Gönderi

212 syf.
9/10 puan verdi
Livaneli'nin ilk eserlerden olması nedeniyle otobiyografik çizgiler taşıyan bir romanı. 1970'li yıllarda İsveç'te sürgünde yaşarken, anıları çok tazeyken yazmaya başladığı roman, geçen uzun yıllar içinde acemiliğini de atmasıyla birlikte tabiri caizse demlenmiş ve son halini almış. Livaneli, Stockholm'ü mekan tutan romanında dünyanın farklı ülkelerinden gelen mültecilerin dünyasına bir ayna tutuyor. Hayatını mahveden baş düşmanı ile aynı hastanede bulunan bir mazlumun ruh halini vermeye çalışıyor. Romanı empati kurarak okudum diyebilirim. Tabii ben zalim politikacı değil, hakkı yenmiş ve ülkesinden uzak kalmış, o kırgın, kızgın, üzgün mülteci gibi hissettim kendimi. Acaba ben ne yapardım sorusunu hep sordum, düşündüm. Romanda bir anadil kavramı var -ki çok iyi işlenmiş. Keza dünyanın neresinde olursa olsun zalim ile mazlum aynılar. Livaneli romanda, ülkede kalmak ile gitmek arasındaki o zor ikilemi deşiyor. Bence bugün, Türkiye'de milyonlarca insanın aklına gelen bir durum bu. Ancak gitmek de çare olamıyor kimileri için. Göçmenlik gibi evrensel bir mevzuyu ele alan Livaneli, kendine has üslubunu bu romanda da konuşturmuş diye düşünüyorum.
Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm
Bir Kedi, Bir Adam, Bir ÖlümZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 202123,6bin okunma
·
7 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.