Gönderi

Bir Yere Gideyim Derken Hiçbir Yere Varamamak....
Neden bu hayatta Jane Austen'in tek derdi evlenmek, aile kurmak, saygın görünmek olan hayatın yüzeysel hevesleri peşinden koşan bir kitap karakteri olarak doğmadım da, Vedat Türkali'nin kendiyle beraber tanımadıkları da dahil olmak üzere, bir çok insanı düşünen onlar için endişelenen, onlar kadar bir çaba harcayamasa da içinden o insanların acısını paylaşan, sonu hep muallakta kalan, öldü mü kaldı mı mutlu mu mutsuz mu bilinmeyen, hayatına baktığınızda oh be diyemeyeceğimiz bir kitap karakteri olarak kaldım şu hayatta. Toz pembe bir kitap kapağı arasında payına huzurlu uykular yazılmış bir roman kahramanı.. Neden değilim ? Uzun saçlı kadınlara kutsal anlamlar yükleyip, saçlarımın omuzlarıma değmesine izin vermiyorum nicedir. Doğuya giderken Batı Cephesi'ni okuyorum. Batı Cephesini naif bir kuzeyliden hediye alıyorum. İnsanlar ölsün istemiyorum. Hayır asla. Hele çocuklar.. Bunu düşünmek bile istemiyorum. Ama bazen bazı insanların ölmeyi hak ettiğine inanıyorum. Böyle zamanlar da kendime inanamıyorum. Günaydın Vietnam filmindeki spiker kadar sıkışmış hissediyorum. O yüzlerce askere moral olmaya çalışıyordu. Ben bir beni idare edemiyorum. Ben, bir beni.. Bir mi ben ? Leyla ile mecnun dizisindeki bir sahne geliyor gözlerimin önüne. Bir tabelada şu an burdasınız gibi bir şey yazıyor. Ben de şimdi öyle hissediyorum doğduğum topraklarda. Kendimi her şeye yakın ve her şeye uzak hissedişimi anlayamıyorum. Ne yabancısıyım buraların, ne tam aitim. Her yere olduğum mesafedeyim. (Bu her yerden Sivas hariç.) Bu evler bu insanlar hep benimleymiş gibi. Hiç bir misafirlikte misafir hissetmiyorum kendimi burda. Bir ev hariç :D Hem çok tanıdık, hem çok yabancı bu yerde, içimdeki boşluklar biraz daha oyuluyor sanki. Ah ben bu kafayı geldiğim yerde bırakamadım ki :D O oyuyor işte benim içimi.. Elimi uzatsam her şeye yetişecek gibiyim burda. Buradakilerin kendilerini garip bir kadere tutsak hissettikleri yerde ben buruk bir özgürlük hissi duyuyorum. Burukluğu neden çözemiyorum. Kendimi bulmayı, tamamlamayı ya da bu suyu durultmayı planlamamış olsam da, bu kadar bulanacağını da ummuyordum. Artık önümü göremiyorum. Her geçen gün elimden tutacak birine daha çok ihtiyaç duyarken, bir yandan da körlere ve sağırlara has kimseye güvenmez bir inatla tek başıma yürümek istiyorum. Yeni kalktım sayılır düştüğüm yerden. Bazen yeniden düşmek istiyorum. Bazense düşmeden, düşürülmeden naif, narin bir başlangıç yapmak istiyorum. En azından başı diyorum.. En azından başlangıcı incitmesin insanı hayatın. Hayır bu çok şey değil bunu görüyorum. Okuyorum. Çoğunlukla savaşı. İnsanın kendiyle, insanın insanla, çıkarın bir diğer çıkarla savaşını. İnsanın kendiyle savaşına alıştım bir yerde kendi içimde ama diğer bütün savaşları reddetiyorum. Hayatı ve ilişkileri savaş gibi gören insanları anlıyorum bazen ama böyle yaşayan ve seni de buna zorlayan insanları istemiyorum. Bu çok yoruyor. Hep kusur arayan gözleri istemiyorum. Hatta bundan nefret ediyorum. Bu yolculuğumu ben, bir yere gideyim derken hiçbir yere varamadığım nokta ilan ediyorum. Evet ben şimdi buradayım. Yani hiçbir yerde. Burası benim için her yer ve hiçbir yer. Karışık konuştuğumu düşünmeyin. İçindeki karışıklığın en sade şekilde anlatılmış hali bu. İçimde biri bahar temizliği yapmaya karar vermişte, sonra diğerleri onu lafa tuttuğu için her şey olduğu gibi darma dağın kalmış gibi. Son olarak günlerdir sigara içmiyorum. İlk gün içemiyordum sonrasında unuttum gitti sigarayı bu hengamede. Aklıma bir söz geliyor tam burda. Pavese söyledi sanıyorum. Dönüp bakınca Svevo'nun olduğunu görüyorum. Dönüp bakmasaydım keşke diyorum. Dönüp bakmamalı bazı şeylere bir kez daha anlıyorum. Neyse ilk hevesini yitirmiş bir şekilde bu sözün kime ait olduğunu bulduktan sonra benimmiş gibi tekrarlıyorum içimden. Tam bir hafta kalacağım ve döndüğümde tıpkı Svevo gibi " bir haftadır sigara içmiyorum, kendimi bambaşka biri gibi duyuyorum. Ve bu bambaşka insan sigara içmek istiyor" diyeceğim kendime. Ve ve ve mümkünse Ege Denizine karşı içeceğim ilk sigaramı, o gemi gelmiş mi diye bakacağım tabi bu şarkı çalarken; youtu.be/qjDVqG9sBD4 Yağmurun yağmasını dileyeceğim bir de eğer ellerimin arkasını ıslatmayacağına söz verirse..
··
69 views
Muzaffer Akar okurunun profil resmi
Müsaadenizle alıntı yapmak istiyorum. “ Ben bir beni idare edemiyorum. Ben, bir beni...Bir mi ben?” .....” insanın kendiyle savaşına alıştım bir yerde kendi içimde ama diğer bütün savaşları reddetiyorum.” ... Samimi bir şekilde çoktandır okuduğum en iyi yazı buydu galiba. Hüzünlü bir şarkı gibi ve samimi yaşantının samimi izleri... Bulutsuzluk Özlemini de çok severim yazıyla iyi olmuş.
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim :) çok incesiniz efendim :))
Metin Pir okurunun profil resmi
Daha henüz uykudan ne tam ayılmışken ne de yorgunluktan tam bayılmamışken günü böyle bir güzellikle devam ettirmek. " Şu an buradasınız " buradayız şu an. Kalbim Ege de kaldı diye bir dizi de vardı ben de şu an öyle hissettim orada Ege ye karşı sigara içmek olta atıp beklerken. :)) Çok samimi ve güzel yine Sivas a selam olsun..
İpek Demirer okurunun profil resmi
Bin selam olsun Sivas'a :) Teşekkür ederim. Evet biraz öyle oldu benim için ben şu an burdayım ama kalbim Ege'de kaldı :))
6 next answer
Meltek okurunun profil resmi
"Tamam buradayım fakat nerenin burasındayım?" Hayata karşı duruşumu temsil ettiğini düşünürüm ara ara söz konusu sahnenin. Ne güzel bir özet değil mi? Belki bir kitap karakteri ile evlendiğiniz yahut dilediğiniz bir kitap karakteri olduğunuz paralel bir evrende mutlusunuzdur. Bu kelimeler ve bu kelimelerin dizilişi böyle oldukça eminim bu evrende de güzel günler bekliyor sizi. :)
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Meltem hanım :) sizde umarım mutlusunuzdur ya da en kısa sürede olacaksınızdır :))
Fatih Karakaya okurunun profil resmi
Yazı, tek kelime ile 'mükemmel'. Nedeni ise adeta duygularıma tercüman bir yazı olması. Yorumlardan da gördüğüm, çoğu kişi için de bu durum geçerli. Topluma hem yakın hem uzak hissetmek, özgürlük ama bu arafta kalmanın getirdiği buruk bir özgürlük(buruk özgürlük hissinin benim için en büyük sebebi bu), kısacası insanın bir aitlik konumu arayıp bulamaması. Hepsinin toplamı: Hep ve hiçliğin bütünü, her yer ve hiçbir yerin aynı noktada olması. Ben de uzun süredir kronik bir hastalık gibi duran bu hisleri, düşünceleri tek bir yazıda okumak beni irkiltti, sarstı. Ama en can alıcı nokta benim için bu olmadı: İnsanın savaşı. Son bir haftadır kafamda dolanan düşünceler, geçmişten günümüze hem birbirini hem de başka canlıları katleden insan görüntülerini bana sunduğu için, ben de "kötü insanlık" figürü oluşmuştu. Hayatı ve ilişkileri de savaş gibi gören insanları da ekleyince, figür "çok kötü insanlık" seviyesine yükseldi ve figürün karanlığı biraz daha aydınlandı. Bu darmadağınlık arasında umarım gemiyi görürüz. Okurken insanın içini titreten bu yazı için sizi tebrik ediyorum. Tercümanlığa devam etmeniz dileğiyle :)
İpek Demirer okurunun profil resmi
Estafurullah ne tercümanlığı teşekkür ederim :) Eğer bir noktada ortak düşüncelere temas edebildiysem ne mutlu bana
Ferah okurunun profil resmi
Nasıl da özledim seni bir bilsen. Gecenin bir vakti telefonuma gelen mesajını kaç kereler okudum. Bir yerlere varamadım diyorsun ya deme. Benim gönlüme her kelimen ile yeniden yeniden varıyorsun. .yüreğine sağlık ..
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Ferah'ım. Biraz vakitsizim bilirsin :) onu bağışla.
5 next answer
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Ayrıkotu okurunun profil resmi
ne güzel bir metin bu. Samimi , kendini tanıyan, hayatı sevmeye çalışan birinin sözleri :) Ha bu arada sigara için söyledikleriniz benim içinde geçerli :) yakmamak için yüreğim titriyor adeta . Bugün yakarsam bir tane sebep sizsiniz :)
İpek Demirer okurunun profil resmi
Teşekkür ederim ince yorumunuz için :) Eğer bıraktıysanız başlamayın. Ben mecburiyetten içemedim 1 hafta. Sonra ilk fırsatta Ege denizini bile bekleyemeden Ankara'da güzel bir dostla yaktım ilk sigaramı :D
5 next answer
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.