Gönderi

116 syf.
·
Puan vermedi
---Eser içeriği hakkında ipucu, bilgi içerir--- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan, Ataol Behramoğlu çevirisi ile karşımıza çıkan “Erzurum Yolculuğu” eseri Puşkin’in; çok bilinmeyen fakat dönemin Osmanlısı ve Doğu Anadolu’su hakkında önemli detayları barındıran eseridir. Puşkin; 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında az bilinen yerleri keşfetmek, Rus ordusunun yanında savaşı gözlemlemek ve Kafkasya’daki sürgündeki arkadaşlarını görmek için; sivil olarak orduya dâhil olur. 1828 yılında Kafkasya’dan başlayan yolculuk, Kars ve son olarak Erzurum’da son bulur. Puşkin’in Erzurum’a girişini kendi ağzıyla dinleyelim: “Alaylarımız, Erzurum üzerine yürüdü ve 27 Haziran günü Poltova Savaşı’nın yıl dönümünde, akşam saat altıda, Rus bayrağı Erzurum Kalesi’nde dalgalanıyordu. Rayevski ile birlikte hareket ettik. Görülecek manzaraydı doğrusu.” Puşkin’in ilk izlenimleri ise şu şekilde olmuştur: “Erzurum Asya Türkiyesi’nin en önemli kenti sayılıyor. Nüfusunun 100.000'i bulduğu söyleniyorsa da, sanırım abartılmış bir rakam bu. Evler taştan yapılmış. Damlar çimle kaplı. Sert bir iklimi var buranın... Erzurum'da çeşmeden bol bir şey yok.” :) Tekrar kitabın içeriğine dönecek olursak; bana göre Puşkin kitabı oldukça samimi ve mizahi bir üslupla ele almıştır. Buna örnek olarak şunu yazmadan edemeyeceğim: “Bu sular (kaplıcalar) Doğu’da çok ünlü. Fakat hekim olmadığı için halk sulardan kendi bildiğine göre yararlanıyor ve bu yüzden de sonuç pek başarılı olmuyor.” Puşkin’in ayrıca kişi tasvirleri ve olaylara yaklaşımı oldukça gerçekçi ve güçlüdür. Diğer yandan eseri kaleme alırken takındığı objektif tutum da takdire şayandır. “Rus kumandan Paskeviç ya da vurulmuş yatan Türk askeri. Puşkin’in gözünde insan olarak hak ettiği değeri bulur, övgü ya da yergi konusu olmazlar” (Candan Badem, 2014, TİB Yay.) Puşkin’in Erzurum Yolculuğu’ndaki en önemli bölümlerden biri de; kentte yayılan veba salgını ve Puşkin’in olay karşısındaki özeleştirisidir. Türk insanının veba hastalarına karşı olan tutumlarını, dayanışmalarını hayretle seyreden ve hayran kalan Puşkin devamında şunları nakleder: “Bunu görünce Avrupalı ürkekliğimden utandım. Az sonra kente döndüm.” Eserde rastladığım en önemli eksi unsurun; Puşkin’in Erzurum’u dönemin Moskova'sı ya da St. Petersburg'u ile karşılaştırması olduğunu söylemeliyim. Puşkin Erzurum’a daha büyük beklentilerle gelmiş olmasına karşın; ordusunun bu şehri neden bu denli önemsediği konusunda daha somut sonuçlara ulaşamadığını düşünüyorum. Kitabı okuyunca –özellikle Erzurumlu iseniz– biraz kaşlarınızı çatabilirsiniz; fakat bence Aleksandr Puşkin Türk insanını ve toplumunu, çok az sayıda yazarda rastlayacağınız bir objektiflik ve gerçeklikle ele almıştır. Son olarak şunları ekleyeyim. Eser Puşkin’in şehre ve kişilere ait kendi çizimlerini içermesiyle de dikkat çekiyor. Özellikle ben “çifte minareli medresenin” bugünkü halinden ne kadar farklı olduğunu gördüm. Kitaba çok fazla bir beklenti ile yaklaşmayın. Zaten 94 sayfalık bir eser ve bir çırpıda okunup biten bir havası var. İncelememi vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim. Keyifli okumalar. Not: İncelememde kaynak olarak; Alaca Dergisi’nde kaleme aldığım “İki Farklı Şehir İki Farklı Yazar” yazısından da faydalandığımı belirtmek istiyorum.
Erzurum Yolculuğu
Erzurum YolculuğuAleksandr Puşkin · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20221,375 okunma
··
128 görüntüleme
Mona okurunun profil resmi
Spoiler yazmadığınız için on üzerinden on puan verdim :) Kaleminize sağlık.
Emre İnci okurunun profil resmi
Sağolun, teşekkür ederim :)
Emir Kara okurunun profil resmi
Süper inceleme olmuş. Okuyunca inceleme yazmaktan vazgeçtim.🙂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.