Gönderi

Tabancasını Vermeyen Suçlu
Divan-ı Harp'in istintakını yapacak olan hakimlerden Vehbi Bey, Divan-ı Harp Reisi Miralay Nafiz Bey'i makamında ziyaret ederek: - Aziz Miralayım demişti, mevkufu istintak etmek zorundayız. Halbuki hala silahını yanında muhafaza ediyor. Silahlı maznunun isticvabı da nizamlara uygun değildir. Emir buyurursanız Yakup Cemil'in tabancasını alsınlar. Miralay Nafiz Bey gülmüş ve cevap vermişti: - "Onu alacak babayiğidi bulamadık ki!" Vehbi Bey hemen cevap vermişti: - "Bunu sizden başkası alamaz Başkanım. Zira siz gerek rütbeniz, gerek hal ve tavrımızı ve konumunu sayesinde dağdaki eşkiyayı şehre indirir ve teslim olmaya razı edersiniz." - Belki başkalarını dediğiniz hale sokarım ama bu bambaşka bir adam. Mamafih bir tecrübe edelim! Birkaç saat sonra Divan-ı Harp Reisi Miralay Nafiz Bey, Yakup Cemil'in ziyaretine gitmiş, bir sandalye alarak onun karşısına geçip oturmuştu. Böyle apansız bir ziyaretten hiç hoşlanmayan Yakup Cemil, ne de olsa askerliğin verdiği terbiye ile muhatabına hürmet etmiş ve onunla görüşmeye razı olmuştu. Miralay Nafiz bey Yakup Cemil'e: - "Müsterih olunuz, hiç de üzülecek bir mesele yok, her şey adalet karşısında tezahür edecek. Bunlar gelip geçici işler! Nasıl hizmetinizde kusur etmiyorlar ya?" diye sormuştu. Nafiz Bey'in maksadı Yakup Cemil'i yumuşatarak kolayca silahını teslim etmeye onu ikna etmekti. Tam bu sırada gözlüğünün camını silmek üzere cebinden mendilini çıkarmaya davranan Miralay Nafiz Bey alnının ortasında soğuk bir tabanca namusunu hissetmiş ve şaşırmıştı. Boğuk bir ses duydu. _ Elinizi cebinize sokmayınız! Divan-ı Harp Reisi verilen emre uydu. Sapsarı kesilmişti. Karşısındakinin hiç şakası yoktu.
Sayfa 435 - İlgikültürsanatKitabı okudu
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.