Gönderi

184 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Çocukken okuduğum ve yıllar sonra kitaplığımı karıştırırken gözüme ilişen bu güzel kitabı tekrar okumaya karar verdim. 1997 basımı ve 40. baskısını elimde taşıdığım bu kitabı çok severek okudum. Fark ettim ki ancak dikkat kesilerek ve ince detayları irdeleyerek tadına varılacak bir kitap. Kısa bir özet geçmem gerekirse; olaylar Endülüs kırlarında çobanlık yapan ve en yakın arkadaşları koyunlardan oluşan "delikanlı" etrafında geçiyor. Delikanlı her ne kadar kendine münzevi bir hayat yaşıyormuş gibi görünse de aslında içinde maceraperverlik yatan bir yolcudur. Çocukluğunda fakir bir ailede büyüyen delikanlıyı babası hep klisede hayal etmiş ve delikanlının bu fakir hayattan kurtulup iyi bir meslek sahibi olmasını isteyerek onu büyütmüştür. Fakat delikanlı büyüdükçe içinde yanıp sönen; yeni insanlar, yeni yerler görme isteğini fark etmiş, babasına bu konuyu açmıştır. Babası içinde bulunduğu koşullarda bu arzunun sadece "çobanlık" mesleği ile mümkün olduğunu söylemiştir. Adam oğlu hakkındaki bütün hayallerini es geçip kendisinin yapamadığı;" hayallerinin peşinden koşma düşüncesini " oğlunun yaşatmasını isteyerek delikanlıya biriktirdiği bir miktar parayı vermiş ve koyun almasını istemiştir. Böylelikle delikanlının çobanlık serüveni başlamıştır. Sürekli koyunlarıyla vakit geçiren delikanlının kitapta geçen en az üç zevki vardır; koyunlarıyla sohbet etmek, şarap içmek ve okudukça takas ederek yenisini aldığı kitaplarını okumak. hayat böyle devam ederken delikanlı kasabaları gezer koyunlarının yünlerini satar, bir yandan da sürekli gördüğü bir rüya vardır. Rüyasında Mısır piramitlerinde hazine bulduğunu görmektedir. Her başını yastığa koyduğunda gördüğü bu rüyayı, delikanlı gittiği bir kasabadaki büyücüye sorar. Büyücü hazineyi bulacağını, Mısır'a gitmesi gerektiğini söyler. Delikanlıdan ücret almayan büyücü, hazineyi bulduğunda ona hazineden pay vermesini söyler. Bu olaydan sonra delikanlı bir gün otururken yanına yaşlı bir adam gelir. Kendini Salem kralı olarak tanıtır ve delikanlıya hazineyi bulması gerektiğini, kendi kişisel menkıbesini yaşaması gerektiğini söyler. Ve hazineyi bulmasına yardım etmeleri için delikanlıya urim ile tumim adında iki taş verir. Bir şeye karar vermen gerektiğinde bu taşlar sana yardımcı olacak der. Yaşlı kralın bu yüreklendirmesi ve yol gösterişine karşılık delikanlı ona sürüsünden on koyun vermek durumunda kalır. Ve artık yola çıkma vakti gelmiştir, delikanlı Mısır'a gitmektedir. Olaylar buradan sonra hızla gelişir. Delikanlı piramitleri bulma umuduyla çıktığı yolda birçok şey yaşar. Parası çalınır, bir dükkanda çalışmaya başlar, çöle düşer, aşık olur, savaşın ortasında kalır... Bu süregelen olaylar yanında en etkileyici bölümlerden biri delikanlının aşık olmasıdır. O artık bir çöl kızı olan Fadima'ya aşıktır. Kişisel menkıbesini devam ettirmekten vazgeçer, Fadima ile evlenip sıradan bir yaşam sürmeye karar verir. Hazineden, Endülüs kırlarına geri dönme fikrinden, her şeyden vazgeçmiştir. Fadima için... Fakat Fadima sevdiği adamı tanımıştır, delikanlının aldığı bu kararlarla ileride mutsuz olacağını düşünür ve onu bekleyeceğini, kişisel menkıbesini yaşaması gerektiğini söyler. Fadima, delikanlıyı destekler ve bir çöl kızının beklemeyi çok iyi bildiğini söyler. Delikanlı bunun üzerine her ne kadar gözü arkada kalsa da gitmeye karar verir ve gerçek aşkın bu olduğunu düşünür. Kim bilir belki de gerçek aşk bazen arzuları sınamak, onları bekletebilmek ve hatta hasretle yoğurabilmektir... Bu ayrılıkla beraber delikanlı gerçek bir simyacıyla tanışır. Simyacı ona piramitlere gitmesinde eşlik edeceğini söyler ve ikili arasında birçok şey yaşanır. Delikanlı; içinde kopan fırtınaları keşfeder, doğayla konuşur. Esir düştükleri bir vahada delikanlının bu güçleri sayesinde serbest bırakılırlar. Delikanlı artık kendinin farkındadır, kişisel menkıbesini gerçekleştirmesine çok az kalmıştır. Üstünden birçok olay geçen delikanlı bir yaşam savaşı vermiştir artık ve bunu kendi kişisel menkıbesini gerçekleştirmek için vermiştir. Hayallerinin peşinden koşmuş ve vazgeçmeyi ara sıra düşünse de hiç vazgeçmemiştir. Delikanlı rüyalarında gördüğü piramitleri bulduğunda hazineyi aramaya koyulmuştur. Fakat bu hazinede derin bir anlam yüklüdür. Bu Endülüs kırlarından Mısır piramitlerine ulaşan eşsiz eserin sonunu sizlere bırakıyorum. Delikanlının hazineyi bulduğu kısmı okuyanlar zaten biliyor, okumayanlarda merakla okusunlar. Herkesin kendinde bir hazine bulacağı bu güzel kitap bize kişisel menkıbemizin yoksa olması gerektiğini ve şayet varsa onun peşinden koşmamız gerektiğini hatırlatıyor. Eserin özeti tabi ki bu kadar kısa değil bir çok detay ve anlam yüklü fakat ben yüzeysel bir şekilde bu kadar anlatmak istedim. Bunun yanında derin düşüncelere daldığım birçok cümle ve paragraf vardı kitapta. Kesinlikle bol bol altını çizdiğim sözler vardı. Bunları da alıntılayarak sizlerle paylaşacağım. Herkese bu kitabı okumayı tavsiye ederim. Belki bir gün kişisel menkıbelerimiz çakışır da bir yerlerde karşılaşırız...Kitapta da geçtiği gibi; " Gerçekte kendi kişisel menkıbesini yaşayan kimseye karşı hayat cömerttir." unutmayın..!
Simyacı
SimyacıPaulo Coelho · Can Yayınları · 2023208,6bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.