Gönderi

Bu arada Faruk bir süre duraksadı, nasıl davranacağını bilemedi. Olan olmuştu. Bir açıklama yapmak gerekiyordu. Faruk bir anda kararını verdi. Eski coşkusuyla “Anlatayım komutanım dedi. Şair Eşref derler birisi vardır, bilirsiniz. Şair Eşref’ten bahsediyordum arkadaşlara. Bu şair Devr-i İstibdatı da görmüş, Devr-i Hürriyeti de görmüş. Bu iki devir arasındaki farkı da şöyle güzel vecizeyle ifade etmiş, işte ben onu anlatıyordum arkadaşlara” dedi. Ve: “Aynen şöyle söylüyor Şair Eşref” diye ekledi. “Devr-i istibdatta söz söylemek memnu idi. Tutarlarsa ağlatırlardı ananı Şimdi devir değişti. Devr-i Hürriyetteyiz artık Kaideler de değişti Önce konuştururlar adamı Sonra ağlatırlar ananı…” Bunu der demez, her yan gülme ve kahkaha sesleriyle doluverdi. Hepimiz gülmek için kendimizi bir tarafa attık. Hapishane komutanı pek renk vermedi. Soğukkanlılıkla “Peki, şimdiki durumunu nasıl buluyorsunuz ?” diye bir soruyla durumu kurtarmaya yöneldi. Faruğun cevabı kısa ve kesindi. “Devr-i Hürriyetteyiz komutanım. Konuşmam. Sonra, sonra anam ağlıyabilir.
Sayfa 64 - May Yayınları
·
19 görüntüleme
Deniz