'Bu sulara biz ad verdik, bu dağlara, bu yerlere. Çukurovanın her taşı, toprağı,
kayası bir yörük obasının adını taşır. Şu Çukurova bizim değil miydi? Nereden
sahip oldular, ne için, nasıl sahip oldular kışlaklarımıza, ne zaman, nereden
geldiler? Kimden istediler, kimden aldılar, ne kadar para döktüler, ne kadar
koyun verdiler de sahip çıktılar kışlaklarımıza? Biz Çukurovada var iken bunlar nerdeydiler? Suleyman kahya güldü:
Bizimleydiler. Oğlumuz, kızımız, elimiz obamızdı bunlar. Tükene tükene
nereye gittik, ne olduk, dersin? Onlar biziz. Biz bize zulmediyoruz Çukurovada.
kınını kesen kılıcın kendisidir. Kınını kesen, aramızdan tezikip gidenlerdir. Beş
yıl sonra, beş yıla kalırsak, varırsak köyünün yakınına Sakarcalı Ali'nin, elinde
sopası ilk kovalayan bizi o, olacak. Bize ilk vuran o, o olacak.