Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

255 syf.
7/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Emre Kongar'ı tanıyorum diyemem. Birkaç kez televizyonda görüp çok ciddi bir adam ve bir bilim insanı olduğunu düşünmüştüm. Onun da herkes gibi insan olduğu veya bir baba olabileceğini hiç düşünmemiştim. Bu kitabında Emre Kongar karşımıza baba kimliğiyle çıkıyor. Kitap, Kongar'ın yurtdışına eğitim için giden  ikiz kızlarına yazdığı 22 mektuptan oluşuyor. Kongar, her mektubunda farklı bir konuyu ele almış; sevgi, zeka, aşırılık, demokrasi, cinsellik, şiir, aşk... Ayrıca Kongar zaman zaman kendi çocukluğundan,tecrübelerinden ve kızlarının çocukluğundan da bahsediyor. Okurken bir babanın kızlarına olan sevgisine, özlemine ve endişelerine tanık oldum. En çok dikkatimi çeken üç şey oldu. Birincisi; Kongar, cinselliğin de yemek, uyumak kadar doğal bir şey olduğundan, utanılacak bir şey olmadığını belirtmiş ve bununla birlikte zinayı kesinlikle savunmadığının da altını çizmiş. Her nedense ülkemizde cinsellik konusuna tabiri caizse öcü gözüyle bakılır. Bu konu öyle ulu orta konuşulmaz, çocuk " ben nasıl oldum?" gibi bir soru sorduğunda anne baba ya sessiz kalır, ya "ayıp" derler ya da çocuğa kızarlar. Çocuğun bunu sorması kadar doğal bir şey yoktur. Buradaki yanlış, anne babanın tutumudur. Hal böyleyken çocuğa, gence verilmesi gereken cinsel eğitimde verilmez. Neden? Çünkü ayıp (!) tır. Ama her ne hikmetse bu zihniyetteki insanlar evli çiftlere " çocuk düşünüyor musunuz?" gibi sorular sorar, " çocuk yapsanıza" gibi şeyler söylerler (Kardeş, ayıp (!), çok büyük ayıp (!) sorulmaz öyle şeyler!!!). Madem ayıp o zaman sormayın! Bazıları ayıpla özeli karıştırıyor. Cinsellik ayıp değildir sadece özel bir konudur.Bu yüzden evli çiftlerin çocuk sahibi olup olmaması veya kaç cocuk sahibi olmaları gerektiği kimseyi ilgilendirmez. Kızlar anneleriyle bile cinsellik konuşamazken bir baba olan Kongar'ın bu konuya değinmesi ve bunun da diğer her şey gibi normal bir şey olduğunu söylemesi takdiri hak ediyor doğrusu. En çok dikkatimi çeken ikinci şey ise; Kongar'ın bir kadının ekonomik bağımsızlığını elde edip bunu sonuna kadar devam ettirmesi gerektiğini  ve karşı tarafın (erkeğin) hoşgörülmeyecek bir hareketi, sözü olduğunda ilişkiyi bitirmesi gerektiğini söylemesidir ve bu iki konu maalesef  kadınların en büyük dertlerindendir. ( Kadınlarla ilgili bölümlerde kadını aşağılayan erkeklere bir feminist yumruğu çakmak istedim, şiddete karşıyım aslında. :) ) En çok dikkatimi çeken üçüncü şey ise; Kongar'ın ikiz kızlarıyla olan bir anısıydı. Kongar'ın kızları ilkokuldayken okula tek başlarına gidiyorlarmış. Bir gün babalarının onları takip ettiğini görmüşler. Kongar aslında kızlarına bilerek görünmüş (Çünkü Kongar'a göre bu sayede kızlar hem tek başlarına okula giderek özgüven sahibi olacaklar hem de arkalarında babalarının olduğunu bilmek onlara güven verecekmiş). Kızları bizi takip etme deyince "tamam" demiş Kongar. Ama takibe devam etmiş, bu sefer hiç görünmeden.:) Keşke tüm anne babalar Kongar gibi olsa. Çocuklarına sorumluluk verebilseler keşke. Bir çocuğun okula tek başına gidebilmesi ona o kadar çok şey katar ki. En basiti hangi havada nasıl giyinmesi gerektiğini öğrenir, yanına ne zaman şemsiye alması gerektiğini öğrenir. Tabii bir taraftan da zaman kötü olunca bir çocuğun tek başına okula gitmesi tehlike olur. O zaman ya biz de Kongar gibi takip edelim :) veya başka şeylerde çocuğumuza sorumluluk verelim. Bazı mektupları okurken,konusundan dolayı, sıkıldım ama genel olarak gayet güzel, samimi ve akıcı bir kitaptı.
Kızlarıma Mektuplar
Kızlarıma MektuplarEmre Kongar · Remzi Kitabevi · 20201,573 okunma
··
168 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.