Vakt-i zamanında dinden dönmüştüm. Ama başına böyle bir şey gelen biri eminim bilecektir ki, dinden dönmek hiç de öyle özgürleştirici bir şey değildir. Bazı kurallara bağlı yaşamak insana bir görev aşkı verir, üstelik her şey konuşulup bittiğinde söz konusu olan bir ödül ya da ceza beklentisi de vardır ki bu hayata yüklenen anlamı az buz da olsa yüceltir. İşte mantık tarafından elimden alınan bu anlamı yeniden kazanmak amacıyla bir dini araştırmaya girişmiştim. İlk önce Kuran'ı okumuştum ama öncekileri okumadan bağlamı tutturamamıştım. Bu sebeple Tevrat'tan başlama kararı aldım. Önce yarısına kadar okuyup vazcaydım. Daha sonra da devamını getirdim. Esasında okuduğum Tevrat değil, Tanah'tı.
Tevrat, Tanah'ın içindeki 40 küsur bölümün ilk beşi oluyor sadece. Aynı zamanda Musa'nın beş kitabı diye de geçiyor. Yaratılış'tan başlayarak Vadedilen Topraklar'a ulaşma süreci arasında yaşananları kapsıyor ve Tevrat bittiğinde Musa, Tanrı'nın yasasını tekrar ediyor ve meşalesini Yeşu'ya devrediyor. Kendisinin girmesi yasaklandığından yükseklerde bir yerde kayalıklara uzanıp, halkının ülkelerine girmesini izlerken ölüyor. Bundan sonra 2 bölüm daha var. Bunlar Nevi'im (İlk Peygamberler, Son Peygamberler ve On İkiler) ile Ketuvim (Yazılar) olarak geçiyor. Nevi'im genelde HEP aynı şeyi anlatıyor. İsrailoğulları azıttı, Babil gelecek, hepsini sürecek, fena şeyler olacak ama en sonunda Tanrı yine yüzünü onlara dönecek. Ama kitap boyunca Tanrı onlara yüzünü dönmüyor. Sadece peygamberler gönderip uyarıyor. Bunlar genelde Nevi'im bölümünde anlatılıyor. Birbirlerine benzediklerinden fena sıkıcılar. Bir de Ketuvim bölümü var ki onlar çok güzel. Bilgelik öğretileri, şiirler, yakarışlar ve çeşitli yazıların derlemeleri.
Tanah'ta okuyup da beğendiğim bölümler Tevrat'tan Yaratılış, Mısır'dan Çıkış ve Yasanın Tekrarı.
Nevi'im'de Musa'nın ölümünden sonra Yeşu'nun hikayesi, daha sonra İsrail'in anarşiye düşmesi (Hakimler dönemi), halkın kral istenci, ilk Kral Saul'un ve Davut'un hikayesi (ki müthiş bir hikayedir, Saul ilk başta tamamıyla doğru bir kişilik iken yavaş yavaş delirir ve günaha düşer, Allah da onu indirip yerine Davut'u koyar), Davut da zina yapar ve zina yaptığı kadının eşini öldürür, onun yerine Süleyman gelir ki o da Mısır'daki firavundan hallice bir figüre dönüşür, tiran olur. Bu krallardan sonra İsrail toparlayamaz ve iç savaşa sürüklenir. Judah ve Jerusalem olarak bölünürler. Bu bölünmeden yararlanan Süryaniler, daha sonra da Babiller ülkeleri ele geçirir ve halkı sürer. Babil, Persler tarafından yıkılır ve sürgündeki Yahudiler, Jerusalem'i yeniden inşa etmeleri için Pers kralı tarafından özgür bırakılırlar. Fakat kent hiçbir zaman eski görkemine ulaşamaz ve insanlar geçmişe özlem uyarlar. Davut'un soyundan gelecek bir kralı beklerler ki, İsrail'i eski ihtişamına kavuştursun. İncil'e göre 400 yıl bekleyeceklerdir. Sonra da İsa gelecektir. İsrail o zaman iki kuşatma daha geçirmiş olacaktır. Bunlar Grekler ve Romalılar. İsa, Romalılar zamanında gelecektir. Nevi'im kısmında yer alan kanımca en iyi bölümler Samuel I ve II.
Ketuvim ise öğütler ve gözlemlerle dolu. Özdeyişler ve Vaiz bölümünü okumanızı tavsiye ederim.
Önünde sonunda dine dönebildim mi, hayır. Bir etkisi olduysa daha çok kopmuşumdur. En azından acaba mı? sorusu anlamını biraz daha yitirdi. Ketuvim kısmında, "güneşin altında birçok şey gördüm" diyen arkadaş, kendi kitabını nasıl bitirdiyse bu değerlendirme de aynı sözle bitebilir ve bende yaptığı etkisi ve genel teması itibariyle çok da ayrık düşmez:
"Her şey boş" diyor Vaiz, "Bomboş!"
Siz yine özetini okuyun.