Gönderi

431 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 4 days
Klasik "hadi katilimizi bulalım" romanları çok iş yaptı, hala da yapmakta. Çok fazla işlenen konular çekiciliğini kaybeder gibi bir tezi savunmuyorum, fakat son zamanlarda, üzülerek söylüyorum, bu konu biraz bayatlamaya başladı. Grange kurgusu bu konuda benimsediği farklı anlatımı sayesinde ilgimi çekmişti. "Katili bulalım" klişesi yerine, "işte size katil, kişiliğini birlikte çözelim" şeklinde işleyen bakış açısı anlatım açısından başarı getiren bir unsur. Elbette daha önce yapılmadı değil, fakat çok tercih edilen bir çeşit olmadığı için arada sırada bu farklılıklara denk gelmek hoş oluyor. Bu bahsettiğim unsuru Kaiken'de de bir nebze görmüştüm. Elbette Kaiken kurgusu bir nebze daha "şaşırtma" yoluyla ilerlese de katil anlatımında kitapların birbirlerine benzeyen üsluplarını gözden kaçırmak pek de mümkün değil. Kitapların sürprizlerini kaçırmayı sevmem, bu konu üzerinde durup da ağzımdan bir şey kaçırmak istemiyorum. Şu şekilde özet geçebilirim; Grange karakterlerini detaylı ve gerçekçi hazırlıyor, bunu yaparken de araştırmalarında ne kadar derinlere indiği fazlasıyla belli oluyor. "Suçlu/katil" klişesine getirdiği farklı bakış açısı da dikkate almaya değer bir nokta. Fransız sineması, Grange kitaplarının ekmeğini çok yedi, bunu biliyoruz (Jean Reno'ya selam). Hatta iki tarafından birbirlerinin temellerinden beslendiğini söylemek yanlış olmaz. Son zamanlardaki Grange uyarlamaları ve bunlardan sonra gelen Grange'dan tamamen bağımsız filmleri de düşünecek olursak, Fransız suç sineması Grange'ın anlatım tarzı üzerine giden karanlık filmleri sevmeye başladı. Dikkat ettiyseniz, Hollywood polisiye/suç filmlerine göre Fransa örnekleri biraz daha karanlık ve boğucu. Grange'ın yalnızca iki kitabını okumuş olmam yazdıklarım hakkında ikinci kez düşünmem gerektiğini hatırlatıyor bana. Peşin veya değil; yargılamak hoşuma gitmez. Fakat, iki kitapta da gözüme çarpan bir noktayı söylemeden geçemeyeceğim. Uzatılmaması gereken monoton kısımların gereğinden fazla uzaması ve kitabın son sayfalarının sanki yayın evi kırbacı Grange'ın sırtında gibi aceleci yazılmış izlenimi vermesi beni en çok rahatsız eden kısım oldu. Kurgu ilgi çekiciliğini ve yaklaşan son uyandırdığı merak hissini kaybettirmese de anlatım ve ilerleyiş kitabın ortalarında beni kendisinden fazlasıyla uzaklaştırdı. Bu bölümlerde kitabın sonuna ışık tutacak bazı kan dondurucu gerçeklerin ortaya çıkmasına rağmen, uzun sürmesi sonucu Grange kendi kurgusuna biraz da olsa balta vurmuş. Ayrıca, art arda gelen kırılma noktaları bir süre sonra hikayenin sonunu tahmin etmeyi kolaylaştırıyor. Elbette her zaman hikayenin sonunu tahmin etmek isteriz, tahmin edince de yazarı değil kendimizi yüceltiriz. "Siyah Kan"ın sonu hakkında fikirlerimin doğru çıkması sonucu kendimi yüceltmiyorum, yalnızca düşünüyorum; Grange tahmin ettiğimin aksine komplike değil, bir nebze daha basit kuruyor öykülerini. Nerede kırılma noktası yaşanacağını bazen tahmin edebiliyorsunuz. Bu gibi noktalarda klasik polisiyelerin esintisini sezmek okuru biraz üzebiliyor. Elbette tahmin edilebilir son ve gidişat yönetimi hakkında eleştirilerimi fazla önde tutup, Grange'ın bizleri ilgi çekici konularla karşı karşıya getirdiği gerçeğini gölgelemek istemiyorum. Kaiken ve Siyah Kan'da göründüğü gibi geniş coğrafyada, belki adını bile duymadığınız yerlerde, tamamen yabancı olduğunuz kültürlerin ışığında bir okuma sunuyor bize Grange. Kültür ve toplum hakkında verdiği bilgileri de anlatımına gayet güzel yediriyor. Kan donduran detayları kullanma konusunda da gayet başarılı. Hala Grange kitaplarına olan merakım aynı seviyede. Siyah Kan'ı başarısız bulmadım, hayır. Aksine, belli pürüzlere takılmazsak okuması gayet keyifli bir romandı. Yalnızca bundan sonra okuyacağım Grange romanlarında da bahsettiğim pürüzleri görecek miyim, asıl kafamı kurcalayan o.
Siyah Kan
Siyah KanJean-Christophe Grangé · Doğan Kitap · 201512.3k okunma
·
5 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.