Merhabalarrr! Şu an yazacağım inceleme şu ana kadar yazacağım en zorlayıcı incelemelerden biri olacak sanırım, konu hassas çünkü. Ben şu kısacık incelemeyi bile yazarken geriliyorum ama yazar hanım dinleyin bakın neler yapmış.
Bu kitabı okurken saçlarımı yoldum, saçlarımı çekiştirdiğim için kafa derim yüzüldü, tırnaklarımla sinirden yüzümü parçaladım, yazarın ağlamamızı umut ettiği yerlerde sinir krizine girerek kahkahalara boğuldum, kendimi duvardan duvara attım duvarlar bile haklısın abla gel bir daha çarp dedi bana, yorganımı ısırdım, yastığımı yumrukladım, delirdim kısacası. Özetle, puanımdan da anlayacağınız üzere kitabı sevmedim ve şimdi kısaca konusundan bahsederek incelemeye giriş yapmak istiyorum.
Ana karakterimiz Beste hayatın korkunç yüzünü görmemiş, tamamen toz pembe bir hayat yaşamış aşırı "iyi" bir kızcağız. Kendisi 17 yaşında sınav kaygısı olan, bir yıldan gam yemeyeceksek yaşıtım olan bir genç. Beste sınıfındaki Soner isimli bir çocuğa kafayı takmış durumdadır. Onun sessizliği, kimse tarafından sevilmemesi, derslere hiç takılmaması ve düşük notlar alması çok içine oturuyordur çünkü ne dedim Beste iyi bir kız. Bu yüzden bir gece bu Soner'e mesaj yazıyor diyor ki ben senin bu haline gerçekten üzülüyorum, o yüzden bugünden itibaren her gün sana okulda hangi ödevlerin verildiğini yazacağım ÇÜNKÜ BEN İYİ BİR İNSANIM. Bakın iyi insanın altını çiziyorum.
Beste'nin gecenin bir yarısı yazdığı bu mesajlar ise Soner'e intihar etmek istediği bir anda ulaşıyor. Ve Soner Beste'nin yazmaya devam edip etmeyeceğini, yazacaksa da neler yazacağını merak ettiği için intihar etmekten vazgeçiyor ve Beste aylar boyunca yazmaya devam ediyor. Hikayemiz ikilinin yakınlaşmasıyla ilerliyor.
Şimdi öncelikle şunu belirtmek istiyorum, ben çok net okuma kriterleri olan biri değilim. Bir kitabın hangi platformdan çıktığına, hangi yüzyılda çıktığına, türüne çok takılmam. Eğer yazarı problematik biri değilse (Neil Geiman, CoHo, siyonist ve ırkçı yazarlar vb.) yazara da çok takılmam. Eğer bir kitap benim ilgimi çekmişse ve tetikleyici unsurları boyum kadar değilse bir şekilde pdf, kütüphane veya direkt alarak okurum. Dolayısıyla şimdiden bu kitap wattpad platformundan çıktığı için oluşabilecek önyargılara cevap vermek isterim. Kitabın nerden çıktığı benim için önemli değil, beni ilgilendiren içerik ve bana hissettirdikleridir.
Bu kitap da psikolojik yönü var diye düşündüğüm için ilgimi çekmişti. Arkadaşım da hediye edince dedim oh şimdi bunu okuma zamanı. İlk başlarda her şey yolundaydı ama okudukça, özellikle sonlara yaklaştıkça yazarın psikolojik bir amaç güttüğünden şüphelenmeye başladım. Tek amaç aşktı. İki kere intihar etmeye çalışmış bir erkek karakterimiz var, zorla uyuşturucuya başlatılmış, bağımlı, kardeşi gözünün önünde babası tarafından boğulmuş, annesi delirmiş, sonra babasını onu korumak için gözünün önünde öldürüp hapse girmiş, intihar eden abisinin cesedini bulmuş ve hemen aynı hafta annesinin hapishanede öldüğü öğrenen BİR KARAKTERİMİZ VAR. VE BU KARAKTER BUNLARI YAŞARKEN REŞİT BİLE DEĞİL. Yazar bize doğduğu andan beri psikolojik ve fiziksel şiddet gören bir karakter veriyor ve bunun üzerinde doğru düzgün durduğunu sadece sanıyor ama duramıyor. Kitap boyunca ana kız karakter de ben ona yardım edeceğim, onu iyileştireceğim havalarında geziyor ama bana kalsa sadece aralarındaki ilişkiye düşünüyor. Şimdi buna bir örnek vereceğim ama kitabın sonundan spoiler olacak.
SPOİLER
Soner kitabın sonunda tekrar intihar ediyor. Öldü mü kaldı mı Beste bilmiyor. Ve tek düşündüğü şey bunu bana nasıl yapar. Beste o kadar bencilsin ki. Benim Allah korusun bir sevdiğim böyle bir şey yapsa düşüneceğim en son şey bunu bana nasıl yapar olur. Ben kendimi yetersiz hissederim, yanında olamadığım için kendi kendimi yiyip bitiririm. Güya Beste de bunları hissediyor ama aralardaki cümlelere baktığımda bu duyguları hiç samimi gelmiyor.
SPOİLER BİTTİ
Bakın. Yazar sanırım soft bir aşk hikayesi ortaya çıkarmaya çalışmış ama üzerinde durduğu konunun ne kadar hassas olduğunun farkında değil. Peki bu çıkarıma nasıl vardım, hemen size kitabın başındaki yazarın notunu veriyorum:
"Bu kitaba ulaşan, bu kitabı okuyan herkesin bunun bir kurgu olduğunu ve bir hayal gücü ürününden ibaret olduğunu unutmamasını istiyorum. Gerçek hayat çoğu zaman kurgulardaki gibi değildir. Soner Alkım karakteri bir hayal ürünü olduğu gibi aslında gerçeklikten uzak bir karakterdir. Bunun ayrımını hepimizin yapabildiğini düşünüyorum fakat yazan taraf olarak bir uyarı yapmak benim boynumun borcudur. İyi okumalar diliyorum."
Ben bu notu daha kitaba başlamadan, sadece kitabı incelerken bile gördüğümde kıl olmuştum. Kitabı okudukça yazara baya bilendim.
Sevgili yazar hanım. Bu kitabı bastırdığınızda yirmi yaşındaydınız. Yazmaya başladığınızda da benimle yaşıttınız. Ve size bir sürprizim var. Dünyada her yıl binlerce insan intihar ediyor, çok daha fazlası ise buna teşebbüs ediyor. Uyuşturucu benim yaşıtlarımın, benden küçüklerin, büyüklerin ve binlerce ailenin hayatını mahvediyor. Bunlar senin hayal ürünün değil, senin romantik kurgularının fantazisi hiç değil. Eğer konu hakkında bilgin yoksa da araştır. İmkanlar sonsuz. Henüz basılı bir kitabım olmadığı için kendime yazar adayı diyorum sense kitabı basılmış bir yazarsın. Ve bir yazar adayı olarak demek istediğim şeyler var. Burada paylaştığım kitapları okuyanlar yazdıklarımdan az çok haberdar. Karakterlerimin yaşadığı her şeyi yaşamadım ama bu onları baştan savma yazmam için bir sebep değil. Araştırmalar yaptım, arama geçmişimi biri görse sonum akıl hastanesi AMA BEN BUNU YAPMAK ZORUNDAYIM. Çünkü eğer gerçekliğe yakın bir şey yazıyorsam ve yazdıklarımı kendim için değil bir gün okunmak için yazıyorsam dikkat etmek zorundayım. "Bu kurgu hayal ürünüdür" cümlesinin arkasına saklanamazsın. Şu an herkesin elinde internet var, internet üzerinden hastanelerin, doktorların veya psikiyatristlerin makalelerine ulaşabilirsin, internetin yoksa kütüphanelerden kaynak edinebilirsin, en basitinden televizyondan belgesel bile izleyebilirsin. Ha diyorsan ki ben etkileniyorum, psikolojim kaldırmıyor, anlarım. Bazı şeyleri herkes kaldıramaz. Ama eğer ki kaldıramayacağını düşünüyorsan bu topa girme. Git romcom falan yaz.
Çünkü sen ne yazmak istedin emin değilim ama ben burada sadece travmaları çekici bulan bir kafa yapısı görüyorum. Ama sürpriz. Biz uzman değiliz ve insanları iyileştirmek bizim görevimiz değil, biz sadece destek olabiliriz.
Beste karakteri iyi bir karakter değil. Düpedüz enayi, salak. Çocuğun uyuşturucu aldığına gözlerinle şahit oluyorsun. Bu çocuk sana kendi ağzıyla ben hiçbir şey hissetmiyorum diyor uyuşturucu yüzünden (yazarın yaptığı tek araştırma muhtemelen, onu da romantik sahne uğruna araştırmış aman yordun kendini) ve bizim Beste hala seni bırakamam seni seviyorum havalarında. Bakın, burada biraz odun enerjisi verdiğimi biliyorum ama ben aşka inanıyorum. Aşkı yaşamak için evet küçüğüm ama ben sevginin gücüne inanıyorum. Evet intihara meyilli bireyler tutunacak bir dal arayabilir. Birine ihtiyaç duyabilir ve ben zaten kızın Soner'den tamamen uzaklaşmasını da istemiyorum. Ama uyuşturucu ciddi bir sorun ve bu çocuk kriz geçirmediğim sürece almıyorum diyor ama sonuçta alıyor ve bağımlı. Sağlıklı bir ilişki istiyorsa önce tedavi görmesi gerek. Kız diyor ki ya tedavi görsün ama ben de dibinden ayrılmayayım. Evinde kalayım, yatağında onunla yatayım, tüm vaktimi onunla geçireyim. SEN 17 YAŞINDASIN. Kendini yetişkin gibi hissediyorsun ama değilsin, evet büyüdükçe olgunlaşıyoruz, kendimizi büyük görmeye başlıyoruz ama sen en nihayetinde hala üniversiteye başlamamış bir çocuksun ve bakın ben bunu yetişkin biri olarak da söylemiyorum. Ben ana karakterden küçüğüm ve beni en delirten nokta da bu. Yazar yirmi yaşında, daha da küçükken bunu yazmış. Kimse gelip bana yaşı yüzünden böyle yazmış demesin çünkü ben ondan küçük olmama rağmen bir sorun olduğunu fark edebiliyorum. Yayınevine editöre laf yetiştirmeye çabalamayacağım bile çünkü artık yayıncılık sektörü çürümüş durumda bir saydırmaya başlasam asla susamam.
Düşüncelerimi toparlayacak olursam;
1) Psikolojik sıkıntıları olan ve bağımlı bir karakter yazmak sorumluluk ister ve sen böyle bir karakteri gözler önüne sunacaksan sorumluluk alarak yazmak zorundasın. Yaşı küçük olan banane okumasın diyemezsin çünkü sen en başa koyduğun o saçma not dışında ne tetikleyici unsur ne de yaş sınırı koymuşsun. Sen o notla sadece sorumluluktan kaçmaya çalışmışsın.
2) Sevgi ve aşk gerçektir ama bazen yaşımızı kabullenip romantik düşüncelere kapılmadan önce profesyonel bir yardıma, en azından bir yetişkine başvurmamız gerekir.
3) Psikolojik sorunları aşka malzeme olarak kullanmamalısın. Aşk ve sevgi iyileştirici olabilir ama bazen yeterli değildir.
Beste'nin karaktersiz düşüncelerinden, ortamın ergenliğinden (karakterler liseli ama ben en son bu tarz lafları ortaokulda duydum), yazım dilinin yetersizliğinden bahsetmeyeceğim çünkü inceleme yeterince uzadı. Sevenleri bir yere kadar anlayabiliyorum, bazı insanlar detaylara çok takılmadan okumayı seviyor ama ben bunu yapabilen biri değilim. "Ya bu çerezlik kitap zaten," deyip geçiştiremem, bana ters düşen bir olay bu. Tavsiye etmiyorum.