Gönderi
Esir Şehrin İnsanları
Esir Şehrin İnsanları Kemal Tahir tarafından üç cilt halinde yazılmıştır. Kemal Tahir'in en önemli eserlerinden biridir. İlk cildinde Mondros Mütarekesi'nin imzalanmasıyla birlikte gelişen olaylar ve sonunda İstanbul'un esir bir şehre dönüşmesi anlatılmaktadır. Sadece şehir mi? Peki, halk ne durumdadır? Mustafa Kemal ve birçok aydının Anadolu'da verdiği mücadele kadar halkın da desteği önemlidir. Yoksulluk ve imkansızlıklar içindeki halkın, esirliğe tepkisi sonunda bir olması ve gizli şekilde milli mücadeleye destek olması anlatılmaktadır. Her tabakadan kişinin kurtuluş için aydınlanması silkelenip harekete geçme süreci çarpıcı bir şekilde işlenmekte. Tıpkı Kâmil Bey de olduğu gibi.
Baş karakterimiz Kâmil Bey paşa çocuğu, yüksek tahsilli, birkaç yabancı dil bilen ve zenginlik içinde yaşayan biriyken kaybedilen savaşlarla birlikte mali durumunun bozulmasına kadar bu durumdan pek de etkilenmemiştir. Babasının forsu sayesinde elçilikte iş bulunca ülkeden gelen haberlerle şaşırır. Artık İstanbul'a dönme vaktinin geldiğini anlar. Eşi Nermin ve kızı Ayşe ile birlikte yurda döner. Bir süre eşinin akrabaları yanında kalan Kâmil Bey, mütareke zenginliğine soyunan bu aile içerisinde şok olur. Enişte İbrahim bey yabancılarla dosttur. Sadece kazanç sağlamaya bakar. Ülkenin düştüğü durum umrunda değildir. İngiliz komutan ve eniştesi İbrahim Bey Kerkük'teki topraklarını satması için baskı yapınca malî durumu iyi olmasa da satmaz. Bir an önce kötü niyetli insanlardan kurtulmak için eski konağa taşınır. Bu mahallede esnafla dostluğu ve cepheden gelen haberler ülkenin durumunu iyice anlamasına yol açar. Bir gün okul arkadaşı Ahmet ile karşılaşarak cephelerde savaşmış milli mücadele için gazete çıkaran arkadaşları İhsan'ın tutuklandığını öğrenir. İhsan'la cezaevinde görüşmek Karadayı gazetesinde çalışmasını eşi Nedime Hanım'a yardım etmesini ister. Böylece hem halkı aydınlatarak milli mücadeleye destek olma fırsatı bulur. Nedime Hanım çok cesur, mücadeleci bir kadındır. Vatanın kurtuluşu için hamile olmasına rağmen korkusuzca gazeteyi çıkarıp gizlice milli mücadeleye destek olur. Anadolu'ya haberler götürülmesine ve insanların kaçmasına da katkıda bulunur. Kâmil Bey Karadayı gazetesinin gelişimine katkıda bulunurken bir yandan da toplumu yakından tanıma ve anlama fırsatını bulur. Osmanlının girdiği Balkan savaşı, Birinci Dünya savaşında vatanına uzak kalmanın vicdan azabını duyar. Esaret altındaki bir şehrin insanlarının Anadolu'ya silah kaçırılması, bilgi paylaşımı gibi çeşitli konularda tüm gücüyle çalışması fedakârcadır. Kamil Bey artık üzerine düşeni yapmaktan çekinmeyecektir. Kadını, erkeği, çocuğu vatan için nasıl mücadele ediyorsa verilen görevleri yapmaya hazırdır. İçinde gizli belgelerin olduğu meyve yüklü bir sandığı verdiği sırada rıhtımda yakalanır. Hapishanede ve sorguda yaşadıkları ise batmakta olan bir imparatorluğun tüm çökmüşlüğünü gözler önüne serer. Kâmil Bey'i bırakmak için Nedime Hanım'ı suçlu olarak göstermesini ve karşılığında bir elçilik görevinde rahatça yaşayabileceğini teklif ederler. Ne kadar zor şartlarda olursa olsun hamile ve eşi hapiste olan bir kadını ele vermeyi kendine yediremez.Mahkemede yedi yıllık kürek cezasına çarptırılır. Adalet sisteminin geldiği nokta içler acısıdır. Hem şehir hem de vatan için uğraşanlar esaret altına alınmıştır.
Bu romanda tarih, sosyoloji, psikoloji ve sanatın birleşerek sorgulamanıza yol açacak başarılı bir esere evrildiği göreceksiniz.
Herkesin okuması gereken bir eser olduğuna inanıyorum. Kemal Tahir'in dili kullanmaktaki başarısı kitabı elinizden bırakmanıza engel olacak.
İyi okumalar dilerim.
·
56 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.