Bütün ihtilaller, evlatlarını yer. Kâzım Karabekir Paşa ve kurtuluş savaşının diğer paşalarının başına gelen tam olarak budur. Gazi Mustafa Kemal kökten devrimci, Kazım Karabekir Paşa ise devrimleri demokrasiyle benimsetmek isteyen evrimci biriydi. Aralarında da şuan anlatıldığı gibi ideolojik bir farklılık yok aslında, fikir yapıları da çok benziyor, daha ziyade şahsi ve duygusal bir ayrılık bu.
Kurtuluş mücadelesinin başlangıç kısmında Mustafa Kemal Paşa'ya en büyük desteği veren kişiyken peki daha sonra nasıl İstiklal Mahkemesinde idamla yargılandı Karabekir. Aslında bu sadece Karabekir'in kaderi değil, Rauf Paşa da, Ali Fuat Paşa da aynı kaderi yaşadı ki bu kişiler Kurtuluş Mücadelesini başlatan 5 komutandan 3'ü. Bunu bütün yeni kurulmuş ülkelerde, iktidarlarda da görürüz, mesele düşmanı yenip gücü ele aldıktan sonra güç paylaşımındadır en güçlü olan tek adam olmak ister. Bunun güncel ve tarihi birçok örneği var, görüşleri, ideolojileri farklı olsa da kaderleri hep aynıdır. Osmanlı'da şehzade ve kardeş katli, Stalin Troçki çekişmesi, hatta Recep Tayyip Erdoğan - Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu bile buna örnek verilebilir. Mustafa Kemal ve Kazım Karabekir'in olayı kısaca budur. Her ne olursa olsun Mustafa Kemal Paşa da Kâzım Karabekir Paşa da (her ne kadar hakkı verilmese, unutturulsa da) Kurtuluş mücadelesinde en fazla paya sahip kişiler ve öncülerdir. Saygıyla anmak görevimiz en azından Kurtuluş Savaşı'nda yaptıkları için.
Bu arada şuna da değinmeden yapamayacağım rahmetli Uğur Mumcu araştırmacı gazetecilik nasıl yapılır, inceleme kitabı objektif nasıl yazılır göstermiş. 20 bölümden oluşan kitabın sadece son bölümünde kendi fikirlerine yer vermiş, geri kalan kısım tamamen kaynak gösterilip her iki tarafında kitaplarından (Nutuk ve İstiklal Harbimiz) yararlanarak yazılmış.