Kitabı bitirdikten sonra neredeyse bir saate yakın yerimden kımıldayamadım. İnanın bana kitap bende öyle bir etki yaptı ki ,ne yürek kaldı ne beyin, ne akciğer ne de sağlıklı düşünülecek bir ruh hali. Tek cümleyle söylemek gerekirse darmadağın oldum.
Kitabın konusu, iki çocuğu da fiziksel ve zihinsel engelli olan bir babanın, kendi iç dünyasını, ruh halini anlatmasından ibaret.
Hepimiz çevremizde böyle çocukları olan anne ve babalarla mutlaka karşılaşıyoruzdur. Bazıları arkadaşımız, bazıları akrabamız, bazıları komşumuz, bazıları da mesleklerimiz gereği iletişim kurduğumuz kişilerdir. Acaba kaçımız onların yerine bir an olsun kendimizi koyarak düşünmüşüzdür ? Onların nasıl bir dünyalarının olduğunu tasavvur etmişizdir ? Onların gece ve gündüz çektikleri fiziksel yorgunluk ve acılarını gözümüzün önüne getirmişizdir ? Hepsinden önemlisi de onların nasıl bir ruh hali içinde olduklarını kaçımız tahmin etmişizdir acaba ? Bunu lütfen düşünelim.
Evet kitapta yazar,yukarıda da bahsettiğim gibi her iki çocuğu da fiziksel ve zihinsel engelli olan bir babanın feryadını, kimseyle paylaşamdıklarını, hayallerinin nasıl yıkılışını, her şeye rağmen evlat sevgisinin, acıma duygusunun ve gerçek üzülmenin neler olduğunu, bunlara nasıl katlanabildiğini, çevresindeki insanların farkında olmadan yaptıklarının kendini nasıl yaraladığını, bazen sitemkar, bazen isyankar, bazen üzülerek, bazen kendini suçlu hissederek, bazen okuyanları belki de fazla derinden yaralamamak gayesiyle, konuyu trajikomik bir olaymış gibi göstererek, ama her cümlesinde içindeki o büyük acıyı bize sonuna kadar hissettirerek anlatıyor.
Daha ne söylemeli bilmiyorum ki ,her cümlesi acı bir mesaj olan, kısa ama muhteşem diye nitelendirilebilecek bu kitabın mutlaka ama mutlaka okunması gerektiğine inanıyorum. Okuyalım ki çevremizdeki bu durumda olan insanlar karşısında nasıl davranmamız gerektiğini ve onlara nasıl yardımcı olabileceğimizi öğrenelim.