Gönderi
Bir sabah uyanıyorsunuz ve kadın olduğunuz için hesaplarınıza el konulduğunu, işten (çıkarılmamışsınız bile) salıverildiğinizi, kast sistemi gibi çeşitli gruplara bölündüğünüzü görüyorsunuz.. Tabiki yaratılan distopyanın (belki başkalarına göre ütopyadır kim bilir?) erkekleri sizi işe yararlığınıza göre ayırmayı unutmamışlar. Doğurgan mısınız? Yönetimdeki inançlı erkekler ve eşlerine göre çok şanslısınız, çok ayrıcalıklısınız, çok özelsiniz... Artık adınız yok, hangi inançlı erkekle iseniz ona aitsiniz.Adınız dahil.Artık damızlıksınız...
Bir kitabı okurken içimin bu kadar daralabileceğini düşünmemiştim. Yanlış anlaşılmasın kitabın sıkıcılığından değil, konunun belki de gerçek olabilme ihtimalinin varlığından...
Birebir aynı olmayabilir; evet ama kitap içersindeki bir çok olayın benzerinin ülkemizde dahil olmak üzere dünyanın her yerinde yaşandığını duyuyoruz. Her gün sosyal medyada onlarca, belki yüzlerce kişiden yaşadıkları olaylardan dolayı #kadınınadıyok hashtagini okuyoruz. Çoğu yerde (iş,okul,aile..) pozitif ayrımcılık adı altında kadınların ihtiyaç duyan, erkek egemenliğine muhtaç, güçsüz olduğu için yardımsız/kuralsız/kocasız yaşamayacağını üstü kapalı/direk hissettiren olaylar yaşanıyor.Ekonomik açıdan kadınların bağımsız olmasından rahatsız olan bir topluluk var.
Kadınların ne/nasıl giyeceği, ne/nasıl yiyeceği, nasıl güleceği, ne iş yapacağı, ne zaman dışarı çıkacağı vb. konulara karar verilmesi, müdahale edilmesi uymayanın öldürülmesine kadar varan olaylar yaşadığımız ortada, her gün duyuyor hatta bazen bizzat şahit oluyoruz. Ki gerçek hayatla kitap içerisinde kadınlar adına karar ve ceza veren kesimin örtüşen onlarca yanı olması insanı gerçekten korkutuyor. Ben kendi adıma korktum. Ve kendi adıma kitabı beğendim.
İçimiz kararmasın son olarak #HeForShe diyor ve kitabı konuyla ilgilinen herkese tavsiye ediyorum.
··
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.