimkurgu öyküsünde kalgancı çak kavramında uzaylı istilasını kullanmak, Hollywood pazarına yeni ürün sunmaktır. Öyküdeki kahraman bakış açısı, öyküye gerçekçilik etkisi katarak öykünün devamında zaman makinesi var mı? sorusunu algılıyoruz.
Themis'in Yumruğu, Soro ve Truva Atı (Elmas TUNÇ); Bir kadın gözünden uçkuruna düşkün erkeğin karısını nasıl yok ettiğini ve hatta elli yıl önce başlayan feminizm hareketi, Truva atıyla başarılı olup toplumda belli yerlere getirdi kadınları gördük. Boşuna denilmiyor kadın kadının düşmanıdır. Kalem, bu öyküsüyle hem cinslerine ataerkil yapıyı desteklediğini ima etti. Helen Edebiyatı'na hizmet eden bilimkurgu öyküsünde Themis ve Truva Atı kavramlarından dolayı yerli bilimkurgu kriterlerine uygun değildir.
Kalem Polisleri (Polat ONAT); Düşsel kurgu ve bilimkurgu iç içe geçtiği öyküdeki mantık hatası Güney Kore'dir çünkü Kore'nin baskıcı ve sosyalist yani Kuzey Kore olduğu için öykünün orada geçmesi en makulüdür. Düşsel kurgu unsuru da sürekli kısır döngü haline karabasanlar ve karakterin yazdığı öykünün gerçekleşmesidir. Öyküde geçen beyne takılan çip sayesinde kalemin sürekli tutuklanmasına vesile oluyor. Öykünün belli yerlerinde tekrarlanan sahneler olmakla birlikte karakterin adı Nutaf mı Fatun mu? sorusu soruyor bizlere.
Ekran Görüntüsü (Meltem DAĞCI); Yerli bilimkurgu öyküsünde rüyaları kayıt alma teknolojisi nasıl çalıştığına dair ve rüyalarla ilgili beyin lobları hakkında detayları olması öyküyü baya durgun bıraksa da öykü sonu ise akıllarda soru işaretleri oluşturuyor. Öyküde bu denli detay yerine neden kadının sürekli rüya görmemesi ile ilgili geçmiş dönüş sahnelerine yer verilseydi ilgi çeken rüyalar ilgili güzel öykülerden biri olurdu.
Gergedanın İçinde Zamanı Kaçırmak (11. YBKY 2.'si) (Emrecan DOĞAN); Türk kalemden Atlantis Bilimkurgu temalı öyküde Atlantis düşsel ada olduğundan dolayı bu öyküde bilimkurgu olmayan öyküdür. Coğrafyacılar ve Kazı bilimciler, Atlantis'e dair izleri bulamadığından dolayı Mu ve Lemurya kıtaları gibi efsanevi olarak kalmaya devam edecek. Öyküdeki bilimkurgu emaresi de Narval Balinası biçiminde tasarlanan denizaltısı örnek olarak gösterebiliriz.
Sonsuzluk Rüyası (Burak FEDAKAR); Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle ayakları sağlam bir şekilde basan uzay operasında bu sefer öykünün konusu ve teması, yoğun didaktik anlatımların etkisinden dolayı gölgede kaldı. Öykü biraz tarih ders anlatımı biraz ise rapor formatında gittiği için edebi anlamda öykü demek için bir iz bulamıyoruz. Öykünün adından daha önceki "Sonsuzluk Aşk" öykünün geçmiş anlatısı yada cam küre içindeki el ele tutuşan çiftin uyanışı yada onların ruhların çağrısı formatında bir öykü beklerdik.
Son Çırak (Rumeysa Ezgi AKBULUT); Küresel çaplı bilimkurgu öyküsünde Güneş patlamalarından dolayı insanoğlu yer altında yaşadığı bir dönemde geçiyor olaylar. Kıyamete yakın bir dönemde böyle bir gelecek yaşar mıyız? Bilemeyiz ama öyküde insanoğlu, Güneş'i görmeden yaşamadığını görüyoruz. Ruhsal ve fiziksel betimlemeler sayesinde bu özlemi durağan olarak yavaş yavaş his ediliyor. Bir karakter, son çırak olarak yer yüzüne çıkmaya karar veriyor.
Bütünleşme (Melisa PARLAK); İlk etapta bilimkurgu olmayan öykü gibi görünürken birden hamile kadının sürekli aynı kabusu görmesi ve bir gün evde tek başınayken sayılardan oluşan bir küçük yırtık görüp orayı kazayarak diğer tarafa geçince ona benzeyen hamile kadının suda süzüldüğünü görüyor. Yani bir simülasyon içindeyiz teması işlediği yerli bilimkurgu öyküsünde aslında kadının simülasyon sayesinde evladını kaybediyor. Mason ve İlluminati görüşlerinde bir simülasyon içinde olduğumuzu ima edilip bunu sürekli sinema ve eserler üzerinde bilinçaltımıza aşılanıyor. İnançlı okurlarca bir simülasyon içindeyiz teması bir bilimkurgu teması olmadığı su götürmez bir gerçektir. Tut diyelim ki simülasyonun içinde olsak da Tanrı'nın, alınlarımıza yazdığı yazgıyı yine yaşayarak gerçekten ayrılmayacağız çünkü Tanrı'nın yazdığı yazgılar ve sözleri hem daim kendini gösterecek.
Tanrılar Kurban İstiyor (Devrim KUNTER); Bu gezegende imtihanları başlayan Homo Sapiensler, imtihan sürecin sonunda uzaylılar ile savaş olup olmayacağı muamma iken kalem dahi herkesin yüzünü Batı bilimkurgusuna çevirdikleri için uzaylıların istilası ve onlarla savaş olma inancı yüksektir. Öyküde var olan dünya düzenine ayak uydurma insanların "fakirlik" kriteri altında uzaylılara kurban sunarak aslında ırkın kendi kendini soykırıma sürüklediğini görüyoruz. Elbette öyküde akıllı tipler olup bu savaşa katılmaması doğru seçenek olduğunu biliyorlar. Bu savaşa Frankça ad verip kısaltma yapması da kültür yozlaşması olduğunu gösteriyor.
İnsanların Soyu, Ya Tükenmemişse? (Emrah BODUR); Didaktik anlatımın ağır bastığı ve kısmen yerli bilimkurgu öyküsünde insanların kendini sonunu getirdiği dönemde insanların keşfettiği Harezmi gezegeninde donmuş insanların dışında uzaylı ve mankurtların, insanların soyu tükendiğini kabul ederken farkında olmadan donmuş insanları keşfederler. Kalgançı Çağ'da insanlar, farklı gezegenlerde koloni oluşturur mu bilemem ama kıyamet koparak insanların imtihanı biteceği su götürmez bir gerçektir. Mantık dışı gelen ayrıntısı; hamile kadın, yıllarca hamileliği devam ettiremez çünkü evrensel yasalara göre zamanı geldiğinde o çocuk doğar. Bir de donan insan, yıllarca donmuş olarak yaşaması imkansızdır.
Kaz Tüyü ve Bakır (Ayfer KAFKAS); Bitik-öykü karışımı olan eserde kaz tüyünden yapılan kıyafetler, bakırdan yapılan kabinlere girerek dilediği yerde bulma teknolojisini tanıtılıyordu. Bilimkurgu öyküsü olarak kabul edilirse %100 yerli bilimkurgu kriterine uygundur. Mantık çevresinde baktığımızda kaz tüyünden yapılan elbise ile bakır kabinlere girerek dilediğim yerde olma imkanı fantezi gibi duruyor çünkü bu teknolojiyi bitikte yazıldığı gibiyse fiziki bedene sahip insanın oradan oraya gitmesi imkansızdır. Yani bitikte bu teknolojinin bilimkurgu harikası olduğunu gösterecek anekdotlara yer vermelidir.
Karanlık Fener (Uğur AYDIN); Bir egeli deniz feneri bekçisinin gündelik yaşamını, ruhsal ve fiziksel betimlemelerle okura sunulduğu öyküde bilimkurgu emareleri olmadığı için daha doğrusu fenerin karanlık yanını vurgulamakla bilimkurgu öyküsü kabul edemeyiz. Ayrıca Seyit'in Dünya dışı varlıklarla bağlantısını didaktik anlatımla göz önüne sermek etkili değildir. Gelen misafir meraklı bir şekilde fenere girmesiyle açılan portalla başka boyuta geçseydi hatta Dünya dışı varlıkların nedeni mutlu insanlara sardığını kurmacayla dile getirilseydi öykünün etkileyiciliği ve bilimkurgu yanını ağır bastırırdı.
Halka Sesleniş (Mustafa Semih ELİTOK); Küresel çaplı bilimkurgu öyküsünde bazı detaylar yüzümüzü güldürürken bazı detaylar ise anlamamız için bir iki defa okuyarak anlayabiliriz. Mal varlıklardan oluşan gezegene Mal'amar adı verilmesi hem yerinde bir karar olmuş hem de daha iyi bir ad seçilebilinirdi. Öyküde bazı detayları uzadıkça uzadıkça anlatılması sıkılmamıza vesile oluyor. Öyküde bir grup insanın o gezegene yerleşip zaman içinde evrimleşerek oraya adapte olması, öykünün saçma teorilerinden biridir. İnsanoğlu, Mal'lara güvelerden korunması için naftalin ürünü derken dönüp teşekkür etmek yerine ona aval aval bakıyorlar.
Androidler Çağında Bir Garip Kına Gecesi (Gizem ÇETİN); İşgörücülerin sayısı insan sayısında fazla olacağı NEOM şehrinin kurmasıyla başlayan bir işgörücü çağında insanlar, gezegeni işgal eden iş görücülerden kaçıp başka gezegenlerde koloniler kurduğu bir dönemde gezegene olan özlemini, kına türküsünün sözleri değiştirerek yeni besteleyerek gösterdi ve ardında kına gecesi ile tez hazırlaması öyküde didaktik anlatımı ağır bastırarak öyküye sıkıcı bir hava verdi. Öykünün adı, işgörücüler, insanlar gibi evlenirken onların geleneklerini taklit eden komedi bilimkurgu öyküsüyüm diye algı yaratsa da içerik açısında hayal kırıklığı olduğunu vurguluyor.
Her Şey İyidir (Gülnur ERMİŞ); NEOM şehriyle başlayacak işgörücü çağında insanlar ile yapay zeka arasında gerginliği mankurt (süper insan) olma hizmetiyle yaralı insanların hasar gören organları yerine yapay zeka destekli organlar ile değiştirilerek insanları onarılmanın yanında onların hafızaları silmeyle onları köleleştirme politikasını uyguluyorlar gizliden gizliye. Türk kalemin yazdığı yabancı bilimkurgu öyküsünde seçilen adlar sayesinde öyküyü anlamsız kılıyor. Kimin kadın kimin erkek olduğu belli değildir.
Eksik Yüz (Elif KALAY); Öykü seçkisinde yer alan bilimkurgu olmayan öykülerden biri olup da Mutlu Hayat Simülasyonu adlı bir kavramdan yola çıkarak estetik ameliyatlarının alışkanlığın olumsuz yönünü göstermeye çalışırken mantık çerçevesinde bakmamızı ima ediliyor. Cerrahi müdahalelerde doktorlar işin uzmanı olduğu için can kayıbı yaşanmıyor. Bu öyküde kadının bu kadar süre yaşanması fantastik türüne kaçıyor çünkü insanoğlu kan kaybından bir kaç saat içinde ölür. Öyküde Mutlu Hayat Simülasyonu nasıl çalıştığında dair anekdotlar olsaydı bilimkurgu öyküsü derdik.
Tahayyül Sokağında Ateş Karıncası Isırığı (Burak Cem COŞKUN); İda ve Deniz adındaki gençlerin şiir yarışmasına katılmak için mükemmel şiir arayışının ve gün'düşü hatta ateş karıncası gibi kavramlarının bilimkurgu mantığına hiç uygun değildir çünkü bilimsel bir gerçeklik olmalıdır. Eğer gündüşü bir bilimsel gerçeklikse bu konuda detay vermelidir. Öyküde bir yere kadar üç defa aynı sahne tekrarlanması, kurguyu anlaşılmaz hale sokmuştur. Kısır döngü yerine bilimkurgu emarelerini görmek isteriz.
Ruhun Replikası (Şeyda AYDIN); Ruhsal ve fiziksel betimlemeleri ile durum öyküsü olduğu ortada olmasının yanı sıra mekan betimlemeleri dikkat çekiyor. Anında insanın kopyalanması için hem bedeni hem de ruhu kavrayacak teknolojinin keşfedilmesi lazımdır. Bu keşifte imkansız çünkü Tanrı’yı bulmanız lazım o da düşsel bir kurgudur. Öyküde geçen Kisara adı olması, öyküyü yerli bilimkurgu kriterlerinde uzaklaştırdı. Öyküdeki duygular, o denli ruhsal betimlemeler ile resmedilmiş ki öykünün bir parçası olabilir tanrıtanımaz okurlar.
‘Zaman Üstü’nde Yaşayanlar (Özlem KURDOĞLU); Küresel çaplı bilimkurgu öyküsünde uzaylı kavramında karakterlere ad vermediği için okurların düşlerinde diledikler adlarla yaşamaya izin verirken öyküde aşırı didaktik anlatımlardan dolayı öykünün konusu pek anlaşılmazken öykü belli bir sahneden sonra farklı bir öyküye dönüştüğü için öykünün sonu, duygusuz ve anlamsız kaldığı için okurların hayallerinde farklı bir son oluşmuyor. Bundan dolayı öykü, ayakları sağlam bir şekilde yere basması için Yükselen ve Saklanan karakterleri hakkında detaylılara yer verilmelidir.
Eski Bir Dosttan Gelen Telefon (Meltem UZUN); Materyalist düşünen kesim için insanın ömrünü uzatması, bilimkurgu teması kabul edilse de insanın ömrünü uzatan organik beslemeden geçer. Uzun insanlarla sohbetler edildiğinde onların besleme alışkanlığı ve sağlıklı yaşamaları hakkında bilgiler ediniriz ama ölüme bir çare bulamayız çünkü inançlı okurlar bilir ki "Her nefis ölümü tadacaktır. Sonra yaptıklarınızın karşılığını görmek üzere bize döneceksiniz." ayet-i kerimeden haberdar olduğu için ölümsüzlükle ilgili öyküler, onların nezdinde düşsel kurgu olarak kabul edilir.
Rutin Kontrol Raporu (12. YBKY 2.'si) (Eren KASAPOĞLU); Ruhsal ve fiziksel betimlemelerle hatta didaktik anlatımı ağır bastığı için öykünün konusu ve teması pek anlaşılmıyor. Öyküde İspanyol Latin'i adı kullandıysa İspanyol Latinleri'nin kültürüne dair izler bırakılmalıdır. Türk gibi davranan İspanyol Latin'i okur gözünde trajikomik bir etki bırakıyor. Öyküde anlaşıldığı üzere radyodan ses dalgalarıyla uzay pusulası harekete geçti ve uzay gemisindeki olağandışı gelişmelere neden oluyor.
Simurg (Zeynep OKÇU); Bilimkurgu'nun düşsel kurgu alanına tamamen girdiği ve Türk kalemin yazdığı küresel çaplı Pers bilimkurgu öyküsünde mitolojik yaratıklardan Simurg'un yarattığı İrem Şehri adlı Metaverse'da geçen olayları anlatılıyordu. Simurg ve Anka Kuşu'nun Türk Mitolojisi'nde karşılığı Toğrul olup da bu tarz metaverse temalı bilimkurgu öykülerinin okurları nadir olur.
Komşular (Bertuğ KODAMANOĞLU); Özgünlük kisvesi altında seçilen uzaylı ve gezegenlerin adlarından dolayı öykünün içeriği, bilgiç okurların gözleri önünde canlanmaması su götürmez bir gerçektir. Bu ısrarımızdan vazgeçmesek nitelikli öyküler geride bırakamayız. Homo Sapienslerin ilk atasının adı, onun dönemindeki yazılı kaynak bulmadığımız için ve onun döneminde ulus kavramı olmadığı için Sümerler'de Adapa, İbranice'de Adam ve Arapça'da Adem olsa Eski Türk efsanelerinde Targutay ve Törüngey olarak geçiyor. Neden bu tekniği de uzaylılar ve uzay operasında kullanmıyoruz. Onlarla temas kurana kadar öz kültürümüzden esinlenerek adlandırmalıyız. Adlardan dolayı öykünün özü anlaşılmıyor.
Tanrı’nın Lütfu (Mert ÖNCEL); "Dünya hayatı kâfirlere süslü ve sevimli gösterildi. Bu sebeple iman edenlerle alay edip dururlar. Halbuki Tanrı’ya karşı gelmekten sakınanlar, kıyâmet günü onlardan üstün olacaklardır. Tanrı dilediği kimseyi hesapsız rızıklandırır." ayet-i kerimenin doğrultusunda Türk kalemden çıkan İngiliz Bilimkurgu öyküsü, düşsel kurgu öyküsü olduğu su götürmez bir gerçektir. Tipik Golem golem düşselini allamış pullamış bir durum, olduğu apaçık ortadadır. Tanrı'nın Kalbi denilen teknoloji ürünü nasıl olduğu bilinmesek Tanrı'nın sonsuz yaratma kudreti karşısında aciz bir kurmacadır. Tanrı, babasız ve kaburga kemiğinden insanı yaratıyorsa, ruhu kavrayan teknolojinin peşine düşmemeliyiz.
Haritacı (Özgüç BAYRAK); Türk kalemden yabancı bilimkurgu öyküsünde seçilen adlardan ayakları sağlam bir şekilde yere basmaz çünkü uzaylıların dilleri bu kadar basit dilli olmaz. Kendi ulusun bakış açısıyla uzaylı kavramını yorumlarsınız. Ayrıca insanoğlu ile uzaylı teması, geçmişteki (?) gibi yeniden olabilecek mi? Bu sorunun yanıtı bilmemekle birlikte öyküde dikkat çeken teknolojik ürün anahtar yerine kullanılan cihaz ve onun marifeti, ilginç olarak görebiliriz.
Köşe Kapmaca (Sonya, Yeni Toprak Köyü) (Nisa AKIN); Sonya ve Kim adlarından yerli düşsel kurgu öykü olma özelliğine uygun değildir. Öykü baştan sona kadar düşsel kurgu özellikleri taşıdığı için bu seçkinin konseptine uygun değildir. Öyküde yeni toprak köyünde bir köşe kapmaca anlatıyor. Öykü durağan yapısıyla öyküdeki kurmacayı pek anlaşılmıyor.
İlk Öpücük (Pınar KARACA); Abuk sabuk seçilen karakter adlarıyla özgün (!) uzay operası bilimkurgu öyküsünde uzaylıların, Dünyalılar ile temasını anlatırken öyküde bazı adlar dişil eril özellikleri taşıdığı belli olmazken insanoğlu ısrarla kendin kültürüne yabancı olması ne yazık çok acı verici bir durumdur. Dünyalı karakterlerden birinin adı Mukan olması, farkında olmadan Türkçe ad reklamı yapıldı. Bu karakterler ve mekanlardan dolayı öykünün içeriği net anlaşılmıyor.
Peygamber (Selahattin BAŞBOĞA); Yerli bilimkurgu kriterlerine uygun olsa da İslam'ın doğuşu olan ayetlere alaycı bir gönderme yapıldığı öyküde Muhammed (SAV) ile son bulunan yalvaçlık makamını yapay zeka destekli sahte yalvaçla kirletildiğini su götürmez bir gerçek olarak ortadadır. İnsanlar arasında savaş olmaması isteyen yapay zeka teması işliyorlarsa Erlik yani Şeytan'ı taklit ederek bu savaşın bittiğini dile getirebilinirdi.
Öykülerin genelinde işgörücülerin insanların sayısını geçip onları esir tuttuğu dönemlerden izleri taşırken bir şiir ve üç bilimkurgu olmayan öyküler ["Eksik Yüz", "Köşe Kapmaca (Sonya, Yeni Toprak Köyü)" ve "Kaz Tüyü ve Bakır"] olması, seçkide göz yorucu bir etki bırakmıştı. Elimden geldikçe nesnel yorumlama yaparken bu sefer ilk ve son kez olarak öznel bir şekilde yorum yapacağım; Öykü seçkisindeki düşsel kurgu öykülerin birinin yerine benim yazdığım Kuğurcak adlı bilimkurgu öyküm olması hak ediliyor çünkü bilimkurgu izleri taşıdığı gibi ve birkaç ay olsa seve seve e-dergi için öykü seçkisi incelemelerimle katkıda bulundum. Öykümün Sezai Bey'in çizimiyle nasıl görüneceğini hayal ediyordum. Ayrıca Atila Bilgen'in "Bir Onlar Eksikti" adlı komedi bilimkurgu öyküsü de seçkiye girmeyi hak ediyor. Bu iki öykü dışında birkaç bilimkurgu öyküsü varken neden üç bilimkurgu olmayan öykülerine yer verildi? sorusu akıllarda canlanacak. Sezai Bey'in emekleri ve yerli bilimkurgu gelişmesi için öykü seçkisine destek verelim.