Gönderi

Dostoyevski ve mahkumlar
Bir Sibirya hapishanesinde geçirdiği dört yıl, Dostoyevski’ye ender rastlanan bir başka deneyim kazandırdı, kendisinden çok farklı insanların, “kaba saba, sert, barut gibi” suçluların arasına karışmıştı. Bu insanlar, kendilerini cezalandıran üst sınıfa mensup olması, asık suratlı, suskun, şüpheci ve dertli olması nedeniyle Dostoyevski’den nef­ret ediyorlardı. Kendisinin ifade ettiği gibi, tek bir dakikalığına dahi yalnız kalamamanın “korkunç işkencesi’ni yaşıyor, “diri diri gömülüp bir tabuta kapatılmış olmak” hissine kapılıyordu. Ancak yavaş yavaş bazılarıyla arkadaşlık kurdu ve diğerlerini de anlar oldu. Kendisine zulmetmekten hiç yorulmayan “yüz elli düşmanla” çevrili olmaktan şikâyet etmek yerine, eğitimli elitin eğitimsizlerden öğreneceği çok şey olduğunu düşünmeye başladı. “Haydutların içindeki insanı, içlerindeki güçlü, güzel tabiati ayırt etmeyi öğrendim, sert yüzeyin altında altın bulmak ne büyük zevkti... Ne harika insanlar; neticesinde zamanım boşa harcanmış olmadı... o kadar çok sıradan insan portresi alıp götürdüm ki... ciltlerce yazabilirim haklarında.” Ve bir süre için, zihninde canlanan tabloda, eğitimle kirlenmemiş bu insanların dünyayı çürümekten ve yozlaşmaktan kurtarabileceğini gördü.
·
4 görüntüleme
eda emin karataş okurunun profil resmi
Karamazov Kardeşler ancak böyle yazılırdı.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.