Gönderi

Uzaktaki Kardeşime
Uzaklarda azap çeken kardeşim Lale gibi boyun büken kardeşim Kuşatılmış zalim düşman içinde Sel gibi gözyaşı döken kardeşim Ufkuna karanlık çöken kardeşim Ömür boyu cefa çeken kardeşim Diri diri derinizi yüzerler Ağır işkenceden bıkan kardeşim Anamız değil miydi altın Altay Oynaşır dururduk iki deli tay Onun kucağında, yaylalarında Aydınlık yüzümüz sanki dolunay Boyalı altın aşık atmadık mı? Bir döşekte tepişip yatmadık mı? Altay adlı anamızın sütünden, Birlikte emip birlikte tatmadık mı? Dağların bağrından billur pınarlar Şırıl şırıl bizim için akarlar Sularından kuşlar, koyunlar içer İstesek hazırdı Burak'la Tulpar. Altayların altın suyundan içtin Zamanla bir yiğit parsa dönüştün Akdeniz'le Karadeniz ardına Kardeşini burada bırakıp göçtün. Ben kaldım burada yavru kuş gibi Sanki kanadından vurulmuş gibi Yol gösteren, kanat geren kalmadı Avcılar peşimde kor ateş gibi Yavru yüreğime bir ok saplandı Yanım yörem al kanımla sulandı Kalmışım burada halsiz mecalsiz Atıldım zindana kapı kapandı Görmüyorum artık kırı obayı Gündüz günü, gece gümüşten ayı Kundaklayıp has ipeğe sarardı Esirgeyen altın anam Altay'ı Ayrıldık mı kuzu gibi sürüden Yağmur gibi yağan oktan, çeriden Pars yüreği Er Türkümün yüreği Korkar olduk şimdi cinden periden Hürriyete aşık olan Türk hani Gerçekten hasta mı dondu mu kanı İçindeki harlı ateş söndü mü Kim söndürür o ebedi volkanı Sen orada, ben burada uzakta Kaygımızdan kan kusarız tuzakta Layık mı kul olmak yekin gidelim Ata mirasımız o altın tahta
··
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.