8 Kasım Dünya Deliler Günü ….
Deli…
Ne kadar çok kullandığımız bir kelime değil mi? Peki nedir bu deli? Ne olursa deli olunur? Deli dediğimiz insanlara neden deli deme gereği duyarız? İnsanların deli dediği bir çok kişi gördüm. Onlarla yakın ilişkiler kurdum. Bu konu hakkında kitaplar okudum. Delilik hakkında her şeyi bilemem ancak bildiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Delilik tıpta akli dengenin olmamasıdır, toplumda diğerlerinin normal karşılamadığı davranış ve düşünceler ile yaşamaya çalışmaktır, edebiyatta ise acıda dayanılamayacak bir noktaya gelme durumudur. Aslında delilik bir tepkidir arkadaşlar. Delilik sağlıklı bir tepkinin sağlıksız yoludur. Şimdi diyeceksiniz ki bu ne demek. Hemen açıklayayım. Sağlığınıza zararsız şeyler yerseniz sağlığınız bozulur. Bu durumda sağlığınızın bozulması gayet normal ve sağlık standartlarına uyan bir durumdur ancak sağlık standartlarında gerçekleşen durum kişi için sağlıksız bir durumdur. Delilikte böyle bir şey. İnsan bir süre sonra dayanamayacak hale gelebiliyor ve acıdan delirebiliyor. Acıdan delirmek acının boyutuna göre normal ve her insanda olabilecek sağlık standartlarındaki bir tepki olabilir. Bazı durumlarda sağlıklıdır delirmek. Ama sağlıklı yoldan oluşan sağlıklı tepki kişi için oldukça sağlıksızdır. Bu cümlelerde kafanızın karıştığını düşünerek biraz daha açmak istiyorum. ”Sağlıklı” tanımı evrensel dilde hiçbir kusurun olmadığı ve her şeyin mükemmel olduğu anlamına gelmez. ”Sağlıklı” doğal yol demektir. Bir de tıptaki sağlıklı var, onu zaten biliyorsunuz. Buna bir örnek vermek istiyorum. Doğal ölümü mutlaka duymuşsunuzdur. Hiçbir tıp dalında hastalığı bulunmayan ama yine de vefat etmiş insanlar için kullanılır. Ölmesinin tıpsal bir hastalık ile ilgisi yoktur ancak doğal sebepler var. Bir insan bünyesinin daha fazla yaşamsal faaliyetlerini yerine getiremeyecek kadar yaşlanmış olması gibi. Yaşlanmak doğal bir şeydir ve sağlıksız ya da hastalık sayılmaz. Ne demek istediğimi anlayabiliyor musunuz? Umarım anlatabilmişimdir. Örnekten sonra konumuza geri dönelim.
Deliliğin çeşitleri vardır. Deliliğin en ilginç yanı da çok çeşitli olması değil midir zaten? Bazı insanlar deliliğin aptallık olduğunu düşünür. Ancak bunun delilikle hiçbir alakası yoktur. İnanın bana ben çok fazla zeki deli gördüm. Ayrıca benim görmem önemli değil, çünkü tarih bunun en büyük kanıtıdır. Tarih bu zamana kadar insanlar deli dediği kişiler tarafından yazıldı. Tarihi deliler yazdı. Delilik ve dahilik arasında çok ince bir çizgi vardır. Her dahi mutlaka deliliğe de sahiptir. Ancak her delinin dahi olduğu söylenemez. Bu biraz çeşit meselesi. Fakat inanın bana en aptal deli bile sandığınızdan daha fazla şey düşünebilir. Ampulü kim buldu? Yer çekimini kim buldu? Tarih dersinde işlediğimiz konular nasıl ortaya çıktı? Şuan yaşamış olduğumuz topraklar nasıl keşfedildi? Savaşlar nasıl çıktı? Bunların ortaya çıkmasının ne kadar delilik gerektirdiğini hiç düşündünüz mü? Hadi ama, bir yer fethetmek için deli olmak gerekir. Aksi halde fethedemezsiniz. Burası benim olmalı demelisiniz, ordu kurup orası sizin olsun diye savaş çıkarmalısınız. Bir yer keşfetmek için de deli olmak zorundasınız. Daha önce kimsenin bilmediği, duymadığı, tanımadığı bir kara parçasının dünya üzerinde var olduğunu hayal edip bu hayale inanıp imkanlarınızla o hayali kara parçasını aramak zorundasınız. Böyle özetleyince ne kadar delice geliyor değil mi? Evet, delice. Ama gerçek. Dünyanın yuvarlak olduğu kim tarafından kanıtlandı? Bir deli tarafından. Kimsenin inanmadığı ve düşüncesiyle dalga geçtiği bir insan tarafından. Kim ne derse desin benim emin olduğum bir şey var ve hayatım boyunca bundan emin olacağım. Arkadaşlar, bence delilik, evrendeki en güçlü silahtır. Ben delilik kadar güçlü hiçbir şey ile karşılaşmadım. Ancak delilik güçlü olduğu kadar tehlikelidir de. Çünkü delilik her şeyi yapabilecek güce sahip olmaktır. Delilik savaş çıkarttı, delilik icatlar buldu, delilik keşfetti, delilik hayatımızı değiştirdi.
Bu gücü ne yönde kullanacak olmayı seçmek bir delinin en zor işidir. Çünkü bir deli her şeyi yapabilir. Delidir ne yapsa yeridir diye boşuna dememişler öyle değil mi? Bu kadar büyük bir güce sahip olup her zaman iyiye kullanmak mümkün olmuyor. Bu da deliliğin çeşitlerine bağlı tabiki. Delilik çok kötü şeylere de sebep olmuştur. Düşünün, delilik yüzünden terör çıktı. insanlar öldü. Canlılar öldü. Katliam yapıldı. Korkunç silahlar üretildi, seri katiller çıktı, organ mafyaları çıktı. Sayılamayacak kadar şey oldu. Bu sayılanların çoğunun delilik olmadığını düşündüğünüzü hissediyorum. Ancak delilik arkadaşlar. Sadece yaygın olduğu için alıştınız ve normal karşılıyorsunuz o kadar. Organ mafyaları mesela. Çok yaygın ve tehlikeli olduğunu biliyorsunuz ama kaçınız bunun delilik olduğunu düşündü? Düşünsenize, birileri para kazanabilmek ya da başka sebeplerden dolayı insan kaçırıp o kişinin böbreğini çalmayı düşünmüş. Kişinin rızası olmadan onu zorla kaçırıp sanki bir eşyaymış gibi parçalayarak böbreğini çalıyor. Bu delilik değil midir? Silah imalatı mesela. Birileri bir yerleri fethedip insanları olduğu topraklardan atmaya o kadar kendini kaptırmış ki bunun için silahlar üretmiş. Birileri insanlara zarar vermeyi o kadar fazla kafaya takmış ki bunun için çeşitli silahlar üretmiş. Birileri nükleer silah yapmayı kafaya koymuş. Bunu kafaya koyan kişi deliden başka ne olabilir? Hangi deli olmayan insan bu kadar tehlikeli bir şeyi üretmeye, bulmaya ve kullanmaya adar kendisini? Nükleer silah en tehlikeli silahtır. İnanın bana dünyanın sonunu getirmek için çok çabalaması gerekmez. Delilik, normallikten çok daha farklı bir şeydir. Güç son derece fazladır ve bu kadar güçlü bir şeye sahip olmak bunu kullanabilme iradesini de o derece zorlar. Hatta bazen bazı durumlarda iradeyi ortadan kaldırabilir bile. Şu bir gerçektir ki, aynı dünyada yaşıyoruz. Deliler, dahiler ve normaller. Ancak bu üç kesimde dünyayı aynı görmüyor. Bu farklılıkta yaşanılan gezegende çok büyük değişikliklere sebep oluyor ve bu değişiklikler daima iyi olmuyor. Birisine deli derken, delinin aslında ne olduğunu bir kez daha gözden geçirip öyle söylemelisiniz diyorum ve yaşasın delilik diyerek yazımı sonlandırıyorum:
MUTLU VE İYİ DELİLİKLERE!