Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

408 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Yeşil Mürekkep Kitap Yorumum; Osman Balcıgil’in kaleme aldığı Yeşil Mürekkep geçtiğimiz yılın kasım ayında okuyucuyla buluştu, çoktandır bir çok yerde karşıma çıkan bu kitapla yenil yıl akşamı bir sürpriz vasıtasıyla tanışmış olmaktan ziyadesiyle memnun olmuştum. Bir Sabahattin Ali hayranı olarak bütün kitaplarını okumuş lakin hakkında pek bir fazla bir bilgiye sahip olmamaktan mütevellit hayli müteessirdim, lakin bu kitabın elime ulaşması bu durumu lehime çevirmek için güzel bir imkan sağlamıştı. Elimde ki kitabı bitirdikten sonra okuma listeme bir göz atıp bu kitaba protokolden bir yer ayırmak farz olmuştu.. Ve yeni yılın ikinci günü başladım okumaya, ilk 3 sayfa ölüme giden Sabahattin’in son anlarından bahsediyordu ki içim ezilerek zorlanarak okuyordum, acaba böylemi sürecek sondan başa doğrumu gidecek anlatmaya derken o kısmın bir nevi tanıtım amaçlı olduğunu fark ettim. Bu kısmın benim gibi heyecanlı bir okur için ilk sayfalarda olması gerçekten gerekli miydi onu kestiremiyorum.. Derken Sabahattin Ali birden 19 yaşına toy bir delikanlı olduğu zamanlara döndü yazarın anlatımıyla, hikaye tam olarak da buradan başlıyordu işte Almanca sınavını kazanmış ve Almanya’da dil eğitimi almak için hak kazanmış sayılı kişilerden biriydi ve ilk kez vatan toprağından uzak bir coğrafyaya gidiyordu Sabahattin üstelik en sevdiği işi yapmaya, yani hem Almanca öğrenecek hem de Alman edebiyatını enine boyuna araştıracaktı.. Öyle akıcı bir dil kullanmıştı ki yazar sayfalar peşi peşine su misali akıyor bölümler kısa metrajlı bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyordu. Sanki o kalemine hayran olduğum adam karşımda canlanmış bir kendini anlatan bir filmin için başrol oynuyordu. Bu akıcı anlatım sayesinde kitaba olan bağınız okumadığınız zamanlarda bile sürüyor diyebilirim, nerden mi biliyorum? Biliyorum çünkü kitap bitene kadar her gün rüyamda kitabın bir bölümü sahneleniyordu.. Kimler yoktu ki kitapta, çok yakından tanıdığımız isimlerin Sabahattin Ali’nin hayatında ki yerleri önemleri üstüne basılarak vurgulanıyordu, kişileri ve olayları bilmeyenler için de sayfanın alt kısmında detaylı bir açıklama kısmı yer alıyor bence bu da hayli güzel düşünülmüş bir incelik olmuş okuyucu açısından.. Yazmaya ilk nasıl başladığı, kimleri kendine rol model aldığı, kimler tarafından desteklenip, kimler tarafından yerildiği açıkça belirtilmiş. Mesela benim en çok ilgilendiğim kısımlardan biri Nazım’la ilk tanışma anlarıydı, Nazım Resimli Ay dergisinde yazıyordu o ara ve şiirleri bütün meclislerde okunuyordu kendini o kadar sevdirmişti ki neredeyse herkesin dilinde Nazım’ın şiirlerinden bir mısra dolaşıyordu, aralarında beş yaş vardı Sabahattin ile, derken uzun uğraşlar sonunda kendini Resimli Ay dergisinin yazarları arasına katmayı başaran Sabahattin, Nazım ile bir sohbet esnasında samimiyeti ilerlettiğini düşündüğü bir an da sorar bir şiirinde geçen ‘Si-Ya-U’nun hikayesini anlatır Nazım hayli dramatik bir öyküsü vardır onun için bu şiirin ve şöyle söyler Sabahattin’e; “ Hep yapmaya çalıştığım gibi, bildiğimiz şiiri aşan bir şey olsun istedim. Oldu mu olmadı mı bilmem. Bildiğim bir şey varsa, o da sanatta, şiirde güzellik kendi başına bir anlam taşımaz. Bir manası olmalı güzelliğin..” En çok şaşırdığım bölümlerden biri de Hüseyin Nihal Atsız’la olan dostluğudur. Almanya’ya giderken çok sevdiği dostu Pertev’le birlikte Atsız’da vardı onu uğurlayanlar arasında, sonrasın da dünya görüşleri farklılaşmış olsa da Atsız’ın çıkardığı Atsız Mecmua içinde şiirler yazmış ve uzun bir süre dost olarak kalabilmeyi başarmışlardır. Lakin sonraları iki zıt kutup kadar birbirlerine ters düşmüş, dostlukları zedelenmiş ve hayatlarında ciddi anlamda olumsuz etkiler yaratmışlardır.. Aşk’a aşık bir adammış Sabahattin neredeyse aşık olmadığı bir an yok hayatında. Belki de kaleminin gücü buradan geliyordur diye düşünmeden edemedim doğrusu. Ve yazmaya onu yüreklendiren birinci isim ise Nazım olmuş meğer, mektupların da sık sık yüreklendirmiş onu bu konuda, ve hatta bir mektubun da diyor ki; “Romanını nasıl sabırsızlıkla ve ne büyük güvençle beklediğimi tasavvur edemezsin. Bak net konuşuyorum: Hikaye ve romanda bugün sen varsın, senden sonra Kemal Tahir var, sonra Orhan Kemal var, Suat Derviş var..” Manevi ağabeyi olarak görüyordu Nazım’ı ve her söylediği çok kıymetliydi bu yüzden de ihmal etmeksizin dinliyordu nasihatlerini.. Kitaplara hayli düşkün olduğunu biliyordum lakin edebiyatı bu kadar sindire sindire hazmettiğini yazar Osman Balcıgil öyle güzel anlatıyor ki, okuduğu kitaplara varana kadar bilgi sahibi oluyorsunuz ve meraklısı olanlar benim gibi minik notlarda alıyordur muhtemelen. O çok sevdiğimiz benimsediğimiz romanlarına ilk başladığı anlar, yazılırken, basılırken yaşadığı heyecanlar, zorluklar hepsi o kadar gerçek ki bir an ne yapsam da ona yardımım olsa diye düşünüyorsunuz.. Velhasıl, edebiyatımızın mihenk taşlarından kabul edilen, eserleri hala en çok satanlar listesinden düşmeyen, çok erken yaşta hain bir pusuyla kaybettiğimiz Sabahattin Ali hakkında öğrenmek istediğiniz ne kadar detay varsa roman tadında bu kitabı okumanızı katiyetle tavsiye ederim. Öyle güzel bir üslupla anlatılmış ki hiç sıkılmıyor aksine elinizden bir an olsun düşüremiyorsunuz. Bana kalırsa onu anlatan kitaplar arasında en çok sevdiğim kitap olma unvanını koruyacağı su götürmez bir gerçek. Ve mektuplar.. Aşık olduğu kadınlara, dostlarına, Nazım’a, Aliye’sine, Filiz’ine yazdığı çoğu şiirlerle bezeli binlerce mektup hepsi de onun yeşil mürekkepli dolma kaleminden yazılmış. Bir tanesini dahi görebilmek, dokunabilmek ve o an ki hissiyatını yakalamayı öyle çok isterdim ki. Neyse ki bunlar da zaman içerisinde kitaplaştırılmış ve bir çoğu biz okuyucularla paylaşılmış. Kitapta da bir çoğunun bahsi geçiyor ve o anlarda kendinizi gerçekten o zamanlara aitmiş gibi hissetmeniz çok olası bir ihtimal.. Uzun zamandır okuduğum kitapların arasında kendime en yakın hissettiğim ve hayranı olduğum yazarı bu denli detaylı ve güzel bir uslüpla anlatmasından mütevellit beğeni listemin en üstlerinde yerini çoktan aldı. Ve ona hayran olmakla ne doğru bir iş yaptığımın bir kez daha altını çizmeme yardımcı olduğu için de ayrıca bir teşekkürü de hak etti. Eğer sizler de benim gibi bir Sabahattin Ali hayranı iseniz kesinlikle okumanızı, onu en ince ayrıntısına kadar tanımanızı ve o dönemde kitapta adları geçen ünlü edebiyat camiası hakkında fikir sahibi olmanızı zaruretle tavsiye ederim.. Şimdiden keyifli okumalar dilerim, bir sonra ki yorum da görüşmek dileğiyle.. Dilek ŞAHİN
Yeşil Mürekkep
Yeşil MürekkepOsman Balcıgil · Destek Yayınları · 20164,984 okunma
·
21 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Kismet Parpar okurunun profil resmi
Çok güzel tespitler yapmışsınız, siz de yazmayı düşünüyor musunuz?
DİLEK ŞAHİN okurunun profil resmi
Bir projem var ama bakalım :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.