Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

139 syf.
·
Puan vermedi
‘Dostoyevski’yi, Proust’u, Joyce’u, Virginia Woolf’u okumuştum; bu yazarlardan bende kalan, anlattıkları öyküler, ya da gösterdikleri kişiler değil, belirli bir ham gereçti, her birinin kendine vergi olan, başka bir yazarın yapıtlarında bulunmayan özüydü. Yazın’ın da bütün öbür sanatlar gibi kesiksiz bir akış, yeni, bilinmeyen gereçlerin sürekli bir aranışı olduğuna içten inanıyordum, şimdi yine inanıyorum; benim sarsılmaz kuramımdır bu. Bilinen şeylerden bilinmeyenlere doğru olan akışa inanıyordum bütün gücümle; bu inanç şu olguda dile geldi: gözüme çarpan gerçek başka yazarların da gerçeği olmuşsa, bir yazarın belirli şeyler önünde duyduğu coşkunluğu – bu coşkunluk yazara bu şeyleri başkalarına da göstermesini söyler – duymuyordum; bu gerçek Dostoyevski, Proust, Virginıa Woolf ya da Joyce gibi en çok sevdiğim yazarların açığa çıkarıp, bunca güçle anlattıkları türden bile olsa, durum değişmiyordu.’ Nathalie Sarraute bu düşünceden yola çıkarak, XX. yy edebiyatının dünün romanlarının bir benzerini çıkarmak değil, onları aşmak, edebiyat serüvenini daha ileriye götürmek olduğuna inanır. Balzac’ın romanlarında her şeyi bilen; her yerde bulunan; aynı anda her yere yerleşen; aynı anda her şeyin hem doğrusunu, hem eğrisini gören; aynı anda her serüvenin hem şimdisini, hem geleceğini tanıyan bu ‘Tanrı anlatıcının ‘ yerine ‘sıradan insan’ı anlatıcı konumuna getirir. Bu sıradan insan, belirli bir yere, belirli bir zamana yerleşmiş, kendi tutkularıyla sınırlanmış, belirsiz yaşantısının akışına kapılmış, tüm gücü ve zaafıyla var olma savaşını vermeye çalışan insandır. Kısaca, bu anlatıcı, kendi kendinin anlatıcısıdır. Her sanatçı gibi Nathalie Sarraute da işe, sanatıyla hesaplaşmayla başlar . Çünkü o da bilir ki edebiyat gibi roman da ancak yeni olduğu sürece canlıdır. Her şey yöremizde değişirken, teknolojik gelişmelerle çağları atlarken, roman yazımı hareketsiz ve donmuş kalamaz. Yazar geçmişi önüne alarak değil, ancak geçmişi arkasında bırakarak, geleceğe yol alabilir. Ve her roman, her romancı kendi biçimini bulmak zorundadır. Her yeni roman, yalnız değişmez biçimleri aşmamalı, aynı zamanda kendi yasalarını kurmalı, eskilerin de yıkımını hazırlayabilmelidir. Çünkü , sanatın görevi, ortaya henüz bilinmeyen sorular atmaktır. Roman bir araştırmadır; anlamlandırmalarını gitgide kendisi yaratan bir araştırma.
Yönelişler
YönelişlerNathalie Sarraute · İletişim Yayınları · 200121 okunma
·
58 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.