Gönderi

İnsan; sulama, toprağı işleme, madencilik, taş çıkarma, kanallar ve demiryolları yapma, bazı hayvanları yetiştirme, diğerlerini yok etme suretiyle yeryüzünü değiştirir ve bir dış gözlemcinin bakış açısından bakıldığında, bütün bu etkinliklerle ulaşılan hedef nedir diye kendimize sorduğumuzda, yanıtın tek bir basit formülle özetlenebileceğini görürüz: yeryüzündeki maddenin olabildiğince fazlasını insan bedenine dönüştürmek. Hayvanların evcilleştirilmesi, tarım, ticaret ve sanayileşme, bu sürecin aşamalarıdır. Dünyadaki insan nüfusunu diğer büyük hayvanların nüfusuyla ve eski zamanlardaki nüfusla kıyaslarsak, "kimyasal emperyalizmin” aslında, insan zekâsının adandığı temel amaç olduğunu görüyoruz. Belki zekâ, insan yaşamının niceliğinden çok niteliği ile ilgilenerek daha değerli hedefler ortaya koyabileceği bir noktaya yaklaşıyordur. Fakat böyle bir zekâ azınlıklarla sınırlıdır ve büyük insani olayları henüz kontrol etmemektedir. Bu durumun değişip değişmeyeceğini tahmin etmeye kalkışmayacağım. İnsan yaşamının süresini azami düzeye çıkarmak gibi basit bir amacın peşindeki bizler, her durumda bu gezegendeki ilk günlerinden bu yana, canlı varlıkların tüm devinimiyle uyum içinde olma hissinde teselli buluyoruz.
·
14 görüntüleme
kintsugi