Gönderi

"Cehalet mutluluktur,” deyip duruyorlar. "Okumayın! Bildikçe, bilinçlendikçe, öğrendikçe, moraliniz bozulur. Karamsar olursunuz. Cahil kalın, mutlu olun!” diyorlar. Peki nedir bu “cahil mutluluğu”? Cahilin mutluluğu, mecburiyetlerinin ve sınırlarının farkına varamamasından dolayı, sahte bir özgürlük hissetmesidir. Yani cahilin mutluluğu, kaderi olan şeyleri, seçimi gibi yaşamasıdır. Dünya düzeninin ve mecburiyetlerin kendisini sürüklediği yerde, sanki kendisi tercih ettiği için bulunduğu yanılgısıdır. Cahilin bu mutluluk hissi, yaşamını değiştiremeyecek bir histir. Uyuşturucu kullanan insanın, kendisini mutlu hissedip, hayatı ile ilgili şeyleri, yoluna koyamaması gibi. Peki biz okudukça neyi öğreniriz? İki şeyi. Dünyayı ve kendimizi. İnsan, her şey olabileceği bir dünyaya doğmaz. İnsan, işleyen bir dünya düzenin içine doğar. Doğduğu dünyanın, gelenekleri, coğrafyası, ekonomisi ve bir tarihi vardır. O yüzden içinde doğduğu dünya düzeni, öyle olabilecekken, şöyle olabilecekken, böyle olmuştur. Biz okudukça ve bilinçlendikçe, içinde yasamak zorunda olduğumuz bu dünyayı öğreniriz. Metaforik anlatırsak, okuyarak insanların evlerin çatısında yürümek varken, neden sokaklarda yürüdüklerini, evlerin penceresi tavanlarda olacakken, neden duvarlarda olduğunu öğreniriz. Bu bizi cahilliğin sonsuz olasılıklar dünyasından alıp, her şeyin olması gerektiği gibi olduğu, “mecburiyetler” dünyasına bırakır. Örnek ile açıklayacak olursak. Eskiden müstakil evlerde kalırken, artan nüfusla apartman dairelerinde yasamaya başladığımızı öğrendiğimizi düşünelim. Etrafımıza baktığımızda her yerde apartmanların olduğunu ve insanların büyük bir çoğunluğunu apartmanda yaşamasının sebebinin apartmanın daha iyi olduğundan kaynaklanmadığını biliriz. Sadece artan nüfusun mecburiyetlerinden dolayı olduğunu biliriz. Ama cahil apartman iyi olduğundan, orda yaşandığını zanneder. Apartmanı iyi zanneder. Batıda geçim güçlüğü çeken yoksullar için sosyal konutlar yapılır. Bu sosyal konutlar, yoksullara ulaşım masrafı olmasın diye, şehrin merkezinde yapılır. Yüksek katlı ve cam kaplıdırlar. Dairlerin içi, yaşam için gerekli minimum genişliktedir. O evlerin bizdeki karşılığı “rezidans”. Ve milyonlarca dolar vererek en zenginler oturuyor. Oysa imkanı olan insanlar, müstakil ve bahçeli evlerde yaşmak ister. Cahillik basa bela birşeydir. Her eylemenizi, dünyaya dair her yaklaşımınızı mundar eder. Evet cahiller, cesurdur, girişkendir ama sonuç alamazlar. Bilme, karamsarlığa iter doğrudur. Ama bilgi ile, okuma ile, araştıran insan değiştirebileceği ve değiştirmeyeceği şeylerin farkına varır. Kendisinin özgür olabileceği alanları keşfedebilir. Sonrada bu alanlarda özgür olabilmek için uğraşır. Boşuna uğraş vermez. Okumak insanın kendini keşfetmesidir. Yani sizin eğer uzun bacaklarınız varsa, bunun farkına vardırır. İyi bir koşucu olmak için çalışmanızı sağlar. Cahilin böyle bir şansı yoktur. O, ne dünyayı, ne de kendini keşfetmez. Onun etrafındaki olaylar ve kendisi, hep bir muammadır. alıntı...
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.