Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
ACIKTIM
YouTube kitap kanalımda Açlık kitabının da içinde bulunduğu kitaplık turu videomu izleyebilirsiniz: ytbe.one/yf0me602lnY "Açın milyon katı toklar Yani isteseler rahat rahat doyururlar" Indigo "Son günlerde pek sinirli, kolay heyecanlanır olduğum için kadının yüzü, bana ani bir tiksinti verdi... Benden yana döndüğü sırada, kadının bakışları sucuk doluydu hala." (6. sayfa) Gerçekten de dışarıda olduğumuz zaman gözlerinden sosis sucuk fışkıran bakışların arasında yürüyor gibiydik. İnsanlar bırakın sadece karınlarını doyurmayı gözlerini bile yeterince doyuramamaktan şikayetçilerdi. Fakat bu sistem içerisinde açların yeri yoktu, tok olmalıydınız. Eğer aç olup bir yerlerde, herhangi bir bankta uyumaya çalışırsanız kafanıza devletin polisleri üşüşüp "Sen neden açsın? Sen de tok olsana, kalk buradan!" der gibi sizin açlığınızı ve acınızı size unutturmamak için uyuyamamanız üzere kendilerine söz vermişlerdi. Sistemi rahatsız etmemeliydiniz açlığınızla, aksi takdirde rahatsız olurdunuz. Bu adil olmayan sistemin içerisinde bırakın yemek yemeyi kendinizi yiyip bitirirdiniz bir bakıma. Hamsun da Açlık kitabının 49. sayfasında "Karnımı hiç değilse böyle doyurayım diye, tekrar tekrar tükürüğümü yutuyor, faydasını göreceğe de benziyordum." gibi benzer bir cümle yazmıştı. Ağır psikolojik baskılar, yaşadığınız iç buhranlar, üstüne eklenen geçim sıkıntıları ve açlık gibi sorunlar size başka bir çare bıraktırmazdı belki de artık? Asgari ücret sisteminin olmadığı ülkelerden biri olan Norveç'te özellikle de devlet çalışmayan vatandaşın dahi aylık giderlerini karşılayacak sosyal yardımlarda bulunduğu için ilave olarak asgari ücret belirlemesi yapılmamış mesela. O zaman bizim ülkemiz olan Türkiye'de bir sıkıntı vardı. Zira her asgari ücret belirlemesinde ülkemizde asgari ücret miktarı yine açlık sınırının altında kaldı minvalinde haberler görüyorduk. Ülkemiz açtı. Hem de deli gibi. Açın milyon katı tok olmasına rağmen aç olan insan dünyanın hiçbir yerinde sevilmezdi. Açlığı önlemek yerine bütün paralarını silahlanma ve savaşlara yatıran devletlerin bu konu zaten umurlarında bile değildi. Aç insan sosyal statü ve rütbeler konusunda altların da altında kalırdı. Aç olmamalıydın bu dünyada. Eğer açsan tehlikenin eş anlamlısıydın. Peki, gezegenimiz tüketmekten bıkmayan bir gezegen, bunu hepimiz biliyoruz. Dönüşüm kitabı incelememde de bahsettiğim gibi son ağaç kesildikten, son nehir zehirlendikten ya da son balık yakalandıktan sonra mı anlayacağız paranın yenmiyor olduğunu? Neden bu kadar tüketme ve etrafımızda bulunan bütün insanları hatta bütün gezegenleri de kendimize alet etme peşindeyiz? Güneş bile ışığını alacak gidecek bir gün buralardan diğer gezegenlerle birlikte. Biz ise ağzımızda salyalar aka aka Açlık kitabındaki gibi tüketim çılgınlığımıza hunharca devam edeceğiz. Karanlıkta kalacağız güneşsizliğimizle. Kitabın yazarı olan Knut Hamsun ise bir bakıma kendi otobiyografisini yazmıştır diyebiliriz Açlık için. Zamanında yazar olacağını belirtmesine rağmen kimseden destek alamayan, kitabı için yayınevi bulamayan, parası tükenen, aç kalan ama yine de yol yapım ve kum ocağı gibi işlerde bile kitap okumayı bırakmayan, Amerika'da yaptığı biletçilik mesleğinde kitap okuduğu için yolcularla ilgilenemediğinden dolayı işten atılan bir adammış bizim Knut. Knut'un tek sorunu ise yaptığı Nazi taraftarlığıymış. İkinci Dünya Savaşı sırasındaki siyasi görüşleri bir anlamda kendisini mahvetmesine yol açmış. Nazileri destekliyor, kendi ülkesinin Almanya'ya direnmemesini söylüyor hatta Nobel ödülünü bile Hitler'e hediye etmek istiyormuş. Sözün tam olarak bittiği yer ise Hamsun keskin hatlı Nazi kurabiyelerini ağzına bir bir atarken kendi hemşehrilerinden gelmiş aslında : "Bir sabah, genç bir Norveçli, elindeki Hamsun kitabını yazarın evinin önüne bırakıp sessizce uzaklaşır. Bir süre sonra biri daha kitap bırakır aynı yere. Sonra biri daha, biri daha, biri daha... Oslolular ellerindeki Hamsun kitaplarını yığarlar yazarın kapısının önüne. Ne bir arbede yaşanır, ne de kötü bir laf edilir. Kırgın Norveçliler kitapları sessizce bırakıp dağılırlar. Adeta kendi kitaplarından bir dağ oluşur Hamsun'un bahçesinde. Bu zarif tepki, doksan küsur yaşındaki yazara ömrünün en acı dersini verir. Pişman, mutsuz ve utanç içinde yumar hayata gözlerini…" (Bu kısım alıntıdır : listekitap.com/haber/affedilme...) En azından aç ölmemiş adamcağız; -Bugün yemekten sonra tatlı olarak ne var hanım? +Nasyonal sosyalist soslu Nazi kurabiyesi Knutcum. Eğer buraya kadar okuduysan bil ki seviliyorsun, aç acına okumalar dilerim. İncelememin daha detaylı ve kitapla ilgili çizimler içeren hali için blog'uma bakmanızı öneririm : kitapciziyorum.blogspot.com.tr/2018/02/aclk-kn...
Açlık
AçlıkKnut Hamsun · Varlık Yayınları · 201728,2bin okunma
··
2.300 görüntüleme
Necip G. okurunun profil resmi
“Dünya, karnı doymayanların değil, gözü doymayanların yüzünden bu halde” diye bir laf vardır ya... Ne de güzel anlatır her şeyi... Geçen yıl Türkiye’de 215 milyar liralık gıda israfı yapılmış. Bu rakam resmi, ölçülebilir rakam. Gerçek bunun çok daha fazlası... Her gün 5 milyon ekmek hiç dokunulmadan çöpe gidiyor. Yılda 1,7 milyar ekmek demek bu... Eğer bu dünyada açlık varsa, hepimizin payı var bu işte... Hiç kimse masum görmesin kendini... Oğuzcum, israf çok hassas olduğum bir konu. Senin bu incelemeni okuyunca bile sinir katsayım yükseldi:) İşte bu yüzden bu tür kitapları okuyamıyorum ben... çünkü açlığın tek nedeni, tokların israfı bana göre... Yani gelir adaletsizliği nihayetinde... Bir insanın, bir çocuğun gece aç yatmasını nereye koyabiliriz ki? Hangi bilim dalının alanına girer? Girse ne değişir? Her zamanki gibi yazdıklarınla, çizdiklerinle, sorguladıklarınla, yaptığın alıntılarla 360 derece komple bir inceleme kaleme almışsın. Senin incelemelerinin hepsi bu sitede birer kaynak niteliğinde... Emeklerine sağlık değerli dostum... Sevgilerimle...
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Acınası olan israf durumumuzu çok güzel özetlemişsin dostum, çok teşekkürler değerli yorumun için. Açların olmasının tek nedeni tokların israfı kısmına kesinlikle katılıyorum ben de. Bir insanın veya bir çocuğun aç yatmasını hiçbir ahlak felsefesine ya da bilim türüne sığdıramıyorum. Bu toklar olarak hepimizin ortak suçu. Değerli görüşlerin ve vaktini ayırdığın için çok teşekkür ederim, sevgiler... :)
Yusuf Çorakcı okurunun profil resmi
O sahne çok kötü ya perihan savaştan nefret ediyorum şu iğrenç vıcık vıcık öğretmen rolü yüzünden. Sebze yemeyen benim bile çok canım çekiyor gördükçe.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ben o filmi ilk izlediğimde böyle bir sahne olamaz gibisinden tepkiler vermiştim, işte o sahne bile bu kitabın spoiler'ıdır diyebiliriz Yusuf.
3 sonraki yanıtı göster
Ebru Ince okurunun profil resmi
Ben "açlık 'ı "körleşme"nin üzerine okumuştum o sebeple belki biraz hakkını yemiş olabilirim ..ama kitaba soyle dediğimi hatırlıyorum "seninki açlık değil şımarıklık " Çünkü pek çok gerçek açlık vakaları var ve bunlar edebi değil tıpkı
Kazakistan’da Kızıl Kıtlık (1929-1933)
Kazakistan’da Kızıl Kıtlık (1929-1933)
gibi..çocuklarını bile yediler denen kitaplardan yolun geçince Hamsun"un hikayesi çok da etkilememisti beni...tekrar dönüp okuyacağım başka bir zamanda başka bir kafayla :) sayende :) Emeğine sağlık :)seviliyorsun
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Bu konuda usta sensin zaten ablacım. O yıllarda yazılmış edilmiş ne varsa okumadık şey bırakmadın, biliyorsun. :)) Hamsun'un biyografisiyle beraber okuyunca aslında değer kazanıyor bu kitap da. Aynı Jack London'ın tırnaklarıyla hayatını kazanması gibi Hamsun da kitap sevdasından ötürü aç bile kalmayı göze almış. Senin okuduğun başka açlık hikayeleri kadar vurucu olmama ihtimali her zaman var yani. :) Çok teşekkür ederim, sen de seviliyorsun her daim.
3 sonraki yanıtı göster
M. Ç. okurunun profil resmi
Bu kitabı okumadım ama Jack Londan'ın Uçurum İnsanları da açlığı, yokluğu, yaşanmamış hayatları çok güzel anlatıyor. Kitabı okurken ne zaman bu kadar da olmaz demek istesem yazılanların yazarın bizzat gözlemlediği gerçekler olduğu karşıma çıkıyor, dünyada her zaman bu kadarı, hatta çok daha fazlası var diyordu. Sanırım insan açlığı anlamasa bile kendi tokluğunda, böylesi bir yokluğun varlığını unutmamak için zaman zaman böyle kitaplar okumalı.. Ayrıca incelemeniz ve çizimleriniz de çok iyi olmuş, emeğinize sağlık..
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Ben de tam bu yorumu yazmıştım daha demin. :) Jack London'ın yaşadığı zorlu hayata çok benziyor bu adamın hayatı da. Zaten otobiyografisi gibi bir şey olmuş. Bu konuda Bukowski'nin anlattıklarına paralel bile diyebilirim. Aslında bu türde ve bu türe yakın okuduğumuz şeylerin çoğu kurgu yerine daha realist ögeler barındırıyor diye düşünüyorum artık. Dediğim gibi ben Allah'a şükür ki hiç açlık çekmedim, yaşayanlar kadar hiçbir zaman tam olarak anlayamayacağım bu duyguyu da. Ama böyle kitaplar okuyup bir nebze de olsa onları anlayabiliyorsak başka da bir şey istemem doğrusu... Yorumunuz ve vaktinizi ayırdığınız için çok teşekkürler.
3 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Zehra okurunun profil resmi
youtu.be/dObv9vjYzUU benimde bu sahne canlandı gözümde
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
İlk kez izliyorum ve sigarayı yicek sandım resmen
12 sonraki yanıtı göster
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.