Bundan 3-4 hafta önce, fazla değildi.Okul başladıktan sonra arkadaşım yanıma geldi ve dedi ki "biz Mersin'e taşınacağız."Fazla aldırmadım.Çünkü ya şaka yaptığını ya da uzun zaman sonra taşınacaklarını sanmıştım.Ondan sonraki gün hocamız geldi ve dedi ki "arkadaşlar Yusuf yarın aramızdan ayrılıyor." O an ne olduğunu anlamadım.Gerçekten de arkadaşım 5. sınıftan beri aynı okulda, aynı sınıfta okuduğum arkadaşım yarın gidecekti.Arkadaşıma dönüp baktım(istemsizce).Morali bozulmuştu.O ders boyunca ona baktım.Teneffüs olunca hepimiz onun yanına geldik.Ben de dedim ki ''niye bana söylemedin iki gün sonra gideceğini?''diye.Bir sonraki teneffüs yanına gittiğimde çantasını açtı ve içinden 6-7 tane kitap çıkardı.Bunların arasından Cingöz Recai kitabını bana göstererek ''Enes bu kitap çok güzel dedi.Polisiye romanıdır bunu kesin oku dedi.''Ben ise şaşkındım.Böyle bir günde böyle bir zamanda böyle bir soğukkanlılıkla bana bu kitabı göstermesi beni daha da şaşkına çevirdi ama o üzülmesin diye bunları ona söylemedim.Kitabı elime alıp bir göz attıktan sonra ''okurum''dedim.Kendisi sonraki gün okula gelmedi.Taşınmıştı artık ama iyi ki telefon diye bir şey varmış.İmdadıma yetişti.Ve işte arkadaşımın Mersine taşınmasından 4 hafta geçti.Bunu size niye anlattım diye soracaksınızdır?Bundan eminim.Bunu size anlatmamın sebebi arkadaşımın Mersin'e gitmeden önceki son kez bana bu kitabı tavsiye etmesiydi.Bu yüzden bu kitap benim için manevi bir önem taşıyor.Kitaba gelecek olursak bi nevi Sherlock Holmes maceraları gibi ama bu kitapta geçen olaylar Türkiye'de yaşanmış ve Holmes'un maceraları gibi olay ilk önce küçük gözükür ama birde bakmışsın ki polislerin peşinde olduğu bir çeteyle uğraşmaya başlamıssın.Kitabı bitirdikten sonra arkadaşıma hak verdim.Bu yüzden arkadaşımın bana tavsiye ettiği gibi ben de size tavsiye ederim.