Sade'ın herhangi bir kitabına olumsuz bir eleştiri yazacağımı hiç düşünmemiştim fakat ne yazık ki buralardayım. Kitaplarında cinselliğin aralarına sağlam felsefi metinler yazan, okurken düşündüren adam gitmiş basit ve gerçekçilikten uzak tatsız tutsuz bir kurgu girmiş. Sade'ın felsefesinden uzaktan yakından alakası olmayan anafikirler, yeşilçam filmlerini andıran tesadüf üzerine tesadüfler, karakterlerin sığ duruşu, hiç beğenemedim. Her kitabında olduğu gibi ensest gibi unsurlara da yer veriyor vermesine fakat yeteri kadar cesur değil, felsefeden uzak bir biçimde yapıyor bunu. Arkasında Cemal Süreyya; Lamartine, Baudelaire, Swinburne, Lautreamont, Nietzsche, Puşkin, Dostoyevski, Kafka ve Apollinaire gibi isimlerin başucu kitapları olduğunu yazmış. Kitabın özünü yakalayamamış, derin anlamları irdeleyememiş de olabilirim, bilmiyorum. Bu kadar pohpohlanan bir kitabı beğenmedim derken milyon defa kendisinde arıyor insan suçu... Düşüncem Sade'la tanışmak, onu anlamak için uygun bir kitap olmadığı yönünde. Yazarın ismini görmemiş olsaydım bu kitabın ona ait olduğuna asla inanmazdım.