Gönderi

Pablo Neruda
Bir sürü insanın içindi kimim ben, biz kimiz, karar kılamıyorum birinde: kaybolmuşlar giysilerimin altında, başka şehre taşınmışlar. Tam sırası gelmişken akıllı olduğumu göstermenin ağzımdan alıyor sözü içimdeki gizli aptal Gün oluyor, uyukluyorum seçkinler meclisinde, tam cesaretimi toplarken hiç tanımadığım bir korkak sarıp sarmalıyor iskeletimi bin tane ince önlemle Alevler sarmışken görkemli konağı ben çağırıyorum itfaiyeci yerine, kundakçının biri fırlıyor sahneye, o benim. Bir şey gelmiyor elimden. Nasıl seçip ayırsam kendimi? Nası bir araya getirsem? Okuduğum bütün kitaplar göklere çıkarıyor kahramanları her zaman kendine güvenen: ölüyorum kıskançlıktan; rüzgarlı, kurşunlu filmlerde kıskanıyorum kovboyları, atları bile alkışlıyorum. Ama ne zaman çağırsam atılgan yanımı çıkıp geliyor gene eski tembelliğim, bilmiyorum asla kimim ben, kaç kişiyim, kaç kişi olacağım. Bir çana dokunup da çağırabilseydim gerçek kendimi, gerekliysem çünkü kendime yok olmamalıyım ben. Çok uzaklardayım yazaken döndüğümde çoktan gitmişim: görmek isterdim aynı şey geliyor mu başkalarının başına, benim gibi daha çok var mı, onlara da aynı şeyler mi oluyor; bunu keşfettiğim zaman öyle iyi belleyeceğim ki her şeyi sorunlarımı açıklarken coğrafyadan konuşacağım.
·
4 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.