Gönderi

118 syf.
·
Not rated
Nihal Atsız'ın tanınmış 3 isme dair kişisel düşüncelerini, hislerini ve açıklamalarını içeren 109 sayfalık bir kitaptır. Sabahattin Ali'nin İçimizdeki Şeytan romanını okuduğum için roman bende bazı ideolojileri hedef aldığı (hâlâ bu sözcüğün buraya uyup uymadığından emin değilim) düşüncesine sebep olmuştu. Bu kitabı, Atsız'ın "İçimizdeki Şeytan" kitabıyla ilgili düşüncelerini öğrenmek amacıyla okudum. Atsız, bu kitabında "İçimizdeki Şeytan" adlı yazısıyla -tahmin ettiğiniz üzere- Sabahattin Ali ve onun aynı adlı romanı hakkındaki düşüncelerine, "En Sinsi Tehlike" başlıklı yazısıyla Nazım Hikmet ve son olarak da 'Hesap Böyle Verilir" yazısıyla da Reha Oğuz Türkkan'la tanışması ve onunla ilgili düşüncelerine yer vermiştir. ••• Bu kitap roman tarzında değildir. Belirli kişiler hakkında yazarın kendi kişisel görüşlerini ihtiva etmektedir. Buna rağmen kitapları sonradan hatırlamak üzere inceleme yazdığımdan bundan sonraki kısım ipucu (spoiler, tatkaçıran, sürprizbozan) içerebilir. İçimizdeki Şeytan Kitabın bu kısmı sayfa 13 ve 35 arasında yer alıyor. 19 Temmuz 1940 yılında kaleme alınmış bu yazı. İlk sayfalarda Nihal Atsız, romanla ilgili düşündüklerini kısaca özetliyor. Burada karakterler hakkındaki düşünceleri - her ne kadar Sabahattin Ali'nin kitabındaki incelemede yeteri kadar açıklayamasam da- benim düşüncelerimle hemen hemen aynı. Macide, Ömer, Nihat ve Bedri hakkında bana göre nokta atışı tespitlerde bulunmuş Nihal Atsız. Bu yazıyı neden kaleme aldığını da yaptığı özetin hemen ardından sayfa 17'de ifade etmiş. Ve açıklamasında şöyle diyor Nihal Atsız; "... Benim bu romanda ilişeceğim nokta hususi bir kasıtla yazılmış olmasıdır. Sabahattin Ali bu memlekette ırkçı, Turancı ve Anadolucu olan milliyetperverleri hep satılmış insanlar olmakla itham etmek istiyor ve yazarken de bugün aramızda yaşayan bazı kimseleri tabii biraz değiştirerek, romanına sokup onları küçültmek istiyor. Böylelikle de kendisini küçük gören insanlardan gizli bir öç almak diliyor. Ben de ırkçı, Türkçü ve Turancı olduğum için -Evet, övünerek söylüyorum ve tekrar ediyorum: Irkçı,Türkçü ve Turancı olduğum için- Sabahattin Ali'nin iftiralarına cevap vermek lüzumunu duyuyorum. Sabahattin Ali benim tanıdığım, hem de çok iyi tanıdığım bir insandır. Bundan dolayı cevabım tepeden inme olacak ve onu çökertecektir." Açıklamanın bundan sonrası Sabahattin Ali'yle tanışıklığına ve kendisi hakkındaki düşüncelerine dair açıklamalarla dolu. Yalnız bu bölümü okurken kendimle ilgili şunu farkettim, kitabı okurken iç sesim kitapla anlatılanlara göre yer yer alaycı, hırslı, kızgın bir üslupla kitabı okuyordu. Bazen de sanki şikayet eder gibi... Neyse bunun dışında kitaba birçok not almışım katılıp katılmadığım yerlerle ilgili. Nihal Atsız'ın, Sabahattin Ali'nin halet- i ruhiyesi ve dış görünüşüyle ilgili etmiş olduğu bazı cümlelere katılmam söz konusu değil. Sabahattin Ali'yi çok sevdiğimden değil tabi ki, Nihal Atsız'ın eleştirilerini bu şekilde dile getirmemesi gerektiğini düşündüğümden. Bunun haricinde sayfa 25 ve 30'daki ilgili kitabın karakter analizlerini beğendiğimi söylemeliyim. Sayfa 34'te yer alan komünistlerle fikri sahasında anlaşmayı mümkün görmeyen Nihal Atsız, "... yumrukların hakkını vererek hesaplaşmayı, fikirlerin halledemediği davaları kan halleder." düşüncesini kabil görüyor. Bu noktada da kendisine katılmadığımı söyleyebilirim. En Sinsi Tehlike Nazım Hikmet eleştirisinin yer aldığı bu bölüm ise 39 ve 68. sayfalar arasında yer alan Nazım Hikmet'e 'Komünist Don Kişotu Proleter- Burjiva Gospodin Nâzım Hikmet Yoldaş' şeklinde hitap ediyor. Nazım Hikmet'i, "... Türkiye'de halk rejimi yani komünizmi kurarak bu çorak memleketi cennet haline getirmek." maksadındaki biri olarak ifade ediyor. Sayfa 42'de de Nâzım Hikmet'in Namık Kemal'e dil uzatması üzerine Namık Kemal hakkında açıklama yapmış. Sayfa 45'teki Nazım Hikmet'le ilgili ithamların ağır olduğunu söyleyebilirim. Aynı sayfanın son paragrafındaki saf kanla ilgili düşüncelerine katılmadığımı belirtmek isterim. Bundan sonra yine En Sinsi Tehlike kısmında öncelikle "Üç Rejim" başlıklı bir yazı kaleme almış Nihal Atsız. 29 Aralık 1941'de kaleme alınmış. "Bugün dünyada başlıca üç rejim var: Demokrasi, faşizm, komünizm..." cümleleriyle almış sazı eline ve rejimlerin gelişimi ile ilgili fikirlerini ülke ülke örnekleriyle ifade etmiş. Komünizmin bu topraklarda neden tutunamayacağını anlatmış. Aslında 109 sayfalık bir kitap ancak içindeki birçok paragrafa yorum yapsam oldukça uzun bir inceleme ortaya çıkar. Sayfa 54'te (ilk paragraf) demokrasinin tutunamayacağı toplumları ifade etmiş. Bu kısmın tartışmaya açık olduğunu düşünüyorum. Aynı sayfanın son paragrafında ise demokrasinin her fikre açık olmasının faşizm ve komünizm fikirlerinin büyümesine neden olduğunu belirtmiş. Sayfa 56'nın son paragrafında komünizm ile ilgili kaleme aldığı satırları çok beğendim ve mantıklı buldum ve ben de aynı şekilde düşünüyorum (alıntılarda mevcut). Üç Rejim başlıklı yazıdan sonra En Sinsi Tehlike bölümü başlıyor. 1943 haziranında "En Büyük Tehlike" adıyla çıkan Türkçülüğe saldırı içeren bir broşüre cevaben yazılmış bir yazı bu. 1 Ağustos 1943'te yazılmış. Bu yazıda Türkçülüğün yabancı kaynaklı (Almanya) bir fikir olmadığını madde madde sıralamış, bilinen Türkçülerle örnekler sunmuş Atsız. Kitabın 65. sayfasında "Irkçı demek kendi ırkının üstünlüğüne inanmış adam demektir." cümlesi yer alıyor. Atsız'ın Türkçülük fikrinden farklı olarak, ben Türkçülüğü, Türk ırkının diğer ırklardan üstünlüğü olarak değil; "Türk'ün Türk'ten başka dostu yoktur." düşüncesi olarak benimsiyorum. Geçmişte savaş dönemlerinde çeşitli milletlerden yediğimiz darbelerden sonra böyle düşünmeye hakkım olduğunu da düşünüyorum açıkçası. Herhangi bir sıkıntıya düştüğümüzde bizim yaramızı saracak olan yine kendi milletimizdir. Hesap Böyle Verilir Kitabın son kısmı ise 5 Kasım 1942'de Cihat Savaş Fer tarafından kaleme alınmış "Hesap Veriyoruz" başlıklı yazıda Nihal Atsız'a karşı bazı ithamların yer alması üzerine Atsız'ın 3 Ocak 1943 tarihinde "Hesap Böyle Verilir" başlıklı yazısındaki cevabıyla son buluyor. Bu kısım yaklaşık 38 sayfadan oluşuyor. Yukarıda belirttiğim gibi yazı Cihat Savaş Fer imzası taşısa da, Atsız yazının Reha Oğuz Türkkan tarafından yazıldığını belirtmiş. Neden böyle olduğunu da daha sonra ispatlarıyla sunmuş. Sayfa 101'de Reha Oğuz'un isteklerini hakikatmiş gibi göstermek çabası olmasaydı bu yazıyı yazmayacağını açıklamış Atsız. Bu bölümü okumak eğlenceliydi. Benim kitap hakkındaki incelemem bu şekilde biraz acele bir yazı oldu. Hatalarım varsa kusuruma bakmayın lütfen. Değerli okurlara keyifle okumalar dileklerimle...
İçimizdeki Şeytan, En Sinsi Tehlike, Hesap Böyle Verilir
İçimizdeki Şeytan, En Sinsi Tehlike, Hesap Böyle VerilirHüseyin Nihal Atsız · İrfan Yayınevi · 2015542 okunma
·
74 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.