Gönderi

İsimsiz Mektup
*** "Gariptir şu insan; sevmez, yağmurda yürümez, şiir okumaz, dua etmez, mektup yazmaz, sonra da mutlu olamıyorum der." Yanlış hatırlamıyorsam böyleydi Ali Çolak'ın ilk okuduğun andan itibaren çok sevdiğin o sözü. Hani senin yine hüzün deryasına yelken açmış usul usul ilerlediğin bir gündü, nasıl da vurmuştu o kelimeler seni. Hatırlıyorsun değil mi? Sevmeyi, yağmurda ıslanmayı, dua etmeyi ve şiir okumayı az çok bilirdin. Bunların insana nasıl şifa verdiğinden haberdardın. Ama mektup yazmışlığın yoktu, nasıl olsundu ki? Kendisine mektup yazacağın, teknolojinin taşıyamayacağı hislerini kağıda aktarıp göndereceğin kimsen yoktu. Yalnız ve çok okuyan, okudukça daha da yalnızlaşan herkes gibi sen de kelimelere aşinâydın, mektup yazmak zor olsa da üstesinden gelirdin. Kelimelerle yaka paça olmuşluğun az değildi. Mektup deyince bak aklıma ne geldi; İtalya'nın Verona şehrinde Juliet evi diye bir yer varmış. Şu meşhur Romeo ve Juliet hikâyesindeki o büyük aşk masalının yaşandığı söylenen ev. Öğrenince sen de benim gibi şaşıracaksın, dünyanın her yanından binlerce insan buraya mektup gönderiyormuş her sene. Kimseye anlatamadıklarını, acılarını, kırgınlıklarını, karşılıksız aşklarını, hayattan ümit kesmelerini... kalplerinde bir yara olarak taşıdıkları ne varsa bir kağıda yazıp gönderiyorlarmış Juliet'in adına. Ve tüm bu mektupları cevaplayıp yazanlara gönderen insanlar varmış orda, başkalarının dertlerini dinlemeye hazır bir avuç insan. Hiç tanımadığın bir insana mektup yazıp yine ondan cevap beklemek sana da garip gelmiyor mu? Ya da en iyisi şöyle sormalı; insan en yakınındakilere anlatacak hiçbir şey bulamazken, kilometrelerce uzaktaki bir başkasına dertlerini yazma ihtiyacını neden hisseder? Yazmanın ne demek olduğunu ve bir insanın neden yazma ihtiyacı hissettiğini sen benden daha iyi bildiğin için bu konuya değinmiyorum. Sen cevabı biliyorsun. Geçenlerde Tevfik İleri isimli bir gönül insanıyla ilgili okumalar yaparken eşi Vasfiye hanımın ona yazdığı bir mektupta geçen şu satırlar dikkatimi çekmişti: "Tevfik, ben direkt vasıtasız aşktan pek bir şey anlamıyorum. Allah'ı da eserlerine hayran olup sevmiyor muyuz, Allah'a aşık olmuyor muyuz?" diyordu o satırlarda. Mektup, belki de yoğun yaşanan hisleri ifade etmenin en güzel vasıtasıydı. Ve nasıl kainat Allah'ın varlığına ve esmâsına bir aynaysa, yazılan her mektup da yazan kişinin ruhunu yansıtan bir ayna gibiydi. Eskiden okullarda öğretmenlerin gecelerce uğraşarak hazırladığı asetatlı kağıtları yansıtan tepegözler vardı, hatırlarsın. Biraz da ona benziyor mektuplar. Artık akıllı tahtalar ve projeksiyonlar var. Öğrenciler internetten alıyorlar ders notlarını. Hız ve fonksiyonellik aldı emek ve samimiyetin yerini. Şimdi mektubun yerini tutan mesajlaşma uygulamaları gibi. Bir mektup yazmak kolay iş değildir. Saatlerini, hatta günlerini alabilir birkaç sayfalık bir mektup yazmak. Kalemi eline alıp gönlündekileri en uygun şekilde kağıda aktarmak bir tür sanat sayılır. Mesela ucu yanık mektuplar varmış eskiden, hasretin işte böyle yaktı yüreğimi, dermiş o yanıklar, yani kelimelerin yetersiz kaldığı yerde kağıdın kendisi hiç bir sözlüğün taşıyamayacağı bir kelime olurmuş. Mektupla olmasa bile yazılmalıydı bazı şeyler, gönülde kalmamalıydı. Hayat denizinde bata çıka yol alırken, fazla yüklerden kurtulmanın en güzel yolu yazmaktı. Şişeyle denize atılan mektuplar bunun için vardı. Allah kelamı niçin yaratmıştı? Ömrün seni dinleyecek, elini çenesine koyup dinleyecek, zamanı ve mekanı ve senden başka herkesi ve herşeyi unutup dinleyecek ama gerçekten dinleyecek birisini aramakla geçmişti. Eğer hiç mektup almış olsaydın, sana mektup yazacak kimsen olsaydı, tüm kalbiyle sana yöneldiğini de hissederdin mektubu yazanın. Çünkü mektup kalemden çok kalple yazılır.
··
6 views
Meltek okurunun profil resmi
"Mektup da yazan kişinin ruhunu yansıtan bir ayna gibiydi" ne müthiş bir tanımlama olmuş. Ece Temelkuran bir romanında şöyle diyordu; "Ah Filipina! Sana mektup yazmak ruhuma gövdemden başka bir ev kurmaya yarıyor!" Nasıl sevmiştim bu tanımı. Aradan yıllar geçti, zihnime kazınan bu cümleyi sık sık hatırlarım. Sizin cümleniz de böyle olacak sanırım. Öyle sevdim. Ne çok dert yanıyorum bir bilseniz, şu mektup konusunda. Niçin artık kimseler izin vermiyor yollarına mektup konmasına? Anlayamıyorum bir türlü. Oysaki bundan daha güzel ifade edilemiyor duygular. "Artık hiç kimse birbirine gözlerinden öperim demiyor, yetiyor mu sahiden 'takip edip beğenmeler' demiştim mektup konusunda dert yandığım bir incelemede. Umalım ki mektuba gönül verenler çoğalsın.
Bu yorum görüntülenemiyor
emin okurunun profil resmi
En tesirli, en çok kelimeyi, en derin duyguları taşıyan mektuplardır belki de hiç yazılmamış olanlar. Bazı şeyler vardır, ne kalemin takati vardır yazmaya onları, ne kağıdın taşımaya...
Bu yorum görüntülenemiyor
emin okurunun profil resmi
Hepinize nasıl teşekkür ederim bilemiyorum. Eda hanıma, İnci hanıma, Sueda hanıma, Meltem hanıma ve Metin bey ve okuyup beğenen kim varsa... Bir kaç kırık kelime hepsi, gönlünüzde güzel karşılık bulduysa benden değil sizden o güzellik.
Metin T. okurunun profil resmi
Ah be Emin'im, ne güzel yazmışsın. Hele o epilogun var ya, Çünkü mektup kalemden çok kalple yazılır., dediğin. Gönlümüzü fethetti bilesin. Sağ olsun https://1000kitap.com/incierdem haber verdi. Okumam için uyardı beni. O gencecik, henüz kırışmamış ellerinle yazdığın bu "İsimsiz Mektup" var ya, çok güzeldi.
emin okurunun profil resmi
Mektuptan söz açılmışken ismiyle müsemma eski bir Kore filmi olan The Classic'i anmamak olmaz. Gerçek anlamda bir Kore sineması klasiği.
Bu yorum görüntülenemiyor
eda emin karataş okurunun profil resmi
Izledim çok sevdiğim oyuncular.Universite yıllarımdan beri sıkı takipçisiyim Kore sinemasının.
emin okurunun profil resmi
Ben de üniversite yıllarımda izlemiştim ilk kez. Şimdi hatırlayınca ilk fırsatta tekrar izlemem gerektiğini hissettim. İzlemiş olmanıza sevindim, neden bu yazının altında anıldığını da anlamışsınızdır. O filmden aklımda kalan en net öğeler yıllar sonra açılan mektuplar.
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.