Uzun bir aradan sonra Dostoyevski'nin cümlelerini okumak benim için çok güzel oldu. Özlemişim doğrusu...
Öncelikle bu kitap Dostoyevski'nin diğer bilinen kalın romanlarına karşın kısa bir öykü kitabı. Başka öykü kitabı var mı bilmiyorum; ama öykücülükte de bir hayli başarılı buldum kendilerini. Yazar, Beyaz Geceler isimli bu öyküsünde Petersburg'da "hayalperest" ismini verdiği kahramanımızın başından geçen 4 günü anlatmış. Diğer önemli karakterimiz de Hayalperest'in aşık olduğu Nastenka...
Kitabın ismi olan Beyaz Geceler ise Hayalperest'imizin Nastenka ile birlikte geçirdiği günlere verdiği isimdir. Nastenka'nın içerisinde olduğu günler ve geceler Beyaz Geceler olarak adlandırılıyor kahramanımız tarafından. Benimse kitaba başladığım ve kitabın ismini gördüğüm ilk andan itibaren kafamda sürekli Seda Sayan'ın "Ah geceler sensiz geceler" şarkısı çaldı durdu. Bir türlü Seda Sayan'ın sesi arka fondan gitmek bilmedi...
Konu ise, tam bir Yeşilçam filmi konusu. Kahramanlarımız bir akşam üzeri Petersburg'da karşılaşıyorlar ve Hayalperestimiz Nastenka'ya birkaç dakika içerisinde aşık oluyor. Ancak Nastenka'nın sevdiği ve 1 senedir beklediği bir başka adam da vardır hikayenin içerisinde. İşte kitap, bu aşk üçgeni arasında Nastenka'nın gelgitleri ile Hayalperest'in aşk acısını anlatıyor. Konu ile ilgili bu kadar bilgi vermek yeterli diye düşünüyorum.
Dostoyevski bu kısacık öykü içerisinde birçok konuya değinmiş, birçok toplumsal mesaj vermiş anlayana. Ancak bir konu özellikle ilgimi çekti ve dönemin Rusya'sını ve kadınlara bakış açısını eleştirmeden geçemeyeceğim.
Okuduğum diğer bazı Rus Edebiyatı kitaplarında olduğu gibi bu kitapta da, yolda tek başına yürüyen kadınların mutlaka erkekler tarafından rahatsız edilmesi söz konusu. Belki o dönemde bu durum normal karşılanıyor olabilir; ama ben her okuduğumda bu konudan rahatsız oluyorum. Yolda tek başına yürüyen bir kadına kötü gözle bakılıyor resmen ve erkekler tarafından taciz edilmesi ve peşinden takip edilmesi normal bir durummuş gibi anlatılıyor. Bu kitapta da Hayalperestimiz Nastenka'yı böyle bir tacizcinin elinden kurtarıyor. İşin ilginç kısmı ise, yukarıda dediğim gibi bu durumun doğal bir durum olarak karşılanması...
Kısacık ve keyifli bir kitaptı. Dostoyevski'yi özlemiş olan ruhuma ilaç gibi geldi. Siz de eğer Dostoyevski'yi özlediyseniz bu kısacık öyküyle Dostoyevski'yi hatırlayabilirsiniz.