Bana takılan karşı devrimci etiketi beni daha da boğdu, çünkü ruhumda
kendimi komünist, Leninist, partili, devrimci sayıyordum. Varlığımın
her yeriyle (yazışmalarım arasında, Siz, belki de, MK'ne yazdığım, bir
ara bu yönde yazdığım, ama sonra vazgeçip attığım mektubu bulmuşunuzdur)
bunu protesto ediyordum. Bunu bana yönelik bUyUk bir haksızlık
sayıyor ve çok bUyük bir trajedi yaşıyordum. Daha önce Sizde hapisteyken
ağır bir trajedi yaşamış olduğum için, bu daha da ağır geliyordu. Sonuçta
sadece devrimci değil, aynı zamanda insandım. Ben, devrimci olarak,
o zaman kendi kendime ölUm kararımı imzaladım. Bunu kendi açımdan
devrimci onurun ve erkekliğin en bUyUk eylemi saydım ve kendim
için bunda bUyUk moral tatmin buldum. Sanırım. Siz o zaman bunu anladınız.
Ama insan olarak da, hayvani bir organizma olarak da, ağır bir
ölüm beklentisi yaşadım. Bu ağır duygularla Sizde iki hafta bulundum,
sonra benim yazgıma karar verildi. Siz kendiniz görüyorsunuz - daha 36
yaşındayım, ama artık neredeyse bütün saçlarım ağardı. Bu yüzden beni
karşı devrimci olarak gösterdikleri sırada yaşadığım ve geçirdiğim incinme,
küçük düşme ve hakaret duygularını anlayacaksınız. Özellikle de bu
suçlama, bir zamanlar birlikte Ekim Devrimi'nin ve Sovyet iktidarının
düşmanlarına karşı birlikte mücadele ettiğim insanlardan geldiği zaman.
Beni zaman içinde marksizmin ve leninizmin sömürge ve milli sorunlar
açısından revizyonunu temel alan bağımsız bir parti kurma kararına
götüren şey, işte bu psikolojik temel. Ayrıca, o zamanlar sözde "sağcı" tatar
ve kısmen başkırt komünistlerin çevresinde oluşun aşırı ağır baskılar da
buna yardımcı oldu.
Bunun sonucu öncelikle benim tarafımdan hazırlanan "Avrupa ve Asya
Türk Halklarının Bazı Ekonomik ve KUltUrel Gelişim Sorunları
Üzerine" tezleri tamamlamak oldu. Bunlarda sömürge köktenciliğinin
milli otodeterminasyon şiarıyla komünist şiarın karşıtlığını ortaya koymak
istedim - "sömürgelerin, sömürgelerin metropoller üzerindeki diktatörlüğü
aracılığıyla özgürleşmesi." Metropol halklarının proletaryanın himayesi
altında maddi ve kültürel güçlerini birleşme ve bütünleştirme politikası
olarak kavranan komünizm, benim çözümlememe ve yeni kavrayışa göre,
Avrupa milliyetçiliğinin ilerici ve yeni bir biçimi olarak göründü ilk kez.
Daha sonra bu tezleri genel olarak sömürge sorununa geliştirmeye çalıştım,
onları emperyalizm üzerine Leninci kuram ve bunun Stalinci yorumunun
köktenci bir revizyonu temeline yerleştirdim. Çok açık bir şekilde
söylüyorum, çünkü Sizin ve tarihin karşısında, sonuçta tek bir yüze sahip
olmak istiyorum, gizleyecek bir şeyim yok.
sultan galiyev