Gönderi

Ekranla Tanışma/ Tanışmaz Olaydık
Radyo alçakgönüllüydü, vakurdu, inatçıydı ama yeni değildi. Televizyon ise hayatımıza ağır bir vaka olarak girdi; radyoyu, kardeşi doğunca ihmal edilen büyük çocuğa benzetti. Şımarıktı, kaprisliydi ve çok çekiciydi. Televizyonla birlikte özellikle küçük şehirlerde hayatın ağır ritmi değişti, alışkanlıklar terk edildi. Yazın evlerin bahçeleri boş kaldı. Çay bahçelerinde oturup dondurma yiyenler azaldı. Kış gecelerine tat veren akşam oturmalarından vazgeçildi, komşular bir araya geldiklerinde ortaya çıkan iskambil kâğıtları çekmecelerde unutuldu, sinemalar kapandı, kızlar nakışlarını gündüz işler, babalar gazetelerini “dairede” okur oldular. Ağır, ama kendine göre lezzeti olan bir yaşama biçimini, siyah-beyaz bir ekranda değişen görüntüler belirler oldu. Görüntüyle tanışıncaya kadar, dünyanın ülkemizden, hatta şehrimizden ibaret olduğunu sanıyorduk. Dünyada başka ülkeler, başka yaşama biçimleri olduğunu bilmesine biliyorduk, ama bu bir şey demek değildi. Bir tür körlük içindeydik. Dışımızdaki dünyayı gazetelerde ve dergilerde ara sıra gördüğümüz fotoğraflardan tanıyorduk. Kapalı bir ülkenin insanlarıydık. Kahraman askerlerimizin inançla beklediğinden emin olduğumuz sınırlarımızın içinde, kendi kendimize bir hayat yaşıyorduk. Görmenin ne demek olduğunu televizyonla birlikte fark ettik. Odalarımıza giren “değişen görüntüler” hayatımızdaki durgunluğu hızla dağıttı. Televizyon, radyo gibi alçakgönüllü ve sakin değildi. Şaşırtıcıydı. Gözlerimizi ondan alamıyorduk. Oysa bize tanıma ve alışma zamanı vermişti. Önceleri haftada birkaç gün ve birkaç saat yayın yapıyordu. Çok az eve girmişti, günlük hayat bu birkaç saatlik yayından pek etkilenmiyordu. Çocukların dışında, televizyona maddi durumu elverişli, yenilikten hoşlanan babalarla, yeni evli “modern” çiftler ilgi gösteriyorlardı. Orta halli ailelerin çoğu, bu merakın da geçeceğine inanıyor, birkaç saatlik keyif için hatırı sayılır derecede pahalı olan bu yatırımı yapmaya pek yanaşmıyordu. Oysa televizyon çocuklar için müthiş bir şeydi. Biraz televizyon seyredebilmek için aile terbiyelerinden ödün vermekten çekinmediler. Bir eve çağrılmadan gitmenin ayıp olduğunun sıkıca öğretildiği yıllarda, çocuklar çağrılmadıkları halde televizyonlu evlere gitmeye, başına oturup her şeyi unutmaya başladılar. Haftada birkaç gün yayın yapılan dönemde bir bağımlı kitlesi oluşmamış, ama adaylar belli olmuştu. Yayından bir saat önce açtıkları televizyonun karşısına kurulup, netlik ayarı yapmaya yarayan ve birtakım geometrik şekillerden oluşan bar görüntüsüne gözlerini dikenler, bir yandan da uzun bir dııııt sesinden ibaret olan sinyali dinleyenler tipik televizyon bağımlısı adaylarıydı. Televizyon düzenli yayına geçince hemen “müptela” oldular. Televizyonun her gün akşam yediden gece yarısına kadar yayın yapmaya başlaması sosyal hayatın sonunu getirdi. Yaşama biçimi hızla ve epeyce derin bir şekilde değişti. En büyük ve tek eğlence televizyon oldu. Öyle bir eğlenceydi ki, sinemalar seyircisizlikten kapandı, tiyatrolar iflas etti. Televizyonu gereksiz, hatta zararlı bulan babaların inadı, çocuklarının ısrarı karşısında kırıldı, televizyon hızla evlere girmeye başladı. Ailelerin kendi içlerindeki hayatları gibi, çevreleriyle ilişkileri de değişti. Ekran bir mıknatıs gibi herkesi kendine çekiyordu. Hali vakti yerinde olup komşularından, ahbaplarından önce televizyon almış olan aileler; bu yeniliğin öncüsü olma gururunu yaşadılarsa da, evlerinde ayaklarını uzatıp rahatça televizyon seyredemediler. Çünkü televizyonla birlikte akşam oturmalarının niteliği hızla değişti. Televizyondan önce aileler arasında nazik ziyaretler yapılırdı. Kadın-erkek bir arada oturulur, hal hatır sorulur, sohbet edilir, çaylar içilip meyveler yenir, hatta iskambil oynanır; herkes ortak bir âlemin parçası olurken; bu ziyaretler, televizyon seyretme seanslarına dönüştü. Yenilikte öncü olmanın bedeli vardı. Mahallede herkesten önce televizyon aldıkları için kurumla gezinen öncü ailelerin evleri, televizyon seyretmeye gelen komşularla, ahbaplarla, habersiz gelen akrabalarla dolup taşmaya başladı. Ortak âlemin parçası olma hali ortadan kalktı, herkes televizyonu rahatça görebileceği bir yere yerleşip televizyonun yarattığı âlemde kaybolmayı tercih etti. Bu toplumun geleneksel terbiyesine göre misafiri kabul etmemek, ikramda kusur etmek, surat asmak, misafirin varlığından duyulan rahatsızlığı belli etmek, toplumsal hayattan tümüyle soyutlanmayı gerektirecek kadar büyük ayıplardan sayıldığı için, yenilikte öncü aileler her gece evlerine dolan misafirleri ağırlamaktan yorgun düştükleri gibi, gönüllerine göre televizyon da seyredemediler. Her eve televizyon girmeden önce, ailelerin görgü ve terbiye düzeylerine göre değişen sorunlar yaşandı. Aileler, komşular arasında küslükler görüldü, bozulan dostluklara rastlandı. Televizyon seyretmek için çağrılmadan gitmeyi onurlarına yediremeyen aileler, televizyonları olup da, kendilerini davet etmeyen komşularına, ahbaplarına küstüler. Oysa bilmiyorlardı ki televizyonlu ailelerin çoğu, davetsiz misafirleri ağırlamaktan, dostlarını, ahbaplarını davet etmeye fırsat bulamıyorlardı. Televizyonu olmayan ailelerin içinde kavga eksik olmuyordu. Çocuklar televizyon alınsın diye tutturdular, anneler onları gizlice ve ustaca desteklediler. Bir gün üzerine bir ev kondururum da, başımızı sokacak bir evimiz olur diye düşünerek, arsa alıp borca girmiş babalar “Hayır!” dedikçe çocuklar surat astılar, anneler sırtlarını dönüp yattılar, evlerde kavga havası esmeye başladı. Çoğu baba bu ısrar karşısında yenik düştü, elinde kalem kâğıt hesaba kitaba oturdu; taksitli satışlar imdada yetişti de, bir televizyon alınabildi.
E#kitap
··
137 görüntüleme
Kevser S. okurunun profil resmi
Aynı durum şimdi ki çocuklar için de geçerli sanırım, artık çocuklar elinde telefonla doğuyor. Onla yaptıp onla kalkıyor. 5 yaşında yeğenim var akıllı telefonu benden iyi kullanıyor. Bir yerde duymuştum, teknoloji akıllandıkça insanlar aptallaşıyor. ={
K. okurunun profil resmi
Teknoloji televizyonun icadından yahut evlere girmesinden önce donup kalacaktı. Ah keşke..
2 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.