Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bilmece
*** Bahçecik yokuşunu her gün defalarca tırmanmanın yorgunluğunu hisseden minibüsler, bilen bilir, kimi günler diğerlerine kıyasla daha fazla yolcu taşırlar. Ve tek taşıdıkları yolcular değildir o günlerde; hüzün, hasret, heyecan, sessiz akan gözyaşları ve iç çekişler de doldurur minibüsleri. O günler, cezaevinin açık görüş günleridir. Muslih bey, o gün de buruk bir tebessümle karşılar ziyaretçilerini, her görüşte olduğu gibi. Küçük kızıyla ziyaretine gelen eşi ağlamamak için kendisini zor tutar, her görüşte olduğu gibi. Görüş için kapatılan koridordaki masaların üzerine kantinden sipariş edilen bisküviler, çerezler, içecekler konulur önce. Uzun uzun sarılmalara gözyaşları eşlik eder. Muslih beyin eşi de tutamaz bugün kendisini. 2 yıla yaklaşan tutukluluk sürecinin ağırlığıyla zaten yüklü bulutlar gibidir, ağlar, ağlar... Muslih bey şaşkın, onca yaşanmışlıktan sonra ilk defa böyle gördüğü eşini teselli etmeye çalışır. Minibüsle yokuşu tırmanırken küçük kızının, yine babasını ziyaret için gelen başka bir kızla konuşması gönlüne dokunmuştur. Gözyaşları içinde anlatır Muslih beye. Annesinin merakla kendisini dinlediğinden habersiz, bir bilmece sormuştur arkadaşına küçük kız: "Akşam gelmez, sabah gelmez. Bil bakalım bu ne?" Arkadaşı ne cevap verse "ıhı, hayıır" der, başını iki yana sallar. En sonunda yine kendisi verir cevabı: "Baba." Anne yüreği, çok sevdiği eşinin biricik emaneti kızının bu masumiyeti karşısında nasıl titremez? Gözyaşını tutma zamanı değildir. Allah'a bir sitem yollar. [Şu an hâlâ Trabzon Bahçecik cezaevinde siyasi bir davanın mağduru olarak tutuklu bulunan 'hüküm özlü' Muslih beyin bir anısıdır.] youtu.be/aPUMz-yYUvk
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.