Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bana Kelimeler Ver
Bir pazar yeri karmaşasında götürüyorum hayatı. Götürebiliyor muyum ? Yok hayır, bilmiyorum. Bu yazıyı neden bu gün yazıyorum ? Çok önce yazmalıydım çook. Pazarcılık yaptığımız yıllarda. Sabah güneş doğmadan uyanıp yollara nasıl düştüğümüzü, soğukta titreye titreye açılan tezgahları, bir annenin merhametli yorganı gibi üzerimize açtığımız çadırları, korunmak için mi, örtmek için mi bir şeyleri neden açtığımızı sıklıkla düşündüğüm çadırları, alelacele edilen tadına doyulmaz kahvaltıları, birbirine manilerle sataşan pazarcıları, beceriyle süslenmiş tezgahları, manasız pazarlıkları, bu pazarlıkların kazananları, kaybedenleri.. O zaman yazmalıydım. İçindeyken her şeyin. Bir pazarın varlığına katılıyorken okulun tatil olduğu günlerde. Dahilken yazmalıydım. Anılaşıp soluklaşmadan her şey. Öyle de unutmuştum ki bu günleri.. Salı günü pazar olur burda. Ama ne zamandır yetişemez oldum pazara. Bu salı toplanışına denk gelince, ah İpek dedim az mı günü bitirdin bu pazarlarda ? Unuttun mu ? Ve hayatın gibi değil mi bu pazarda ? Sabahları özenle açılmış tezgahların akşam alelacele toplanışıyla bir değil mi ömrün ? Özenle bir gergefi işler gibi sevdiklerin ve alelacele unutmak istediklerin gibi işte. Toplanıp gidecekler şimdi. Sen kimlerin hayatına özenle girdin ? Sonra alelacele.. Sonra.. Kaç kere sonrası olmadı hiçbir şeyin ? Sonuna gelemeyince en başına dönüyorum her şeyin. Durup dururken. Dönebildiğim en uzak nokta ilkokul günlerim. Kendimi kiremitli çatısıyla bir okulun karşısında buluyorum. Ben o yapıyı nasılda güzel hatırlarım.. Durur hala sapasağlam. Her sabah ve her akşam önünden geçerim. Güvenle adımlarım sokağı. Sanki darda kalsam koşup yetişecek. Oysa kupkuru bir binadır, deliliğime verin. Hala orda durması mutlu eder beni. Hala aynı mahallede olmam mutlu eder.. Herkes benim kadar şanslı değil. Bunu şans olarak görenlerde çok değildir ya.. Anlatırlar bazen bana ilkokulunun eski ve kullanılmaz bir yapıya dönüştüğünü insanlar. Hüzünle. İlerde belki. İlerde bende bu hüznü yaşayacağım çocukluğumun kiremitleri dökülmüş, terk edilmiş haline bakarken. Bilemem tabi. Belki de bahçesinde her gördüklerinde bana el sallayan çocuklar top oynamaya devam edecek. Hepsini tanırım hemen hemen. Saçlarını örmüşümdür kızların, topunu ağaçtan indirmişimdir oğlanların. Kitapları ve kedileri sevmelerini öğütlemişimdir. Kitaplar tamam da kedileri henüz anlamamışlardır.. Cebimdeki bütün şekerleri onlara vermişim. Tek kitapları ve kedileri sevsinler diye. Zaman beni sürükleyerek geriye çekiyor. Hayır gelmek istemiyorum. Diretiyorum. Orta Doğulu bir ses var kulaklarımda. Orta Doğunun tüm dilleri aynı gelir bana bazen. Azerilerin dediği gibi 'hamısı' :) hamısı Farsça.. Farsi bir acıyla mırıldanıyor içimde bir kadın. Orta Doğuda ağıtları hep kadınlar söylüyor, kültürel bir acıyla. Etnik müziği seviyorum. Etnik deyince hep yöresel giyinmiş kadınlar hatırlıyorum. Kadınlar deyince Demir Çeneli Melekler filmini. Daha önce söylemiştim, güzelliklerin örgütlü oluşunu severim. Kadınlarında. Henüz 'moda' denen saçmalığa esir olmamışken kimse. Güzellik, yaratılmış bir algı değilken. Çok önceden yaşamalıydım diyorum. Cesurken iyi insanlar. İlkel vicdanlıyken henüz herkes. Bir ölene, bir ölmek üzere olana üzülmek için sebeplere ihtiyacı yokken kimsenin. Yaşamaya çok geç kaldım. Çok eskiden izlediğim bir film sahnesinde takılı aklım. Biri, geç kaldığı birine "Sana ne getirdiğimi bilsen kaf dağına kadar koşardın" diyordu. Bir geç kalışın ifade edilişine bak. Ben geç kalışlarımı böyle güzel süsleyip veremedim kimseye. Düşün bakalım. Bana hiçbir şey getirmedin. Ama kaf dağına kadar koştum yinede ben. Canın sağolsun mu ? Olsun bakalım. Hiçbir şeyin yoksa bile bana o güzel kelimelerinden verseydin. Bana kelimeler ver. İnsan insandan kelime ister mi deme. Bak Cemal Süreya da "Bana bir laf et ki binlerce, Onbinlerce görüntü anlatamasın." demedi mi ? Merhametini veremedin bari bana kelimelerini ver.. Burda da büyüsü bozulmasın diye anlamına bakmadığım naif kelimeler; youtu.be/iE4Z0POupiE
··
59 görüntüleme
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Bu mükemmel yazı da bize hafta sonu armağanı olsun. O güzel kelimeler hisler ve anılarla yoğrulunca böyle tadından yenmez lezzetler çıkıyor kaleminden. Senin de hem yüreğin hem kalemin sağlam. Eline, emeğine sağlık ve paylaşım için teşekkürler.
İpek Demirer okurunun profil resmi
Rica ederim. Ben teşekkür ederim :)
Ferah okurunun profil resmi
Kimi yürekten gelen bir kelime ile huzuru arayıp sevgiyle sarılmak ister o kelimenin anlamına tıpkı senin gibi, kimi ise yardım dilenir anlamaktan anlatmaktan aciz yüreği ile üç beş dal gül fidanından merhamet dilenircesine. Yaşadığım son bir ayın meali olan yazın için yüreğine sağlık. Tüm anlatamadığım kelimelerim önünde saygı ile eğildiler anlayışının yüceliği karşısında.
İpek Demirer okurunun profil resmi
Estafurullah mahçup oldum. Yorumun beni kalbimden bıçakladı ama :D bakalım onun güllerini merhamet etmeye değer bulacak mı ..?
4 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
K. okurunun profil resmi
"Çok önceden yaşamalıydım diyorum. Cesurken iyi insanlar." Yüreğimin içinde bir yürek daha çıktı da titredi sanki... Öyle güzel yazmışsınız ki...
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim çok sağolun :)
Metin T. okurunun profil resmi
Ali’yle oturduk, bir tencere pilavı yedik. Tıpkı memeden kesilmiş yavrusuna aldırmadan önlerine konulmuş samanın hepsini yiyen bir eşek gibiydik. Daha yalanmamız bitmeden çıka gelen annesinin, abine niye bırakmadın Ali, diye serzenişini duyduğumda yaşadığım utancı hala hatırlarım. Böyle küçücük küçücük şeyleri üst üste koya koya oluşuyor işte kişiliğimiz. Tabula Rasa’ya inandım sonra. Herkes doğduğunda bir eşek bile değildir, gibi bir şey işte. Sonra köprünün altından çok sular geçti. Eşektir ama insan olma meyliyle doğar diyenleri haklı çıkaran bir şeyler de peydahlandı sonraları. Her neyse. Bunları filozoflara bırakalım. Her insan sınırlı ömrünü bir şekilde yaşıyor. İnsanın yaşamı bir mücadeleler toplamıdır, dersek bu argümanımızın doğru olma ihtimali yüksektir. En büyük mücadeleyi de kendine karşı veriyor galiba. Bencildir çünkü (Tabula Rasa mı yine?) Bu mücadeleyi diğer insanların lehine kazananlar asıl insan olanlar değil midir? Asıl insanlar arttıkça kötülük de azalır. Kötülüğü azaltan asıl insanlara selam olsun. Ömrünüze bereket efendim. Julio Cortazar’ın Seksek romanını okudunuz mu dostlar? Bu yorum aslında #18875924 ‘ın altına yazılmıştı. )))) Kafkaesk bir hikayenin temel bileşeni sadece labirentlerde gezdirmek değildir. Yalnızlıktır. Vahşi ve dile getirilmez bir yalnızlık. Yüksek sesle destek verilemez bir yalnızlık. Bizimki bir kısır döngüydü. Hoşgörünüze sığınma gereği bundan işte. Bu işgüzarlığım sebebiyle değerli İpek Hanım bana kızmadı. Di mi?
İpek Demirer okurunun profil resmi
Hayır tabi ki kızmadım şeref verdiniz efendim :)) teşekkür ederim.
İsmail KAPLAN okurunun profil resmi
Harika. Yüreğinize sağlık.
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.