Gönderi

Pardon/Gökhan Özcan
Pardon, sizi ne zaman karşımda görsem elim kolum birbirine dolanıyor. Sonra saatlerce kendimi çözmeye çalışıyorum. Pardon, ben sizin yazdığınız bütün kitapları okudum ve inanın çok yoruldum. Lütfen kitap yazmaya biraz ara verir misiniz? Pardon, beni hatırlamadınız değil mi? Ben de sizi hatırlamadım! O halde lüzumsuz yere kucaklaşmayalım öyle değil mi? Pardon, maalesef telefonum şu anda çok meşgul, tost makinemle görüşmeye ne dersiniz? Pardon, acilen işim çıktığı için söylemekte olduğum şarkıyı bitiremeyeceğim, siz devam edebilir misiniz acaba? Pardon, sizinle ilgili hissiyatım artık hayatımı tehdit eder hale geldi bayan… Siz çok tatlısınız ve ben şeker hastasıyım! Pardon, ben Joe'nun alınmış apandisitiyim, çok pişmanım, Joe bugün beni vücuduna geri alsın, bir daha ağrırsam, sızlarsam ne olayım! Pardon, benim sağ tekini denediğim ayakkabının galiba siz de sol tekini deniyorsunuz, kısa çöpü çeken alsın mı? Pardon, şu anda oturmakta olduğunuz koltukta az önce benim vişneli çikolatalı pastam oturuyordu. Siz bir önceki durakta bindiniz. Pastam aynı durakta inmediyse başınız dertte demektir! Pardon, ben zurnanın son deliğini arıyorum. Bulmak için saymaya sağdan mı başlamam gerekiyor, soldan mı? Pardon, tam iki yıl dokuz aydır yegane zevkim, sabahları okula giderken sizin evimin önünden geçişinizi izlemek… Acaba benim için okulu birkaç yıl daha uzatmayı düşünür müsünüz? Pardon, size küçük bir soru soracaktım ama beklerken büyüdü. Size büyük bir soru sorabilir miyim? Pardon, aldığınız ceketin kalitesine bir diyeceğim yok bayım, ama keşke altına bir de pantolon giyseydiniz! Pardon, biz aslında kızınızı oğlumuza istemek için gelmiştik ama; madem boşta şarj cihazınız var, telefonumu da şarja koyabilir miyim acaba? Pardon, hiç kürdanımız kalmamış beyefendi, patron acaba kibrit çöpü isterler mi diye soruyor. Pardon, eğer sizin de abonman biletiniz yoksa, yağmur altında el ele yürüyüp birbirimize aşık olabiliriz, ne dersiniz? Pardon, ben sizin söylediğiniz her şeyi sonuna kadar dinledim bayım, yazık ki artık kendi söyleyeceklerimi hatırlayamıyorum! Pardon, benim param yok, sizin de bir banka hesabınız… Neden sizin paranızı biraz dinlenmesi için benim banka hesabıma yatırmıyoruz?! Pardon, mısralarınızın ilk harfleriyle adımı yazmış olmanız beni duygulandırdı, ama adresimi de yazmanız gerçekten gerekli değil! Pardon, makaleme düştüğüm dipnotlardan ikisi yerinde yok hayatım, acaba sen almış olabilir misin? Pardon, tek bir tencerenin kafama fırlatılması şiddetli geçimsizliği kanıtlamaya yeter mi hakim bey, yoksa bütün setin mi atılması gerekiyor? Pardon, biz sadece apartman aidatının artışını koşmak için toplandık Süleyman Bey, sırf kalabalık var diye burada bir konuşma yapmanız biraz tuhaf kaçmaz mı? Pardon, ben ağzınızdan hiç düşürmediğiniz kelimelerden biriyim bayım, artık anlamımı hatırlamadığımı bilmeniz gerektiğini düşündüm! Pardon, kafamın içinde dolaşıp durmayı keser misiniz, beynim bulanıyor! Pardon, sizin bu tuhaf rüyanızda bulunmaktan çok sıkıldım artık, lütfen uyanır mısınız? Pardon, sizin benim fikirlerime tercüman olmanıza bir itirazım yok da, acaba ben niye yabancı dil konuşuyorum! Pardon, başbaşayken benimle neredeyse hiç konuşmuyordunuz. Şimdi yanımda değilsiniz ve yokluğunuz susmak nedir bilmiyor! Pardon, öyle güzelsiniz ki ayağımı yerden kesiyorsunuz. Lütfen ya siz buraya çıkın ya da beni aşağıya indirin! Pardon, bir yanlışlık olmalı, ben bu satırın kelimelerinden biri değilim! Pardon, mümkünse çok fazla şeye dokunmayın! Sonra hepsini bir ömür boyu saklamam gerekiyor! Pardon, kendinize bir baca bulun ve oradan tütün lütfen! Burnumda tüterek beni komik duruma düşürüyorsunuz! Pardon, sadece sizi düşünüp durmakla Türk düşünce hayatına bir katkıda bulunamam, öyle değil mi? Pardon, biraz daha yüksek sesle konuşur musunuz lütfen! Kaçırdığım tek bir kelimeyi hayatım boyunca arayabilirim sonra! Pardon, bütün kuşlar dışarıda ve ben kafesin içindeyim! Bu işte bir yanlışlık yok mu? Pardon, bu gece biraz üzgünsünüz galiba! Gözlerinizde durmadan güneşler batıyor! Pardon, bu güzel imgeleri sizin şiirinizden topladım, bir sakıncası var mı? Pardon, sizin bu tuhaf rüyanızda bulunmaktan çok sıkıldım artık, lütfen uyanır mısınız! Pardon, ben beyaz atlı prensim, 48 numarada oturan bayanın nereye taşındığını biliyor musunuz? Pardon, ben temizlik şirketinden arıyorum. Uçan halınız yıkandı, ne zaman getirelim ? Pardon, mümkünse biraz daha edebi konuşur musunuz, ilerde anılarımı yazacağım da! Pardon, bir daha mektupları kendinize saklayıp, zarflarını bana göndermeyin lütfen! Pardon, bu teleferik Kafdağı’nın ardına kadar gider mi? Pardon, burada biraz oturursam zırhım pas tutacak! Yakınlarda bir yerde yel değirmeni gördünüz mü hiç? Pardon, mümkünse çok fazla şeye dokunmayın! Sonra hepsini bir ömür boyu saklamam gerekiyor! Pardon, sizinle konuşamam! Hem benim bütün kayıtlarımı siliyorsunuz, hem de kendinizden hiçbir yeni şey yüklemiyorsunuz! Pardon, biraz daha yüksek sesle konuşur musunuz lütfen! Kaçırdığım tek bir kelimeyi hayatım boyunca arayabilirim sonra! Pardon, buradan bir daha geçmeyin lütfen! Zerafetiniz yolları eskitiyor! Pardon, bana vermiş olduğunuz bu sırrı, bir daha asla size geri veremem! Pardon, bana bir dakika bekle dediniz, tam kırk yıl oldu gelmediniz! Daha bekleyeyim mi? Pardon, saatlerdir ikimiz de kıpırdamadan duruyoruz. Sence hangimiz öldük ?! Pardon, bana ettiğiniz bu kırıcı lafların arşivini tutmasanız da olur, çünkü ben onları asla unutmayacağım! Pardon, telefon kartım bir kontur fazla geldi. Bana birkaç cümle ödünç verebilir misiniz? Pardon, şu tuzluğu uzatır mısınız, tadı tuzu kalmadı hayatımın! Pardon, çok yoksulum, isminizi bağışlar mısınız! Pardon, şu narin varlığınızı şu ezilmiş ayağımın üstünden kaldırır mısınız? Pardon, şu sahipsiz güfteye giydirir misiniz şarkılarınızdan birini! Pardon, yana çekilir misiniz, hafızamı toplayacağım! Pardon, biraz kendinize geldiyseniz, ben de size gelebilir miyim? Pardon, gözlerinizi dikip durduğunuz o yer, hayatımın boydan boya sökülmesine neden oluyor! Pardon, bu soru işareti sizin sorunuzdan düştü sanırım! Pardon, ben alt katta oturuyorum, ayak seslerinizi getirdim! Pardon, bende hiç kalmamış, sizde varsa birkaç dolaylı tümleç verebilir misiniz? Pardon, şu sıcak tebessümünüzü çerçeveletmemin bir sakıncası var mı acaba? Pardon, burada bu kadar oturacağınızı bilsem, size gölge olsun diye bir ağaç dikerdim önceden! Pardon, siz ne zaman konuşmaya başlasanız, ben kendi kulaklarımın farkına varıyorum! Pardon, bu uzak limanı bu küçük şişenin içine nasıl soktunuz? Pardon, şu ışıltılı gözlerinizi bir daha kapatmayın lütfen, dünya karanlıkta kalıyor! Pardon, isminizin bu yalın halini seviyorum, bir ek almasanız iyi olur! Pardon, sizinle geçen eylül bir romanın 254. sayfasında karşılaşmıştık, hatırladınız mı? Pardon, sanırım şu arkadaşa dublaj yaptırmayı unutmuşsunuz, biraz önce dili tutuldu! Pardon, nefes alacaksanız lütfen beklemeyin, ben daha sonra da alırım! Pardon, aklımdaki bu şifrenin neyi açtığını siz hatırlıyor olabilir misiniz? Pardon, ben saraydan geliyorum, dün gece ayakkabınızın tekini düşürmüşsünüz! Pardon, tabağınızdaki günbatımının hepsini yemeyi düşünüyor musunuz? Pardon, sizi bir yerlerden hatırlıyorum ama kendimi hiç hatırlayamıyorum! Pardon, hemen birkaç polis gönderebilir misiniz, şu anda kapım çalınıyor! Pardon, siz havaya bir imza atın, ben daha sonra ona bir kağıt uydururum! Pardon, siz Bayan Denizaşırı, Bay Aşırıdeniz ile olan isim benzerliğinizi kabul ediyor musunuz? Pardon, eğer konuşurken yumruğunuzu masaya vurmayı alışkanlık haline getirdiyseniz, ben pirincimi mutfakta ayıklayayım! Pardon, ağaca yontulmuş bu kalp kimindi, korkarım spazm geçiriyor! Pardon, giderken bu ateşi söndürmesem, yazının dibi tutar mı acaba? Pardon, bu yazının sonunda bir randevum var! Acaba doğru yerde miyim?
··
42 views
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Çok güzel :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.