Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
MÖ. 400 yıllarda Antik Yunan’da yaşamış olan filozof Sokrates.. Yunan gençlerini düşünceleri ile yozlaştırmakla, Tanrılara inanmayıp yerlerine başka şeyler koymak ile suçlanmaktadır. Mahkeme karşısındaki savunmasını, o gün yanında bulunan ve konuşmalarına şahitlik eden Platon yazılı olarak günümüze ulaştırmıştır fakat o günden bugüne mahkeme tutanakları ulaşmadığından bu yazının tutanak olarak görülmesinin yanlış olduğu düşünülmektedir. Yine de bundan 2500 sene evvel cereyan etmiş bir olaya tanıklık etmek önemli. Çünkü Sokrates’in kendisine yöneltilen suçlamalarla bunlara karşı verdiği bilgelik, ahlak, onur, ölüm üzerine cevap ve açıklamalar kendi felsefesinin yansımasını ve savunmasının temelini oluşturmakta. Bundan 2500 sene evvel gelişmiş olayların, suçlamaların karanlık hayaletlerini günümüzde de tüylerimiz ürpererek izlemekteyiz ve korkmaktayız; yüzleşmek zorunda kaldığı iftira ve suçlamalar hala çok tanıdık ve taze. Gençleri daha erdemli ve onurlu yetiştirmeye çalışan, düşünmeye zorlayarak sorgulamayı öğreten bir filozof; kokuşmuş sistem kan emicilerinin fena halde damarına basmış. İlahi bir sesin; yaşayan en bilge kişinin Sokrates olduğu söylemesi ve Sokrates’in bundan çıkardığı sonuç oldukça kayda değerdir. Aslında bilge olduğunu düşündüğü kişilerle konuştuğunda insanların nasıl rol yaptığını, ikiyüzlülük sergilediğini, bir şey bilmediği halde biliyormuş gibi davrandığını fark eder; bunları yüzlerine vurduğunda düşmanlar kazanır. Aslında Sokrates kendi farkındalığının erdemini taşır çünkü ‘En bilgesi; Sokrates gibi gerçekte bilgeliğinin hiç bir değerinin olmadığını bilendir.’ Sahip olduğumuz bilginin azlığı ve yetersizliği, bunun farkında olmamız bizi hayatı daha fazla sorgulamaya iter. İnsanları da bu sorgulamaya itmek onun misyonu olmuştur. Güzel bir metaforla anlatır: ‘Hem büyük hem cins,ama büyüklüğünden dolayı ağır ve dürtülmek isteyen bir ata benzeyen devleti yerinden oynatmak için, Tanrı’nın musallat ettiği benim gibi bir at sineğinin yerine geçecek birini kolay bulamazsınız. Ben Tanrı’nın devletin başına sardığı o at sineğiyim, ve her gün her yerde sizi sıkıştırıyor, uyandırıyor, azarlıyorum.’ Karşı karşıya kaldığı suçlamalarla nasıl bir sinek gibi mide bulandırdığı ortaya çıkmaktadır. Sokrates’in Savunması’ndaki gibi her çağda haksızca yargılananların çıkacağı vurgusu yapılıyor kitabın arkasında. Tanıdık gelmiyor mu? Sorgulamaya başladığınızda, sistemi çözmeye çalıştığınızda, devleti politikayı soruşturduğunuzda, ekonomiyi didiklediğinizde karanlık hayaletler birer karabasan gibi çöküyor üzerimize. Boğuyor bizi ses çıkaramaz oluyoruz. Değerlerimizi elimizden alıyor kıpırdayamıyoruz, bölüyor bizi parçalara ayrılıyoruz her kısmımız kavgalı, inançlarımızı sömürüyor istismara uğruyoruz, adaletin terazisi hep tek tarafa baskın, güvenemiyoruz; filler gezerken çimenler olarak eziliyoruz; bir gaz bulutu içerisinde, bir karanlık kurşun tehditinde, bir jop gölgesinde... Birer sinek olsak da çorbaya düşsek... Ölümden korkmadan boğulsak ama mide bulandırsak, ‘Ölümün iyi mi kötü mü olduğunu bilmeden, neden kötü olduğunu çok iyi bildiğim bir cezayı kendime hak göreyim?’...
Sokrates'in Savunması
Sokrates'in SavunmasıPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202353bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.