KENDİNİ BİLDİ BİLELİ KABUĞUNU ARAYANLARA...
Bu cümleyle başlıyor kitabına Melisa Kesmez. Sadece bir cümleyle kalbimde dürtülmeyi bekleyen tüm duyguları uyandırıyor. Bazı yazarlar sayfalarca yazsa da size çok şey anlatamaz; kalbinize dokunamaz. Bazıları ise işte böyle bir cümleyle sizi sarsar. En son 6 yıl önce okumuştum Melisa Kesmez'i. Atları Bağlayın, Geceyi Burada Geçireceğiz kitabını. O zaman da insan iç dünyasını bu denli güzel betimleyerek anlatmasına hayran kalmıştım, kitabın isminin orijinalliğine de..
Sıradan anların içindeki derinliği, geçmiş ile bugünün iç içe geçtiği duygusal durumları ve insan ruhunun kırılganlığını böyle büyük bir ustalıkla anlatması kesinlikle takdire şayan. Yazarın dili oldukça samimi ve içten. Sizi yormadan, bir dostuyla dertleşiyormuş gibi anlatıyor hikayelerini.. Her öyküde karakterlerin bir parçasında kendimi buldum. Bulmamak, bağ kurmamak imkansız gibi bir şeydi.
Kitapta 5 kısa öykü var : Kalanlar, Son bir çay, Annemin Çadırı, Görüşürüz, Kız kardeşim Handan.
Bir sıralama yapacak olsam beni en çok etkileyen Görüşürüz'ü birinci sıraya koyardım. Sonrasında onu Kalanlar hikayesi takip ederdi herhalde. Görüşürüz'de Babasına duyduğu özlem ve kırgınlığı içinde öylesine derinlere gömmüş ki bu duygulara sahip olduğundan bir haber ; bir gece gördüğü bir rüyayla tüm hissettiği duygular ve düşünceler beynine ve kalbine hücum ediyor. Bir misafir gibi gerçekleşen görüşmelerinin yarattığı hayal kırıklığı ve aradan geçen 9 yılı anlatışı... Nedense beni çok etkiledi. Bazı paragrafları okurken duraksadım.. Sindirmeye çalıştım, empati duygumun zihnimi esir aldığı kendimi okurken karakterin yerine kendimi koymadan edemediğim anlar oldu. Bazı paragraflarda ise kendimi bulup karakterle beraber ben de sorguladım bazı şeyleri. Mesela :
''...Altından saçlarımız ne sebeple soldu, yıldızlı gözlerimiz ne ara sönüp bu iki umutsuz deliğe dönüştü? Sihir ne zaman bitti? Onca neşe, onca parıltı, onca ışık nereye gitti, hiç anlamıyorum.''
Şu paragrafta başımı kitaptan kaldırıp pencereden dışarı bakarken hiç aynaya bakmayışımı, bakmak istemeyişimi fark ettim. Çünkü biliyordum, göreceğim o bir çift göz tam da Melisa Kesmez'in dediği gibi iki umutsuz deliğe dönüşmüştü...
Söylenecek çok şey var. Ama burada bitirmek en iyisi. Nohut oda, insan ruhunun yalnızlığını, karmaşıklığını, kırılganlığını aynı zamanda da umut dolu yanlarını bize sunan bir kitap. Kalemine sağlık yazarımızın.