Bir grup araştırmacıya belli sayıda fare veriliyor ve bunlardan hangilerinin "aptal" hangilerinin "akıllı" oldukları belirtiliyor (gerçekte, böyle bir ayrım yapıl mış değil). Farelere çeşitli alıştırmalar yaptırılıyor. Gösterdikleri ilerlemeler kaydediliyor. Sonra fareler başka bir araştırmacı grubuna veriliyor; ancak kutuların üstünde bulunan "aptal fareler" "akıllı fareler" yazılı etiketlerin yeri değiştiriliyor. Bu grubun da görevi, bir önceki grupla aynı: Farelerin beceri düzeyini saptamak. Sonuç mu? Sonuç, inanılmayacak kadar ilginç. İlk araştırma grubu, "akıllı" fareleri "aptal" farelerden daha başarılı buluyor. Ve ... ikinci grup da aynı sonuca ulaşıyor; etiketlerin yeri değiştirildiği halde. Üstünde "akıllı" etiketi bulunan fareler, her zaman daha çok puan topluyorlar. Amerikalı sosyologlar aynı deneyi ilkokul öğretmenleri üstünde uyguluyorlar (ne ilginç!); öğretmenlere, öğrencilerin zeka düzeyiyle ilgili gelişigüzel değerler veriyorlar. Sonuç: Çocukların karnelerindeki notlar, araştırmacılar tarafından verilen yanlış bilgilerle çakışıyor, gerçeklerle değil. Zeki olduğu öne sürülen öğrenciler, en iyi notları alıyor. Bu araştırmayla elde edilen sonuçları eleştirenler oldu. İleri sürdükleri gerekçeye gülmemek ne mümkün? Deneye katılan öğretmenler, kendi lerini yanlışa sürükleyen sözde psikologların çocuklarla ilgili değerlendirmelerini doğrulama kaygısının kurbanı olmuşlar ... Ben de bunu anlatmaya çalışıyorum: Onların konformizmi de işte bu noktada haddini aşıyor.
Sayfa 143 - Ayrıntı Yayınları