"Öyle dalmıştı ki ayaklarının altında deniz, başının üstünde gök olduğunu, rıhtım boyunda taşlara oturduğunu, sabahın yaklaştığını, açlığını, parasızlığını, hepsini tamamı ile unutmuştu. Sadece bir acayip hoş yorgunluk duyuyordu, geceyi hakikaten severek, sevilerek geçirmiş, vuslata girmişlerin sabahında gibi..."
Sayfa 78