İsmi gibi büyülü bir kitap ile selamlıyorum sizi. Bitirdiğimden beri kitaptaki altın atlar zihnimin koridorlarında toynakları birbirine değercesine dört nala koşuyorlar.
Bir dönem yabancı booktuber ve bookstagramların sayfalarında sıklıkla gördüğümüz kitap Amerikalı yazar Rene Denfeld’in ilk romanı.
Omurgasını büyülü gerçekçiliğe dayayan romanın kurgusu bu yönüyle tıpkı akımın içeriği gibi fanteziden ziyade edebi kurguya daha yakın. Fanteziden daha kapsayıcı, gerçek ve büyülü öğelerin karışımı bir psikolojik-edebi kurgu da diyebiliriz.
Amerika’da taştan yapılmış yıkıntı, eski bir hapishanede geçen hikâye, kendi hayal gücüne çekilerek hücre hapsinin karanlığında teselli bulan isimsiz bir mahkum tarafından anlatılıyor.
Kimlik, anlayış, suçun kökleri, hapishane hayatının gerçekliği, kurtuluş olasılığı, gerçeklerden hayal dünyasına sığınış kurgunun temel kavramları.
Kitabın güzergâhı bana #biridammahkununsongünü #suçveceza #insanneiçinyaşar gibi pek çok edebi metnin yanısıra
varlığın içindeki karanlık ve ışık arasındaki savaşı anlatan karakterlerden biri olarak fantastik evrenden Tolkien’in Gollum’unu hatırlattı.
“Burası büyülü bir yer. Diğerleri görmüyor ama ben görüyorum.”
Büyülü yer eski bir hapishane. Ancak bir idam mahkûmu burayı farklı gözlerle görür ve kitaplarının içinde kaybolur, kendini ve etrafındaki insanları başka dünyalarda hayal eder. Parmaklıkların ardında kapana kısılmışken hapishanenin altında dörtnala koşan altın atların bir deprem gibi yeri sarstığını hisseder.
“Kitaplar hayatıma ihtişam getirmişti, aynı zamanda da anlayış: Hayat bir hikâyeydi.”
Hikayeleri iç içe geçmiş üç birincil ve çok güçlü yazılmış beş ikincil karakter ile “suç -fail”, “cellat- kurban” dilemması…
Finaliyle şok etkisi yaratan kitabı kapatırken Dante
#ilahikomedya ‘dan, Cehennem kapısından fısıldıyordu.
“Ey buradan içeri girenler, her türlü ümidi geride bırakın” 
Büyülü Yer 
Rene Denfeld
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.