Gönderi

Atam'a Mektup (10 Kasımda Yazmıştım Ama Şuan Burada Paylaşasım Geldi :)
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber, Sana âgûşunu açmış duruyor Peygamber. Atam, Seni hiç canlı görme fırsatım olmadı ancak mirasına sahip çıkabilmek gibi harika bir fırsatım oldu. Sosyal sitelerde gezerken bir fotoğrafını gördüm. Üstünde ‘‘Bir ölüm, ancak bu kadar ölümsüz olabilirdi.” yazıyordu. Duyduğum en mantıklı cümlelerden birisiydi. Fiziksel olarak bugün ölüm yıl dönümün ancak bundan söz etmeyeceğim bile. Hiçbir Türk bundan söz etmemeli. Çünkü ne ölümü ? Sen ölmedin ki. Sen aramızdan ayrılalı çok şey değişti Atam. Artık insanlar seni bu kadar çok sevdiğimiz için bizi yargılar oldu. İnanabiliyor musun? Atatürk’ün Türkiye’sinde insanlar seni sevenleri yargılıyor Atam. Ama sen rahat uyu. Hiç merak etme. Yargılayanlar olabilir ama Türkler ölmedi daha. Damarında Türk kanı taşıyan ve toprağına canını feda edebilecek kadar yürekten aşık olanlar ölmedi. Atam sizi çok sevdiğimiz için bize kızan insanlar gördüm. Diyorlar ki onu ilahlaştırmayın. Ne söylersek anlamıyorlar bizi. Ama endişelenmeyin Atam. Endişelenmeyin çünkü siz ”Allah Allah” diyerek savaşı kazanmış kimselersiniz. Biz ise ”Allah Allah” diyerek savaşı kazanan insanların torunuyuz. Bu yüzden istediklerini düşünsünler atam. Siz bizim atamızsınız, ilahımız değil. Ve biz ata ile ilah arasındaki farkı öğrenebilecek kadar bilgi sahibiyiz. Öğrenmek demişken atam, bunu da size borçluyuz. Sen ve savaş arkadaşlarına. Cumhuriyetimize! Öğreniyoruz Atam, öğrenirken acı çekmiyoruz! İstediğimizi öğrenip kendimizi geliştirebiliyoruz. Sen bize öğrenme hakkını da verdin çünkü. Atam, üzülerek söylemek zorundayım ki öğrenirken zorluklar çekmeye başladık. Çünkü artık eskisi kadar özgürlüğümüze saygı duymuyorlar. Kendi doğruları dışında bir şeyi öğrenmeye çalıştığımızda bunu kabul etmeyen bir kesim var ülkemizde. Ama korkmayın Atam, bunun da üstesinden geleceğiz. Bu kesime bu ülkede herkesin özgür olduğunu, özgürlüğün başkasına zarar vermediğin sürece istediğini yapabilmek olduğunu hatırlatacağız. Onlara bu ülkede kimsenin hiçbir şey için zorlanamayacağını hatırlatacağız! Bu ülkede din, dil, ırk ayırmaksızın kardeşçe yaşayabileceğimizi, başka kültürlere ve inançlara da saygımız olduğunu hatırlatacağız! Hatırlatacağız Atam! Unutanlara Atatürk’ün Türkiye’sini hatırlatacağız! İnsanlar ölüyor Atam… Küçük çocuklar ölüyor… Masumlar ölüyor… Ölüyorlar Atam! İnsanlar ölüyorlar! Üstelik o insanları da başka insanlar öldürüyor! Bir başkasının yaşama hakkını ellerinden alıyorlar! Düşünebiliyor musunuz Atam? Küçücük çocuklar, masum kadınlar, askerler, öğretmenler… Bu ülkeye yararlı ve masum olanlar ölüyorlar. Öğretmenler ölüyor Atam. Öğretmenler ölüyor. İnanabiliyor musun Atam? Öğretmen! Öğretmenler ölüyor! Öğretmenleri öldürüyorlar Atam, öğretmenleri öldürüyorlar. Terör diye bir baş belası çıktı Atam. İnsanların yaşam hakkına saygı duymuyor. Yaşam hakkını ellerinden alıyor. Ama rahat ol Atam, emanet ettiğin ülkeyi hala ele geçiremediler. Onlara yakaladığımız gibi Türkiye’yi ele geçiremeyeceklerini hatırlatıyoruz! Öğrenmeyi engelliyorlar, yaşamayı engelliyorlar, gasp ediyorlar. Ama burası Atatürk’ün Türkiye’si. Burası daima Atatürk’ün Türkiye’si kalacak. Bayrağımız Atam, asla gökten inmeyecek. Bayrağımızı biz hakkımızla aldık ve hiçbir zaman dalgalanması kesilmeyecek. Çok kötü şeylerden bahsettik Atam, özür dilerim. Ancak iyi şeylerde oluyor. Gerçekten! Mesela ülkeyi ele geçirmelerine engel olan Türk’ler var. Senin Türk’lerin onlar! Askerlerimiz var. Öyle askerlerimiz var ki Atam, bayrağı uğruna hayatlarını feda edebilirler. Öyle askerlerimiz var ki Atam, bir hayat kurtarmak için canını feda edebilirler. Annelerimiz var Atam, bu anneler öyle anneler ki oğulları şehit olduğunda kızmıyorlar Atam. Vatanıma feda olsun diyorlar. Çok canları acıyor ama oğullarına şehit diyorlar. Vatan borcunu ödedi diyorlar. Babasız kalmış şehit çocukları var Atam, tabiki canları acıyor ancak şehit çocuğu onlar. Onlarda göğüsünü gere gere VATAN SAĞ OLSUN! diyorlar. Vatan Sağolsun Atam! Vatan Sağolsun! İçin rahat olsun, vatanımızı bize emanet ettiğin için teşekkür ederiz. Sahip çıkmak için elimizden geleni de yapacağız. Türk’üz biz! Türk yenilir mi? Türk pes eder mi? Türk teslim olur mu? Türk vazgeçer mi?! ASLA! Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker! Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd’i… Bedr’in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi. Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın? “Gömelim gel seni târîhe” desem, sığmazsın. Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb… Seni ancak ebediyyetler eder istîâb. “Bu, taşındır” diyerek Kâ’be’yi diksem başına; Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan, Yedi kandilli Süreyyâ’yı uzatsam oradan; Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, Türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem; Gündüzün fecr ile âvîzeni lebriz etsem; Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana… Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
·
18 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.