Merasim aynı şaşkınlık ve hoşnutsuzluk havasında son buldu. Herkes bir an önce oradan ayrılmanın derdindeydi. Wei ise düşüncelere dalmış bir halde hasırın üzerinde oturuyordu hala. Birden gözyaşları süzüldü gözlerinden. Sonraysa acı acı feryat etmeye başladı. Sesi tıpkı bir gece yarısı kırda yaralı düşmüş, kızgın, acı ve ıstırap içindeki bir kurdun uluması gibiydi. Geleneklerin gerektirdiği bir şey değildi böylesine ağlamak. Orada bekleyenler hayrete düşmüş bir vaziyette aval aval bakıyorlardı. Biraz tereddüt ettikten sonra birkaç kişi yanına gidip onu yatıştırmaya çalıştı. Daha sonra diğerleri de birer birer onlara katıldılar, biraz sonra etrafında koca bir kalabalık oluşmuştu. Wei ise demir bir heykel gibi hareketsiz bir şekilde ağıt yakmaya devam ediyordu.
Yaban