Flaubert, hem bilgi hem de duygu olarak ömrünce biriktirdiklerini vermek istemiş okura bu romanda.
“En sonunda hıncımı dile getirecek, kinimi kusacak, saframı dökecek, öfkemi fışkırtacak kızgınlığımı akıtacağım” dediğini yazar önsözde Yücel. Gerçekten dediğini de yapmıştır. Eserde oldukça yoğun eleştiriler var, zamanının bilim, din, siyaset adamlarına ve kurumlarına. Halkı da acımasızca eleştirir.
“Ne düşündüğümü bilmek istiyor musun? dedi” Pécuchet. Kenterler azgın, işçiler kıskanç, papazlar aşağılık olduğuna, halk da burnu yemlikten çıkmamak koşuluyla bütün zorbaları bağrına bastığına göre, Napoleon çok iyi etti! Süngülesin, ayaklar altında çiğnesin, sürü sürü gebertsin! Doğruluk düşmanlığına, korkaklığına, laçkalığına, körlüğüne az bile!”
Bouvard, “İlerlemeymiş, amma da palavra! diye düşünüyordu. Sonra ekledi: “Politika tam bir pislik.”
Raslantı eseri Bouvard ve Pécuchet'ın yollarının kesişmesiyle başlayan hikâye hem düşündürücü hem komiktir. Ellerine geçen parayla birçok işe el atarlar. O işi bilmeseler de Don Kişotvâri azim ve inanmışlıkla dört elle sarılırlar. İlk işleri o alanda yazılmış en iyi kitapları okumak ve öğrendiklerini âdeta yemek tarifi uygular gibi uygulamak olur. Her seferinde başarısızlığa uğrayıp yeni bir meslek seçerler. Tarım, tıp, sanat, felsefe, teoloji, arkeoloji, astroloji, manyetizma, eğitim gibi birçok alanda varlık göstermeye çalışırlar. Bu arada yazar, kahramanlarının girişimde bulunduğu her alanda oldukça fazla bilgi sunuyor okura. Bu bilgilerin eksikliği kitaptan edinilecek kazanımı azaltsa da araştırarak okunduğunda yeni bilgiler edinmeye vesile oluyor.
Kahramanlarımızın cahillikleri sonucu düştüğü komik durumlar o kadar tanıdık ki. Bir işte ehil olmadan o işi yapmaya kalkışmak, hakkında konuşmak bizim en sevdiklerimizden.
Bilmiyorum.
Sadece “bilmiyorum” demek neden bu kadar zor? Neden her şeyi bildiğimizi sanıyoruz, her konuda fikir belirtme gereği duyuyoruz? Bilgiye ulaşmanın kolay olduğu günümüzde, sahibi olmadığımız bilgileri satmanın derdindeyiz. Maç izleriz, teknik direktör oluruz: 3-4-5 oynatsaydı alırdık maçı deriz. Doktora giderken zaten tanıyı koymuşuzdur, doktora istediğimiz ilaçları yazdırmaya gideriz. İlk yardım uygulayacağız diye, yaralıyı öldürürüz, sakat bırakırız. Okulda öğretmene işini öğretiriz. Bitmez bu liste. Biz her şeyi, herkesten iyi biliriz. Ama en çok da siyaset ve dini biliriz.
Bilirbilmezler cahilliğin insanı ne hâle düşürdüğünün romanıdır. Yazarın hicvederek döneminin siyaset, din ve sanat dünyasını yerden yere vurduğu bir taşlamadır. Klâsikseverlere bu kitabı atlamayın derim.