Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
#SadiyeErolAykaç 'ın kaleminden #BenRabia (Bir Rabiatü'l Adeviyye Romanı) eserini #okudumbitti Dönemin alimi Hasan Basri Hazretlerinin mektebinde yetişen irfan ,abit bir insan, zamanın Ümmü'l Hayr'ı olarak ifade edilen Hazreti Rabiatü'l Adeviyye'nin yaşamını ele alan Yaratan"a adım adım kavuşmayı ihlas, özlem , aşk ile yanıp tutuşan bir ömrün hikayesi... Eseri okurken kendinizi Basra'da Hasan Basri Hazretlerin tedrisatında o manevi hayatı solarken , bir tarafta Rabiatü'l Adeviyye'nin kulübesinde Yaratan'i tesbih ederken, bir taraftanda İbrahim Bin Ethem hazretleri ile Mekke yoluma düşüp Hac vazifesini o anını o mübarek zatlarla yolculuğa çıkış halde buluyorsunuz. Beğenerek okuduğum bir yapıttı. Beni içine hapsetti diyebilirim. ️️️️️️️️️️️️️️️️ ESERDEN ALINTILAR ️Hasan-ı Basri Hazretleri Basra'nın en kıymet gören alimlerindendi. Sayfa 18 ️Evin etrafında ekilmiş birkaç sıra mısır, birkaç sıra Bostan sebzelerinden ibaret küçük bahçe vardı. Dünya gözüyle böyle görünüyordu lakin evin içi adeta kutsiyet ve nur ile donatılmış gibi. Çünkü içinde 80 yaşlarında Basra Halkının ‘’Ümmü’l-Hayır’’ diye hitap ettiği Rabiatü’l Adeviyye adında ihtiyar bir takım yaşıyordu. Sayfa 20 ️Ömür dediğin nedir ki Apde? Bir an, yani gözü açık kırpmak arasında geçen zamandan ibaret. Sayfa 28 ️Babam Adve'de yaşayan Atikoğulları kabilesinin azatlarındandır. Atikoğulları İslamiyet’i kabul edince birçok kölesini Allah ve Resulü’nün yolunda azat etmişlerdi. Bu azatlı kölelerin içinde babam da vardı. Babam da İslam'ı kabul etmiş. Sayfa 29 ️Kimdi Hasan'ı Basri ? Onu anlatmasam Rabia’yı da tam manası ile anlatmış sayılmam. Beni eşikten alıp kapıdan geçiren, şükrübe sebep zatın ayak İzlerinde nereye gittiğimi bilmeden ölü yıkayıcısının elindeki bir ölü gibi tüm varlığın la teslim olmuştum nasıl olmazdım ki? Zira Hasan-ı Basri yaşadığımız asıl manevi dileğiydi. Medine'de Asr-ı Saadet'in merkezinde dünyaya gelmişti. Doğduğunda O’nu Hazreti Ömer'e götürmüşler Hz Ömer buna ; ‘’Hasan güzel ismini verin. Zira yüzü güzeldir.‘’ buyurmuş Hasan adı ile ebedi bir iltifata ve iftihara mazhar olmuştur. Medine'de Annesi Efendimiz’in (a.s.m) eşlerinden Ümmü Seleme’nin hizmetindeydi. Annesi işlerle meşgul olurken Ümmü Seleme (r.a) Hasan’ı kucağında avutur, ağladığı zaman oyalansın diye yaşlılıktan dolayı sütten kesilen memesini ağzına verir, ilahi inayetle birkaç damla süt gelir ve Hasan'ı avutur sustururmuş. Hasan-i Basri Hazretleri; ‘’Benim bütün ilmim o birkaç damla sütün eseridir’’ derdi. Hane-i saadette çocukluğu geçmiş hane halkının ahlakı ile ahlaklanmıştı. Ümmü Seleme (r.a) O’nun için devamlı şöyle dua edermiş; ’’Allah'ım bu çocuğu (Hasan) halkın kendisine tabi olduğu bir rehber eyle.’’ Hasan-ı Basri Hazretleri 130 sahabeyi görmüş , 70 Bedir gazisine yetişmişti. Asıl manevi ilimlerini Hazreti Ali'den almış, hırkasını giymeye nail olmuştu.Maişeti için bir müddet cevherat ticareti ile uğraşmış, halk arasında Hasan-ı Lü’lüi diye anılır olmuştu. Fakat yaşadığı bir hadise sebebiyle nasuh tövbe edip dünya ve dünyalıktan elini eteğini çekmekle kalmamış gönlünü de kapatmıştı. Sayfa 56 ️Herkesin derdi, kederi kendi ederi kadardır lakin kime sorsan en dertli kendisiymiş gibi görür, mana verir. Sen de kendimce sarp yokuşları çıkıp duruyordum. Belim bükülse de takatimin kesildiğini düşünsem de dünyanın hangi derdi kederi insanın eteğine yapışır kalır ki? Yürümeye devam ettikçe iyi kötü ne varsa geride kalıyor yeter ki insan yürümekten ilerlemekten caymasın. ️İnsanların sözlerine kulak verirsen hakikatin sesine, sözüne karşı zamanla sağırlaşırsın lakin hakikatin sesine kulak verirsen insanların sesine, sözünü sağırlaşırsın sayfa 97 ️‘’Ey Hayırlı kadın. Erkeklerin bir nefsi dokuz aklı; kadınların ise dokuz nefsi, bir aklı olduğu halde nasıl oluyor da kadının fendi erkeğe ağır basıyor? Anlamak isterim.’’ Meryem Hatun’a tebessüm ettim zira hakkı vardı lakin söze takılıp kalmamak, manayı idrak etmek , öze inmek gerekti. O’na şöyle cevap verdim: ‘’Erkek olmak ve kadın olmak cinsiyetten ibaret değil ki, bu bahisteki sırrı iyi bellemek gerekir. Nefis müennestir (dişi) Müennes nefsi ıslah edemeyen kişi ister erkek olsun ister kadın olsun (dişi) nefsin elindedir. Kadınların bir akılla dokuz nefsi güttüğü ama erkeklerin dokuz akılla bir nefsin hakkından gelemediği malumdur. Asıl şaşılacak şey bu değil midir?’’ Peygamberimiz zamanında bir grup kadın, Peygamberimize (s.a.v.) gelip cihattan neden mahrum bırakıldıklarının hikmetini sual edince Peygamberimiz o kadınlara şöyle cevap verdi. ‘Kadının cihadı kaçtır ve evlerinde durup eşlerinin namuslarını ve rızıklarını muhafaza etmeleri onlar için her işten hayırlıdır. Ve Allah yolunda çalışan kadın manada er gibi cihat sevabı alır. Sayfa 99 ️‘’Örtü ayeti nazil olduğu zaman hiçbir mümin ne kadın ne erkek itiraz etmediler hemen itaat ettiler. Hz Aişe o günü şöyle anlatır; ‘’Örtü ayeti nazil olduğu zaman ensar ve muhacir eşleri mescitten çıkarken yüzlerini boyunlarını örtecek bir şey bulamadıkları için elbiselerinin uçlarını kesip kendilerini örtüler. Uzaktan onlara bakan sanki başlarına bir karga konmuş sanırdı.’’ Sayfa 107 ️Hani bir vakit Hz Fatıma merak edip Peygamberimize (s.a.v) sormuştu., ‘’Senin ümmetinden ilk cennete girecek kadın kimdir?’’ diye. Peygamberimiz (s.a.v.) Hz.Fatıma'ya şefkatle bakıp, ‘’Falan mahallede filan evde bir kadın yaşar. Benim Ümmetimden ilk cennete girecek kadın O’dur’’ buyurur. Hz Fatıma'nın merakı iyice artar ve Efendimiz (s.a.v.)’den müsaade isteyip kadınla tanışmak ve hikmetini gözüyle görmek ister.Peygamberimizin (s.a.v.) tarif ettiği evi bulup kapıyı çalar birkaç defa, nihayet içeriden yaşlıca bir kadının, ‘’ Kimdir gelen?’’ sesini işitir. kendini tanıtır Hz. Fatıma. Kadının sesinde bir heyecan peyda olur lakin kapıyı açmaz ve sebebini söyler; ‘’Peygamber kızının hanemde yeri başım üstündedir. Ey Fatıma seni içeri almak hususunda eşimden müsaade almadan kapıyı açamam. Eşim ise şimdi evde değildir. Yarın bu vakitte yine gelirsen kapıyı sana açmış olmayı dilerim.’’ Dedi. Hz. Fatıma mahçup ve mahsun bir halde eve döner. Ertesi gün geldiğinde kapı kendisine açılır. Hz. Fatıma şaşkındır. Sesinden yaşlı olduğunu tahmin ettiği kadın kendisi kadar gençtir. Kadın o sırada ağzındaki taşı çıkarınca Hz. Fatıma nedenini sorar,’’Kapıda senin ile konuşurken yoldan bir erkek geçer de belki sesimi duymasın diye bu taşları ağzıma attım.’’ der. Hz.Fatıma için birinci sebep ayan olmuştur lakin asıl sebebin bu olacağına ihtimal vermez ve Efendimiz (s.a.v.) ile arasında geçen sohbeti anlatır. Kadının sevinci hak safhadadır. Hz. Fatıma sorar, ‘’ Bu hali nasıl ve ne ile elde ettin?’’ Kadın; Allah ve Resulüne iman ettikten sonra beş vakit namazımı vaktinde eda ederim, iffetimi muhafaza ederim ve eşimin sözünden asla çıkmam. O’na itaati Allah'a itaat bilirim zira eşe itaati Allah ve Resulü emretmiştir.Bu sebepten eşim benden razı olur ve hayır duasını alırım.’’ Hz. Fatıma , ‘’Doğru söylediğim ey hayırlı kadın zira Peygamberimiz de kadınları bununla müjdelemekte. Bir kadın beş vakit namazını kılıp, iffetini koruyup ve evli ise eşine itaat ederse cennet ona vaciptir.’’ buyurur Sayfa 114 ️Ölümün yaşı yoktur; ecel atı geldiğinde çocuk, genç, ihtiyarlık dinlemiyordu lakin çocukluğu yaşayıp gençliği de aşarken insan kendine kendini inandıracak bahaneler bulup ölüm fikrinden kolayca uzaklaşabiliyor. İhtiyarlık ise bambaşka bir şey. Biliyorsun ki artık ölmemek için bir bahanen kalmamıştır.Kırışan eller ve yüzler toprağın mutlak çağrısına icabet ederler. Her çizgi ölümün bir başka şekli gibi. İhtiyarlık ölümün son kalesi. Ah Ölüm… Sayfa 130 ️‘’Hasretin kokusu olur mu?’’ deme! Nasıl olur tarif edeyim sana. Sevdiğin çok sevdiğin insana yanındayken bile bakmaya, sevmeye doyamazsın. Her zaman sevdiğinden farklı seversin. Bir an dahi gözlerinden ırak olmasın istersin. Henüz o yahut sen bir yolculuğa çıkacağını dahi bilmezken bu hissetmek gibi değil ayrılığı; sadece bir koku… Gidenlerin eve, toprağa, ağaca, ellerine bıraktığı bir koku. Yanındayken de o kokuyu duyarsın gittiği zaman da o koku her yere siner ve asla unutmazsın, o ölse bile unutmazsın. Rüzgar getirir bazen bir gülü kokladığında, kanadı kırık bir kuşu sevdiğinde o koku ansızın burnunun direklerini sızlatır. Gözyaşların imdada yetişmezse hasretten ruhunu teslim edebilirsin gibi gelir. İşte günlerce o kokuyu duya duya elinim kalbinde dolanıp durdum. Sayfa 131 ️İşlediğimiz günahlar tövbeden sonra nereye gidiyor? Allah onları ahirette bize karşı delil olarak mı kullanacak yoksa işlediğimiz günahlar dünyada karşımıza çıkıp bizden intikam mı alacaklardı? Ya da hep sırtımızda bir yük, alnımıza bir leke olarak mı kalacaktı. Sayfa 151 ️Affeden, kusurları yüze vurmayan ve onları yine Settar ism-i celali ile örten hatta lütfu ve kerem'i ile onları hiç işlenmemiş sayıp, kuluna da unutturan. Ve demiştin ki ‘’Allah'ın her sıfatı bir önceki sıfatını kuşatır. Biri diğerinin üzerinde kaim olur. Allah Tevvabiken aynı zamanda Rahman, Rahim, Gafur, Latif, Settar ism-i celali ile Tevvab oluşunu tasdik eder. Dilerse kulu tövbe etmese bile ona mağfiret edebilir, işlediği bir küçük hasenatı için kurtuluş vesilesi eyleyebilir. Sayfa 152 ️İnsanın bu dünyadaki ömrü Hak katında bir göz açıp kapama anı kadardır. İnsan ise ömrünü üç gün diye hesap eder. Çünkü misafirdir ve misafire ev sahibinden ikram üç gündür. Bu üç günlük ömürde madem misafirsin ve tasarruf hakkın ev sahibine aittir, o zaman tasa etmeye değer mi? Sayfa 161 ️Kul Allah'ı imtihan edemez, ancak Allah kulu imtihan eder. Ben sadakayı verirken yerine dolduracak mı doldurmayacak mı gözetlemek için değil kendi imtihanımı görmek için bekledim. İnsanlar farkında olsun olmasın Allah'ı sınamak için birçok işi yaparlar.Dua edeyim bakayım verecek mi? Sadaka vereyim bakayım yerine dolacak mı? Namaz kılayım bakayım ne hayırlar olacak gibi ibadetlerin çoğu zaman sınır gibi yapar, oysa Allah vaadinde Hak’tır ve şüphe o vaadi sadece sekteye uğratır, imanını zedeler. O her an bir işte ve oluştadır. Dua ettiyseniz mutlaka kabul olacaktır lakin kainatta bir düzen var nizam var. O nizama göre devran döner, nasibimizce istifade edersiniz. Hz. Ali oğlu İmam Hasan’a vasiyet ederse şöyle buyuruyor;‘’İki türlü nasip vardır: Birine sen gidersin, bir diğeri gelip seni bulur. Senin için en hayırlısı nasibine gitmendir.’’ Kimseye mihnet etmeden nasibin sahibine yönelen insan, afiyeti ve bereketi bulur; dünya pazarında fazla takılı kalmaz. Miskinlikle nasibini bekleyip kullar içinde hor görülmekten kurtulur. Nasibine giden her dem Rezzak olan Allah’ın sıfattının tesellisine şahit olur ve bunun üzerinde tefekkür eder. Görünürde dünya için çabalarken kalbi Allah'ın sıfatlarını düşünmekle meşgul olur. Bu sebepten hem dünya kazanır hem ahirette kazanır. Kazancı ise dünyalık ya da ahirette köşkler, huriler değil;l Allah'ın rızasıdır. En güzel, en bereketli, en karlı ticaret Rab ile yapılan ticarettir.’’ Sayfa 163 ️Mescidin dibinde duvar önüne çökmüş selat ü selam ile Peygamber'i (s.a.v.) selamlıyor; ‘’Vefatımdan sonra kabrimi ziyaret eden, beni sağken ziyaret etmiş gibidir’’ müjdesinden pay almaya gayret ediyordum. Ve yine Resullerin Sultanı; ‘’Bana salat ve selam getirdiğinizde uzak bir beldede iseniz selamınızı melekler ulaştırır ve selamınızı alırım, selamı ravzamda getirenin selamını vasıtasız alır, ona selam veririm.’’ buyurmuştur.Sayfa 183 ️Dünya nasıl bir handır ki; ona uğrayan muradını alamadan göçüp gidiyor. Kendime dönüp her baktığımda anın içinde iken zaman kendi ahenginde bir an dahi şaşmadan ilerliyor lakin geriye dönüp baktığında o koca yıllar bir an yaşanmış gibi görünüyor. İhtiyarlık bu yüzden hüzün verir insana, geçmişi de, anı da, geleceği de anladıkları, idrak ettikleri için zamanın kendi ahenginde akıp gitmesini artık çocukluk ve gençlik yıllarında kandıkları gibi kanmıyor ihtiyarlar. Çocukların penceresinde zaman geçip gitmez ama ihtiyarlık penceresinden bakınca çocukluğumuz ne kadar uzak. Bu sebepten ahrette,’’ Dünyada ne kadar yaşadın?’’ suali sorulduğunda belki ‘’Bir gün,’’ diye cevap vereceğiz ya da ‘’Bir göz açıp kapayıncaya kadar.’’ Rüya alemi gibi upuzun bir rüya gördüğünüzü sanırsınız fakat en uzun rüya bir andan ibaret değil mi? Sayfa 207 ️Ömür denilen sermaye geçmeyecek diye düşünürken bir bakmışsın vaat edilen ölüm vakti gelmiş , muhasebeni yapamadan ‘’Hasip’’ olanın huzuruna çıkmışsın bile. Bizden öncekiler bir bir göçüp gitti, gözlerimizin önünde yitip gittiler. Bizden sonrakiler içinde aynı akıbet vaki olacak. Nihayetten bidayete bir yolculuk bu. Sayfa 222 ️Dünyanın tek hakikati ölüm… Diğer yaşadığımız her şey bir göz açıp kapama anı kadar kısacık. Hangi acının sancısı içimizde kaldı ki, hangi mutluluk peşimizden gelmeye devam etti? Ne yaşandıysa o anda yaşandı ve bitti. Geçmiş olanı düşünmek andan hırsızlık etmek değil mi? Sayfa 224 ️Şöhret uğruna ilmini pazara çıkaran mı daha ehl-i dünyadır yoksa çoluk çocuğunun rızkı için misk satan tüccar mı? Sayfa 225 ️Doyması yemekle olan daima açtır, zenginliği sadece dünya malı olan fakirdir, ihtiyacını halka söyleyen hep mahrum kalır; Allah'tan yardım ve nusret istemeyen sürekli kaybeder oysa dünya mihnet, ahiret nimet, gönül ise marifet yeridir. Sayfa 225 Yazarımızın kalemi daim okuru bol olsun. #KitapAşktır #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #okuyorum #roman #şiir #Kitap #Edebiyat #kitaptavsiyesi #kitapönerisi #kitapkurdu #kitapaşkı #kitapkokusu #kitapsever #kitapalıntıları #kitapokumakgüzeldir #bookstagram #book #books #bookphotography #booknerd #RâbiaelAdeviyye #Basra #HasanBasriHazretleri #İbrahimBinEthem
Ben Rabia
Ben RabiaSadiye Erol Aykaç · Nesil Yayınları · 20211,036 okunma
·
234 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.