Henüz akıllı cep telefonları yokken, insanlar soğuk tuşlara değil de, birbirinin omzuna elini koyuyorken. Mektuplarla mesafelerimizi kısaltıyorken. Müteahhit amcalar top koşturduğumuz arsalara beton dökmemişken. Evler-Siteler kondurmamışken. Dar sokaklarda, geniş içimiz birbirimize kapı olmuş açılıyorken. Şuh, soğuk ve kibirli zenginliğin rağmına, içimizi, kahvemizi, ekmeğimizi, sohbetlerimizi bölüşüyorken. Müstâkil kondular içerisinde ne kadar şen idi ruhlarımız. Şimdi eski fotoğraflara baktığımda, hüznüm durgun bir gölde yaban ördekleri gibi suya ve zamana kanat vuruyor içimde.