Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Tanıl Bora'nın Birikim, Toplum ve Bilim gibi dergilerde yayınlanan yazılarından derlenen bu kitabın esas amacı, Türkiye'de lincin bir rejim olarak uygulandığının kanıtlanmasıdır. Kitabın başlangıcına lincin tanımı ve -hâlâ kuşkusu olanlar için- neden kötü olduğu ile ilgili bir bölüm koyan yazar, sonraki kısımları kronolojik olarak Türkiye'de yaşanan linçler üzerine yazdığı yazılara bırakıyor. Kitabın son bölümünde ise, 2002-2013 arasında Türkiye'de gerçekleşen linç vakaları sıralanmış. Hukukta, bir kişi suçu kanıtlanana kadar masum kabul edilir ve bu ilke de "masumiyet karinesi" olarak adlandırılır. Bu, hukukun temelini oluşturan ilkelerden biridir; zira tarih çok kötü eylemlerle suçlanarak öldürülen masumlarla doludur. Ancak bilindiği üzere, devletin en üst kademelerinden yargılaması devam eden kişiler için "bunlar terörist" denilen bir ülkede bu ilkenin işlemesini beklemek saflık olur. İşin kötü tarafı bu yargısız infazın aynısı halk nezdinde de sık sık gerçekleşir. Herhangi birisinin "Bayrağa küfretti", "Bunlar PKK'lı", "Ahlaksızlık yapıyorlar" söylemi üzerinden ilk defa gördükleri birisinin kafatasına tekmeler savuran azılı kalabalık dışarıdan bakıldığında vahşi bir hayvan sürüsünden pek ayırt edilemeyecek şekilde davranır. Tabii ki bu kalabalık yargılanmayı bir yana bırakın çoğu zaman "Halktan sert tepki", "vatandaş üzerine düşeni yaptı" vb. söylemlerle pohpohlanır. Tanıl Bora, hem bu linç dinamiklerinin nasıl geliştiğini hem de bunun devlet eliyle nasıl kontrollü bir şekilde kullanıldığına dikkat çekiyor. Bazen bir tehdit unsuru bazen de bir sindirme politikası ile işleyen bu sürecin Türkiye'de bir yönetim biçimine tekabül ettiğini tarihsel verilerle temellendirmeye çalışıyor. "Eee onlar da hak etmişler canım!" diyenlerden olmamak için, okuyun, okutun.
Türkiye'nin Linç Rejimi
Türkiye'nin Linç RejimiTanıl Bora · İletişim Yayınları · 2014134 okunma
··
185 görüntüleme
Cem okurunun profil resmi
Güzel, daha ayrıntılı yazılsa daha da güzel olacaktı gibi. Belki de bu tür kitapları bol not alarak yazmak ve ona göre inceleme yapmak mı gerekiyor. Metin abinin edebiyat eserleriyle ilgili öneri ve tavsiyesine burada da önem vermek gerekiyor belki de.
1 önceki yanıtı göster
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Rica ederim, özre gerek yok :) İşin açıkçası ben uzun uzun incelemelerin kitabın bütün tadını kaçırdığını düşünüyorum. Kitaptan alacağım zevki ketliyor gibi hissediyorum. O yüzden okumadığım kitap hakkındaki incelemeleri direkt pas geçiyorum. Bu nedenle de, uzun incelemeden ziyade genelde tanıtıcı yazı yazmaya özen gösteriyorum.
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
meltem şen okurunun profil resmi
Inceleme icin tesekkur ederim. Bahsettiğiniz konunun ısrarla kurumsal anlamda da yürütüldüğünü düşünüyorum. Kendi okuduklarımdan da sentezlediğim kadarıyla bu durum asla belli bi kesime yönelik olmuyor. Aynıyız diyebileceğimiz farklılarımız içersinde her "öteki" planlıca lince uğratılıyor. Özellikle bunun ötekileştirilme bağlamında LGBTI+ ve trans bireylere de çok şiddetli bir sekilde uygulanması yıllardan beri politik olarak devam ediyor ne yazık ki...
Hasan Suphi okurunun profil resmi
Kesinlikle. Devletin bunlara destek vermese de faillerin cezalandırılmadığı ya da göz yumulduğu herkesin malumu. Son zamanlarda benim canımı sıkan başka bir olgu da, ezilen cenahta görülen linç eğilimi. Bazen aslı astarı anlaşılmadan haklı bir durumu savunmak adına, karşı taraf yargısız infazla sosyal lince uğrayabiliyor. İşin aslı sonradan anlaşılsa da, arkada o psikolojiye maruz kalmış masum bir birey bırakmanın savunulacak bir yanı yok bence.
Bu yorum görüntülenemiyor
Pierre Rivière okurunun profil resmi
cehaleti feraset addeden hastalıklı düşüncenin (kendi hissiyatından ve kabullerinden hakikati bulup çıkaran maraz insanilik) tezahürü... ve bunda siyasi esin kaynağını bulanların... yineleme ve yeniden... şimdi aynı insan tiplerini tekrar dinliyoruz ve aynı şekilde aşağılıklar...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.