Fante'nin yazar olmak isteyen Arturo Bandini'nin maceralarını kaleme aldığı bu kitabını okuduğunuzda sanki Bukowski ile birlikte kaleme aldıklarını düşünürsünüz. Bukowski, Fante için o benim tanrımdır demiş ve kitaplarını onun tarzında yazdığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Ondan etkilenmesi kitaplarının yapısının hemen hemen aynı olmasıyla açıklanıyor. Kitapta geçen Arturo Bandini'yi, Henry Chaniski karakteriyle karşılaştırdığımızda birçok ortak yönlerinin olduğunu da söyleyebiliriz. Bu kitap aslında benim için mutlaka okunması gereken kitaplardan değil ama okunduğunda da bir şey kaybedilmeyen türden bir kitap. Yazar yeraltı edebiyatını akıcı ve sağlam bir dille kitapta işliyor. Kısaca özetlemek gerekirse kitabın kahramanı Bandini, yazar olmak için ailesinden uzaklaşır ve bir otel odasına yerleşir. Ondan sonra küçük dergilerde hikayeleri yayınlanır ve Camillia adında bir kıza olan aşkını konu alır. Kitapta sevmediğim taraf Bandini'nin sağlam bir karakterinin olmaması yani yeri geldiğinde inançsız yeri geldiğinde de inançlı olması ve sevdiği kızla olan diyalogları da bana çok saçma geldi. Tabi yeraltı yazarı olduğu zaman bunlar pek önemli değil ama Bukowskinin tanrım dediği adamdan çok daha iyi yazdığını düşünüyorum. Belki okuyacak olan arkadaşlar büyük bir beklenti içinde olmadan başlasalar kitap onlara daha güzel gelecektir. Fante'in okuduğum ilk ve son kitabı olacak sanırım.. Herkese iyi okumalar diliyorum.