Gönderi

%21 (50/231)
·
Not rated
Yazar bu eserinde 'gece' metaforundan hareketle kendi iç dünyasını, yalnızlığını, sıkılmışlığını ve tekdüzeliği imgesel bir anlatımla harmanlayarak zaman zaman ekspresyonist bir bakış açısıyla zaman zamansa nihilizm kokan izlenimleriyle okuru, gerçekle gerçeküstü bir dünya arasında sıkışmış soyut bir buhranı keşfetmeye davet ediyor... --------------------- Bu kitabın incelemesine böyle bir cümle ile başlayıp aynı kulvardan devam ederek sonunu getirmeyi inanın çok isterdim. Ancak böyle birşey yapsaydım hem kendimi hem de sizi kandırmış olacaktım ki, aramızdaki güzel ilişkinin hiç de hak etmediği bir son olurdu bu durum. O yüzden müsadenizle fularımı çıkarıp yola o şekilde devam etmek istiyorum... Tahmin ettiğiniz gibi tam bir kitap incelemesi olmayacak bundan sonraki kısım. Daha çok, kitabı neden yarım bıraktığımın incelemesi şeklinde devam edecek. Baştan uyarayım, devam edip etmemeye siz kendiniz karar verin... Bendeniz, bedenini yaşatmak için bir işte çalışan, ruhunu yaşatmak içinse okuyan sıradan bir insanım. Bir metropolde, trafiğin, keşmekeşin, yalanın, dolanın ve sahte ilişkilerin arasında ömür tüketiyor, günümün dörtte üçünde çalışarak ve uyuyarak bedenime, kalan zamanda ise okuyarak ruhuma hizmet etmeye gayret ediyorum... O yüzden çok önemsiyorum bu bana kalan kısıtlı zamanı... Kitaplarımı, yarın ölecekmişim gibi okumaya çalışıyorum. Onları, düğünde takılan altınlar gibi kitaplığıma sıra sıra dizip, titizlikle saklıyorum... Çünkü o kitaplar, iç dünyamla gerçek dünya arasındaki Berlin Duvarı gibi... Beni bir yandan gerçek dünyaya hazırlarken bir yandan da beni gerçek dünyadan koruyorlar. Gerçek dünyanın daha tahammül edilebilir bir yer olmasını biraz da bu kitaplara borçluyum. 1000Kitap 2. İstanbul buluşmasında postmodernizm üzerine yaptığımız uzun ve keyifli tartışma, sonunda bu kitabı 3. buluşmanın ortak kitabı olarak tayin etti desem yalan olmaz. Ben de postmodernizmle aramdaki mesafeyi belki daraltır, en azından vizesiz geçiş hakkı doğar ümidiyle oylamada bu kitaba destek verdim. Çünkü bu tip eserlere kendi irademle gitmeyeceğim için böyle bir 'mecburiyetin' bana kendimi yeniden test etme konusunda katkı sağlayacağını düşündüm. Pişman da değilim açıkçası. Neticede kitabı yarım bıraksam da, önümüzdeki süreç için kendi adıma bir sonuca varmış oldum. Yarım bırakış hikayesine gelin kitaptan bir alıntı ile devam edelim; "Bildikleri, anımsadıkları oyun alanlarının, kışlaların, bahçelerle parkların, mahallelerle sokakların yerinde, başka insanların (bu "başka insan" deyimi, kaypak bir anlam taşır onlar için; özlerinden başkası da demektir, kendileriyle bir tuttukları ya da kendilerinin bir yansısı saydıklarından başkası da demektir) başka insanların varlığının, gelmiş geçmişliğinin tek izi olarak -örneğin-bir taş parmaklığın seçilebildiği bir ettopraklık görürler; anlamsız, işlevsiz kalmış bu taş parmaklık ettopraklığı boydan boya kesmektedir. Düş görenin gözü bunu yavaş yavaş seçer. (Sayfa 36)" Bu alıntıyı, okuduğum bölümler içerisinde rastgele bir sayfadan seçtim. Kitabı tamamlayanlarla aramdaki ayrım noktasını somutlaştırabilmek için belki bir örnek olur diye düşündüm... ------------------------------ Evet değerli 1k dostları... Bu bir yazar veya kitap eleştirisi değil. Tamamıyla bir kitaptan ne beklediğinizle alakalı bir durum. Bir tercih meselesi... Yani az önce de dedim ya, ben zaman zengini bir insan değilim. Bu cümlelerle boğuşmak, arkasındaki gizemi aramak, buradan yeni anlamlar çıkarmak, kısacası bu bulmacayı çözmeye çabalamak için ne zamanım ne de bu yönde bir hevesim var. Belki böyle bir okuma için fazla kapalıyım ya da çok sığ bakıyorum... Bunların hiçbirine itirazım yok... Lakin bu tip bir kitapla, Kiril alfabesiyle yazılmış bir kitap arasında benim açımdan çok bariz bir fark yok. Çünkü birini okurken dilini bilmediğim için anlamıyorum, diğerinin ise dilini biliyorum ama o dilin anlatmak istediği anlam hakkında hiçbir fikrim yok. Eğer yazar bu kitabı anlaşılmamak için yazmış ise o zaman tebrik ediyorum onu, çünkü kendisini anlamayan iyi bir okur daha kazandı... Ancak tam tersi, yazar kitabı vasıtasıyla bir fikri, bir duyguyu, bir hatırayı ya da toplumsal bir meseleyi okura aktarmak derdindeyse o zaman da, elimde decoder olmadığı için bu fikir ve duygulardan mahrum kaldım maalesef. Bu yüzden, özür diliyorum kendisinden. Postmodernizm benim için tek katlı, bahçeli, verandalı, çitlerle çevrili sıcacık bir evi yıkıp yerine 5 katlı apartman dikmek gibi birşey... Tıpkı kırsalın kentleşmesi gibi, sekreterliğin yönetici asistanı, kapıcılığın da apartman görevlisi olması gibi birşey... Ya da küçükken annemizin pazardan alıp hazırladığı kahvaltının, büyüdüğümüzde açık büfe organik kahvaltı+sınırsız çay=kişi başı 30 TL olması gibi birşey... Yani gerçek ve hesap verilebilir olandan kaçmak, ona imgelerden bir kılıf uydurup sözümona gerçeği özgür bırakmak... Evet, yazar için de okur için de daha özgür bir ortam sağladığı kesin; ama doğallığını yitirmiş bir özgürlük. İlk kural, kuralsızlık... Kural yoksa, kaide yoksa hesap verme, eleştirilme gibi bir derdi de olmuyor insanın... Çünkü eleştirmek için ortada somut gerçeklerin, açık bir dilin, bir üslubun, bir anlatımın olması gerekiyor. Oysa siz postmodern bir eseri nasıl eleştireceksiniz? Zaman yok, mekan yok, metaforlar ve imgeler kol geziyor, istediğin kelimeye veya cümleye istediğin anlamı yükle; tutarsa 'vay ne kadar derin bakmışsın', tutmazsa 'kardeşim sen hiç okuduğundan birşey anlamamışsın...' Yani postmodernizm, sonunda yazarın hiç kaybetmediği hileli bir rulet oyunundan farksız benim için... (Linç için gelenler, montunuzu buraya bırakıp sağdan yorum bölümüne geçebilirsiniz, teşekkürler) Nihayetinde 'Gece' herkes için pek çok anlama gelebilecek bir metafordu. Gece'nin benim için anlamı ise yarım kalan bir hikaye oldu... Herkese keyifli okumalar dilerim. Sağlıcakla kalın...
Gece
GeceBilge Karasu · Metis Yayınları · 20202,212 okunma
··
1 plus 1
·
4,524 views
Samet Ö. okurunun profil resmi
Necip hocam, kitaplar ve kısıtlı zaman konusunda sizinle tamamen benzer bir görüşü taşıyorum. Bence meseleye biraz pragmatik yaklaşmak kısacık ömrümüz için elzem bir görevdir. Yaptığınız analiz ve benzetmeler kitabı özetlemek konusunda çok yerinde olmuş. Beğeni içeren inceleme yazmaktansa negatif bir inceleme yazmak çok daha zor diye düşünüyorum ama siz bunun hakkını verebilmişsiniz. Kitap okuma listemde ama yakın zamanda okumayacağımı, okumak istemeyeceğimi düşünüyordum ki artık emin oldum. Eleştiriye açık kapı bırakmanız da takdir edilesi. Kaleminize sağlık.
Necip G. okurunun profil resmi
Samet hocam çok teşekkür ederim bu güzel yorumunuz için. Bizim meslekte, şu sıralar pek uygulanmasa da, ‘gördüğünü yazmak’ diye bir deyim vardır. Ben en azından bu sitenin samimi ortamından güç alarak bunu yapmaya çalışıyorum. Hayata pragmatik yaklaşma noktasında size sonuna kadar katılıyorum. Ancak nedense pragmatizm özellikle son dönemde biraz olumsuz algılanıyor. Oysa ki bana göre yol tıkayan değil, tam tersi yol açan bir yaklaşım... Ve yazdıklarım bir şekilde katkı verebildiyse ne mutlu bana:) Selam ve sevgilerimle...
Erdinç BİGE okurunun profil resmi
Anlatmaktan maksat anlaşılmaktır. Ben sanki anlaşılmamak için yazan şairlere de soğuk baktım hep. Sehl-i mümteni ustalarını beğendim. "Uzun sözü maksadını anlatamayanlar söyler." diyerek uzun sözü bile makbul bulmayan Mevlana'yı anladım ve sevdim. Güzel incelemeniz ve arı duru cümleleriniz için teşekkür ederiz Necip Bey.
Necip G. okurunun profil resmi
Erdinç Hocam çok teşekkür ederim. Farklı ve 'ağır' bir bakış açısı getirmişsiniz. Yazar anlaşılmamak için mi yazdı bilemem, öyle bir iddiada bulunup haddimi de aşmak istemem. Dediğim gibi benim eksikliğim de vardır belki işin içinde... Ancak, öyle ya da böyle, bir diyalog kuramadığımız kesin... Sağlıcakla...
Merve GELİR İNAN okurunun profil resmi
Bende şu an bu kitabı okuyorum. Çok güzel, yerinde bir inceleme olmuş sizinki. Sanırım bitireceğim kitabı ama evet, bu kapalılık yoruyor insanı. Fazla derine dalmadan, alabileceğimi alıp devam edeceğim yoluma.😊 Yine de size katılıyorum. Kitap seçmek mühim. Az bir zamanımız var okumak için. İyi kitaplarla karşılaşmanız dileğiyle.
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkürler Merve hanım. Bu konu gerçekten de okuma alışkanlığı ve tercihlerle ilgili bir konu. Özellikle bu tür kapalı kitaplara giden, o mücadeleyi vermekten keyif alan okurlar var. Ben kendi durumumu incelemede dilim döndüğünce açıklamaya çalıştım. Bir diğer seçenek de sizin yaptığınız gibi kitaptan alabileceğinizi almaya çalışmak. Her tercihin kendine göre bir nedeni var tabii. Bunun sonucunda ortaya zengin bir bakış açısı çıkıyor:) Bu kitap için yazılan incelemeler bunun en güzel örneği… Size de keyifli okumalar dilerim.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
hilimoni okurunun profil resmi
Siz kitabi yarım bırakmışsınız, ben alıntıyı yarım bıraktım. Incelemenin devamında vicdan azabım dindi:):) Burada açık büfe organik kahvaltı 45 tl+kdv . Emeğinize sağlık
Necip G. okurunun profil resmi
Teşekkür ederim:)) Ne veriyolar o kahvaltıda merak ettim. Tavuk masada mı yumurtluyor? :)
Bu yorum görüntülenemiyor
nightwalker okurunun profil resmi
Bilge Karasu
Bilge Karasu
yu incelerken denk geldim yazınıza, tek kişilik kahvaltı 30 TL;) burası yüzümü güldürdü, nasıl imgelesem bilemedim, 13 Ağustos 2022' den bu satırlar...
Necip G. okurunun profil resmi
Ben de bir vesileyle bu incelemeyi ara sıra okuduğumda aynı şeyi yaşıyorum nightwalker:) Yazdıklarımızla irili ufaklı tarihe not düşüyoruz resmen. O yüzden revize etmeyi hiç düşünmedim:) Dikkatiniz ve paylaşımınız için teşekkür ederim. Keyifli okumalar…
20 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.