Gönderi

"Beklediğin gibi değilim, değil mi?" diye düşünmeden sordum. Cevabını bildiğim soruları oldum olası sevmişimdir ama bu soru da canımı yakanlar listesindeydi. Baş belasından başka bir şey değildim. Herkes işe yarayacağımı düşünürken tam tersi herkesin ayağına dolanıp duruyordum. Herkes benden çok yetenekli, cesur bir Avcı olmamı beklerken ben hala savunmasız kurban rolünden çıkamıyordum. "Değilsin." dedi buz gibi bir ifadeyle hiç çekinmeden. Gerçekten bir katilden kibarlık bekleyecek kadar aptal mıydım? Uçurumun diğer tarafındaki sesim bana bir tokat atarken, yalnız bir katilin yanında güvende kalabilirdin artık, diye fısıldadı. Çünkü başka kimse seni istemiyor. Çünkü senin de ellerinde kanın kirli izleri var. "Ama kimse senin yaşadıklarını yaşamadı." Yeniden konuşmasını beklemiyordum, böyle bir cümle kurmasını ise asla... Olduğum yerde gerinip ona doğru döndüğümde "Ne demek istiyorsun?" diye sordum. Kaşlarımı çatıp cevap vermesini beklerken bacaklarını göbeğime kadar çekip soğuğu engellemeye çalıştım. En azından denedim. Arkadan gerilmiş sırtında gri kazağının hareketlerinden kırıştığını gördüm. Buz mavisi bir kot pantolon vardı üzerinde yaralarımı sararken kana bulanmış. Kusursuz değildi artık, düşünceme sessizce gülümserken dağılmış saçlarının hareket etmesiyle bana dôndü. Kararmış gözlerinde bir acıma ifadesi gelip geçti usulca. "On sekiz yaşında bir sürü insan birçok şeyini kaybeder, Maya." Adımı çok sık kullanmayışı söylediklerini zihnimde daha anlamlı kılıyordu. "Ama bir tek sen on sekiz yaşında her şeyini kaybettin." İşte benim herkesten farkım buydu, bunu görenin Fetih Yargıcı olması hayatımın ne kadar zavallı bir halde olduğunun başka bir kanıtıydı. Benim dışımda bir başkasının da bunu görmüş olması biraz daha canımı yaktı. Her şeyini kaybetmiştim, sahiden. Her şeyimi, herkesi.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.