Gönderi
250 syf.
·
Not rated
Celal Şengör tartışmalı bir figür. Dünyanın sayılı yerbilimcilerinden biri olmanın yanısıra belirli dönemler kamuoyunun gündemine geliş şekli asıl tartışma konusu. Kenan Evren'e olan aşkıyla mesela, militarizm güzellemeleriyle mesela. Ya da "12 Eylül'de insanlara işkencelerde dışkı yedirildi, nasıl hala 12 Eylül'ü savunabiliyorsunuz?" sorusuna "Dışkı yedirmek işkence değil ki, goriller de yiyor, ben de bal gibi yerim" cevabını verişiyle. Bu ve buna benzer çıkışlarından nefret etsem de (Beşi bir yerdelerin en şaibeli ismi Tahsin Şahinkaya öldüğünde gazetelere "sevgili aile büyüğümüz, vatan millet aşığı" gibi süslü sözlerle vefat ilanı veren birinden söz ediyoruz nihayetinde) bu durum onun - özelikle jeoloji, bilim tarihi konularında - bir derya deniz olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Daha önce okuduğum kitaplarında (bu okuduğum 3. kitabı) ve izlediğim televizyon programlarında anlattığı konulara hakimiyetine, altı bilgiyle doldurulmuş akıcılığına saygı duymuştum. Bu kitabı da bu anlamda beni hayal kırıklığına uğratmadı. İnsanlığın ilk çağlardan bilim birikiminin nasıl aşama aşama ilerlediğini ve ne yazık ki Osmanlı'dan hatta daha öncesinden beri bu toprakların insanların neden geri kaldıklarını görüyorsunuz Şengör'ün çoğu daha önce Cumhuriyet'in Bilim Teknoloji ekinde yayınlanmış yazılarında. Nevi şahsına münhasır fikirleri de var Celal Şengör'ün. Örneğin kitaptaki ilk makalesinde özetle "Demokrasi filan geçiniz bunları, dünyanın hiçbir yerinde halk kendi kendine doğru seçimleri yapamaz. Önemli olan, halkın onları doğru yönlendirebilecek elitleri yönetime getirebilmesidir." tezini ortaya atıyor. O makale bitiyor hemen ardından yine bir militarizm güzellemesi derken yavaş yavaş bilim tarihine, insanlığın bilim serüvenine giriyorsunuz. Popüler bilim kitaplarına ilgi duyan okur için bir günde bitecek, kolay okunabilir bir kitap yine Şengör'den.
·
96 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.